CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriyelilere vatandaşlık verilmesine yönelik plana ilişkin olarak, "Niye veriyorsun, hangi gerekçeyle veriyorsun. İstiyorsa sözüm söz, 'Suriyelilere vatandaşlık verilsin mi verilmesin mi' diye referandum yapalım. Suriyeliler için referanduma gidelim. Milletten korkmayacaksınız" dedi. "Şimdi tutturmuşlar Rakka'ya gideceğiz. Birileri talimat vermiş, üst akıldan talimat gelmişler" diyen Kılıçdaroğlu, "Rakka'ya gitsin mi, gitmesin mi diye referandum yapalım. Gel beraber gidelim millete, soralım millete. Benim evladım Rakka'ya gitsin mi, gitmesin mi? Anadolu'nun çocukları gidecek şehit olacak, beylerin çocukları Türkiye'de paraları istifa edecekler" ifadesini kullandı. CHP grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle: Dün Aziz Kocaoğlu beraat etti. Aziz Kocaoğlu'ndan niye rahatsızlık duyuyorlardı? Çünkü İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin uluslararası kredi notu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kredi notundan daha iyi. İstanbul, İzmir ve Ankara'da metro inşaatları vardı. İstanbul Büyükşehir havlu attı, Ankara Büyükşehir havlu attı, ben yapamıyorum dedi. Ulaştırma Bakanlığı devraldı yapıyor. Ama İzmir Büyükşehir, bütçesi daha kısıtlı olmasına rağmen İzmir Metro'sunu yapıyor. Ankara ve İstanbul'u gölgede bırakıyor. Aziz Kocaoğlu'nun bu başarılarından ötürü yargılanması gerekiyordu. Ve beraat etti. Bizim belediye başkanlarımıza her zaman saygımız var. Her gittiğim yerde; seçildiğiniz andan itibaren, bulunduğunuz yerde hiçbir vatandaşınızı ötekileştirmeyeceksiniz dedim. "28 ŞUBAT'A NE KADAR KARŞIYSAK, 20 TEMMUZ OHAL DARBESİNE DE O KADAR KARŞIYIZ" Bizim felsefemiz insana hizmettir. Bizim başkanlarımız da bu çerçevede çalışıyor. bugün 28 Şubat, post modern bir darbe yaşamıştı Türkiye. Bazı öğretim üyeleri, öğretmenler ya inançları ya da siyasal inançları dolayısıyla devletin dışına itilmişti. Açık ve net söylüyorum, herkesin görüşüne, inancına saygımız var. Devlet dediğiniz kurum vatandaşına hizmet eder, elinde sopayla vatandaşını hizaya getirmez. 28 Şubat'a ne kadar karşıysak, 20 Temmuz darbesine de o kadar karşıyız. "SURİYELİLERE VATANDAŞLIK VERİLSİN Mİ VERİLMESİN Mİ" DİYE REFERANDUM YAPALIM 15 yılın sonunda ne oldu? İşsizlik arttı. Terörsüz bir Türkiye aldınız, ülke kan batağı içinde. Bütün komşularımızla aramızı bozdunuz. Kaç Suriyeli var Türkiye'de, belli değil. Rakamlar muhtelif. Sayı emin olun 4 milyondan az değil. Şimdi değerli arkadaşlarım, bizim gençlerimiz Suriye için Suriye'de şehit oluyor. Bizim evlatlarımız, Anadolu'nun gariban ailelerinin çocukları Suriye için Suriye'ye gidiyor, şehit oluyor. E onların gençleri, Türkiye'de. Nasıl oluyor bu? Üstelik iş bulup çalışıyorlar. Bizim çocuklarımız işsiz, onların işi var. Bizim çocuklarımıza iş kapıları kapalı. Nasıl oluyor bu? İşsiz genç arkadaşım, hala isyan etmeyecek misin? "Artık yeter, 'hayır' diyorum demeyecek misin?" Hadi diyelim ki Suriyeliler geldi, olabilir, savaştan kaçtılar, itirazım yok. Alırsın kampta tutarsın. 81 ilde Suriyeli var arkadaşlar. Bakalım kamplarda. İşini açıyor, esnafın yanında. Bizim esnaf vergi veriyor, Suriyeli vermiyor. Esnaf kardeşim, bu düzene "Hayır" demeyecek misin? Şimdi "Suriyelilere vatandaşlık hakkı vereceğiz" diyorlar. Niye veriyorsun, hangi gerekçeyle veriyorsun. İstiyorsa sözüm söz, "Suriyelilere vatandaşlık verilsin mi verilmesin mi" diye referandum yapalım. Suriyeliler için referanduma gidelim. Milletten korkmayacaksınız.   "RAKKA İÇİN DE REFERANDUMA GİDELİM" Bizim vatandaşımız hastaneye gider sıra bekler, Suriyeli beklemez. Bizim vatandaşımız eczanede para öder, Suriyeli ödemez. Bizim vatandaşımız kendi ülkesinde ikinci sınıf muamelesi görüyor. Şimdi tutturmuşlar Rakka'ya gideceğiz. Birileri talimat vermiş, üst akıldan talimat gelmişler. Rakka'ya gitsin mi, gitmesin mi diye referandum yapalım. Gel beraber gidelim millete, soralım millete. Benim evladım Rakka'ya gitsin mi, gitmesin mi? Anadolu'nun çocukları gidecek şehit olacak, beylerin çocukları Türkiye'de paraları istif edecekler. Şimdi de gençlerimizi kandırmak için 18 yaşında milletvekilliği getiriyorlar. 18 yaşındaki çocuğun babası diyor ki; benim çocuğum işsiz, milletvekilliğini istemiyorum ben, iş istiyorum çocuğuma iş. Bu 18 yaş milletvekilliğini kendi çocukları için getiriyorlar. Bakkalın 18 yaşındaki çocuğu milletvekili olacak mı? Hayır. Manavın, çiftçinin 18 yaşındaki çocuğu milletvekili olacak mı? Hayır. İşçinin 18 yaşındaki çocuğu milletvekili olacak mı? "NEDEN BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE MİLLET 'EVET' DESİN" Bunlar kendi çocuklarına istikbal istiyorlar. Hala bu düzene "Hayır" demiyor musunuz? "Hayır" demeniz lazım. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık şu açıklamayı yapıyor: "TSK'ya 30 bin personel alınacağını açıkladık" diyor. Şu cümle ona ait "Çok sevindirici olan, şu 30 bin kişilik açık için 534 bin kişi başvurdu". Bunun için seviniyor, yahu işsizlikten başvuruyorlar. Akıl mantık alacak şey değil değerli arkadaşlarım. Bu tabloya "Hayır" demeyecek misiniz sevgili arkadaşlarım. Bu sorunların çözülmesi lazım. Hükümete "Bu sorunların çözülmesi için bize ne düşüyorsa yaparız. Meclis'e kanun mu getireceksiniz, her türlü desteği veririz" diyoruz. Onlar bunları unutmuşlar, "Tek adam rejimi kuracağız" diyorlar. "Ben Türkiye'yi gerekirse tek adama feda ederim" mantığıyla yola çıkmış durumdalar. Ülkenin bu kadar derdi, bu kadar sorunu varken neden rejim değişikliği, neden? Sevgili vatandaşlarım, bunlar işsizliği çözmek için mücadele ettiler de parlamenter sistem mi buna engel oldu. Siz terörü bitirmek istediniz de parlamenter sistem mi size engel oldu? Komşularla iyi olmak istediniz de parlamenter sistem mi size engel oldu. Siz çiftçinin mazotundaki KDV'yi, ÖTV'yi sıfırlamak istediniz de parlamenter sistem mi engel oldu size? Değerli arkadaşlarım, siz eğitim sistemini düzeltmek istediniz de parlamenter sistem mi engel oldu size? Eğitim dedim de, bakın. BM'nin yayınladığı bilişim ve teknoloji indeksi var. 2007'de Türkiye 59. sırada. 2016'da 70. sıraya gerilemiş, 11 sıra. Eğitim sistemi tam bir felaket. Biz "Tek adam" derken, Hindistan 104 nano uydu gönderdi uzaya, dünya rekoru kırdı. "EVET, OYUNUN VEBALİ AĞIRDIR" Sadece ve sadece hata kavramı insana mahsustur. Aslan gidip aç kaldığında ceylanı yakalayıp yediğinde "Hata yaptı" diyor muyuz? Demiyoruz. İçgüdüsüyle hareket eder. İnsanda akıl vardır, o hazineyi kullanmak ister. "Akıl akıldan üstündür" diye niye diyoruz? Birinin duymadığını bir başkası duyabilir, görebilir. O yüzden TBMM çok önemli. O yüzden TBMM Kurtuluş Savaşı'nı yönetmiştir. Değerli arkadaşlarım, şimdi yetkileri elinden alınıyor. Bu kadar yetki bir kişiye verilemez arkadaşlar. Bu kadar yetkiyi evliyaya verseniz azdırır. Devletin sübabı vardır. Kullandığımız arabada bile yedek lastik vardır. Apartman yönetiminde yönetim kurulu var arkadaşlar. Muhtarlıklarda ihtiyar meclisi var. Nasıl bir anlayıştır? Nasıl bir maceranın içine Türkiye sürüklenmektedir? Bir kararnameyle aramızda muhtarlar var, bir kararname çıkarılıp "Muhtarlıkları kaldırdım" diyebilirler. "Ya ben öyle yetki aldım ki, Muhtarlığı da feshederim" diyebilir. "Ben istediğim zamanı kaldırabiliyorum, istediğim zaman kapata biliyorum" diyebilir. Muhtar kardeşlerime sesleniyorum, bu kadar yetkiyi bir kişiye verirseniz yarın öbür gün biri gelir sizi kapının önüne koyar. "Evet" oyunun vebali ağırdır. Çocuklarınıza, bayrağınıza saygı duyuyorsanız, tek bir yolu vardır. "Hayır" diyeceksiniz. "Hayır" oyunun hiçbir vebali yoktur. (Eren GÜVENDİK)  

Editör: TE Bilisim