KESK Ankara şubesi, TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamları ve ekonomik gidişatla alakalı basın açıklaması düzenledi.  KESK, yaptığı basın açıklamasında ''Zam uygulandığında daha yüksek gerçekleşen enflasyon nedeniyle reel anlamda satın alma gücünü arttıran bir zam olmuyor, aksine satın alma gücünü eriten bir zam oluyor'' ifadelerini kullandı. KESK Ankara şubesi, düzenlediği basın açıklamasıyla enflasyon rakamlarını ve  kamu emekçilerinin iş güvencesi yeni sistemde nasıl bir yol izleyeceklerini değerlendirdi. KESK, yaptığı basın açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundu. ''Ülke olarak 24 Haziran’da çok önemli bir seçim yaşadık. Seçim bitti ama milyonların geçim derdi, iş derdi, ekmek derdi bitmedi. Önceki gün TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon rakamları emeği ile geçinen kesimler başta olmak üzere milyonların yoksullaşmaya devam ettiğini teyit etmektedir. TÜİK’in resmi rakamları son 15 yılın en yüksek enflasyonu ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.'' KESK,'' HER GEÇEN GÜN DAHA  FAZLA YOKSULLAŞIYORUZ.'' KESK, açıklamasında yoksulluğun günden güne arttığını belirterek '' Tüm bu rakamların özeti başta ücretli, maaşlı kesim olmak üzere milyonların gelirinin erimeye devam etmesi, her geçen gün daha fazla yoksullaşmasıdır. Örneğin alkollü içeceklerde iki gün önce yapılan %15,5 ÖTV zammı, son bir ay içinde kuru soğanda %84, patateste %64, havuçta ve sivri biberde %60 oranlarında yaşanan zamlar, tütün ürünlerinde vergi oranlarının değiştirilmesi ile yapılan örtülü zam bu enflasyon rakamlarına yansımamıştır.'' şeklinde açıkladı. Tarım politikalarında uygulanan dışa bağımlılığı da eleştiren KESK, ''Patates fiyatlarındaki artışın ateşi yedi yıldır savaşın sürdüğü bir ülkeden, Suriye’den yapılan ithalatla kısmen söndürülebilmiştir. Ancak dışa bağımlılığı artıran mevcut tarım politikaları sürdürüldükçe etten samana kadar pek çok ürünü ithal etmek zorunda kalan ülkemizin yarın elimizde kalan birkaç tarım ürününü dahi dışarıdan alır hale gelmesi kaçınılmazdır'' dedi.  KESK:''ÇEKİRDEK ENFLASYON HAZİRAN RAKAMLARINA GÖRE %14,60 '' ''Mevsimsel etkiler gibi tüm geçici etkilerin arındırılması sonucunda fiyatlar genel düzeyinde yaşanan artış yani çekirdek enflasyon rekor üstüne rekor kırmaya devam etmektedir. Mayıs ayı TÜİK rakamlarına göre %12,64 ile tarihin en yüksek seviyesine çıkan çekirdek enflasyon Haziran rakamlarına göre %14,60 ile yeni bir rekora ulaşmış bulunuyor. Ayrıca Yurt İçi Üretici Enflasyonu da (Yİ-ÜFE) hiç olmadığı kadar artmıştır. 2016 yılında  %9,94 olan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) 2017 yılında %15,47’ye çıkmıştır. İki gün önce açıklanan rakamlara göre Yİ-ÜFE Haziran 2018 itibari ile %23,71’e yükselmiştir. Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi de (YD-ÜFE)  Türk lirasının döviz karşındaki eriyişine paralel olarak yükselmeye devam etmektedir. Ocak ayında %12,09 olan yıllık YD-ÜFE Mayıs itibari ile %30,65’e tırmanmıştır.'' ''ÜRETİCİLERİN DE ENFLASYONU ARTMAYA DEVAM ETMEKTEDİR'' İşin özü üreticilerin de enflasyonu artmaya devam etmektedir diyen KESK,'' Maliyeti artan üretici bunu ya doğrudan ürünün-malın fiyatına yansıtacaktır. Ya da son dönemde sıkça karşılaşıldığı üzere ürünün gramajını, litresini,  paket içindeki adedini düşürerek örtülü zam yapma yolunu seçecektir. Dolayısıyla tüketici enflasyonu (TÜFE), üretici enflasyonuna bağlı olarak  artmaya devam edecektir. '' açıklamasında bulundu. TÜİK verileri ile sokakta yaşanan enflasyonun birbirine örtüşmediğini söyleyen KESK, ''Asgari ücretlisi, işçisi, kamu emekçisi, emeklisi ile hepimiz TÜİK’in bu resmi enflasyon rakamlarının gösterdiğinden çok daha derin bir yoksullaşma yaşıyoruz. KESK olarak en başından beri dikkat çektik, buradan bir kez daha altını çiziyoruz. TÜİK’in resmi enflasyonu ile sokakta, çarşıda karşılaştığımız, her gün yaşadığımız gerçek enflasyon birbiriyle bağdaşmamaktadır. Çünkü TÜİK enflasyonu hesaplarken aşağıdaki 12 ana harcama grubunu, dört yüzden fazla ürüne-maddeye yer verilen enflasyon sepetini kullanmaktadır. Bu yönteme göre enflasyonun multi milyarder için de asgari ücretli için de aynı oranda olduğu varsayılmaktadır. Türkiye’de yaşayan herkesin 2018 yılında gelirinin %23,03’nü Gıda ve Alkolsüz içeceklere, %14,85’ni Konut-Kira giderlerine, %7,27’sini Lokanta ve Otel harcamasına ayırdığı kabul edilmektedir. Oysa içinde kamu emekçilerinin de bulunduğu toplumun alt gelir grupları ellerine geçen paranın büyük bölümünü gıda, kira-barınma, ulaşım giderleri için kullanmaktadır. Buradan kısabildiğini önce eğitime, sağlığa ayırmakta, en son eğer hala parası kalmışsa giyime, eğlenceye harcama yapabilmektedir.'' denildi.  KESK'' RAKAMLAR HALKIN, BORÇLA YAŞADIĞINI ORTAYA KOYUYOR.'' KESK, basın açıklamasında ''Merkez Bankası'nın 31 Mayıs’ta yayınladığı Finansal İstikrar Raporu'na göre, vatandaşın bankalara, finansal kurumlara, TOKİ ve varlık yönetim şirketlerine 574.6 milyar lira borcu olduğunu belirterek şunları kaydetti: ''Toplam 32 milyon borçludan üç milyonu borcunu ödemediği için bankaların yasal takibinde. Varlık yönetim şirketlerinin tahsilat yapamadığı borçlu sayısı ise 1.5 milyon. Özetle Türkiye'de 4.5 milyon kişi batık durumdadır. Buna rağmen bir hafta önce kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranları artırılmıştır.  Merkez Bankası tarafından yapılan değişiklikle kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranları Türk lirası için yüzde 1,84’ten yüzde 2,34’e, yabancı para için yüzde 1,97 ‘den yüzde 2,12’e çıkarılmıştır. '' (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)