Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), genel merkez binasında 24 Haziran seçimleri hakkında basın açıklaması gerçekleştirerek ‘seçim tutum belgesi’ni açıkladı. KESK adına açıklamayı Eş Genel Başkan Mehmet Bozgeyik yaparken, 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen OHAL’in kaldırılması gerektiği ifade edildi. Bozgeyik yaptığı açıklamada maddeler sıralayarak, sıralanan maddeleri esas alan siyasal programların 24 Haziran’da destekleneceğini vurguladı. “116 BİN KAMU ÇALIŞANI İŞİNİ KAYBETTİ” KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, OHAL’den sonra çıkarılan KHK’lar hakkında konuşarak, çıkarılan KHK’lar ile 116 bin kamu çalışanının işlerini kaybettiklerini ifade etti. Bozgeyik, konuşmasına şu ifadelerle devam etti: “Hukukun en temel normlarını tepe taklak edip masumiyet karinesi yok sayıldı.  Neyle suçlandığını dahi bilmeyen 116 bin kamu emekçisi bir yıl sonra kurulan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna havale edildi. Kurulduğu günden beri mücadele eden konfederasyonumuz KESK kriminalize edilmeye çalışıldı.” “BİNLERCE EMEKÇİ İŞ CİNAYETLERİNDE YAŞAMINI YİTİRDİ” Bozgeyik konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Sermayenin daha fazla kar elde etmesi uğruna işçi sağlığı ve güvenliğinin piyasaya açılması ve açık ihmaller nedeniyle binlerce emekçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiş, sakat kalmış ya da meslek hastalıklarına yakalanmıştır. Kanun Hükmünde Kararnameler, torba yasalar ve “dönüşüm” programlarıyla çalışma yaşamı parçalanmış, güvencesizlik, esnek istihdam, taşeronlaşma ve kayıt dışı çalışma yaygınlaştırılmış, güvencesiz çalışma kalıcı istihdam haline getirilmeye çalışılmış, ülkemiz ulusal ve uluslararası sermaye için “ucuz işgücü cenneti” haline getirilmiştir. “GREV VE SİYASET YAPMA HAKKI…” “Tüm cumhuriyet tarihinden daha fazla özelleştirme yapılmış, kamusal hizmetler piyasaya açılmış, sosyal devlet uygulamaları birer birer ortadan kaldırılmıştır. Sermayeye vergi muafiyetleri başta olmak üzere her gün yeni ayrıcalıklar tanınmış, çalışanların maaşları vergi dilimleri ile kuşa çevrilmiş, doğrudan ve dolaylı vergilerle bütçenin tüm yükü halkın sırtına yüklenmiştir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik her gün biraz daha büyürken emekçilere büyümeden ayrılan pay yıllar geçtikçe düşürülmüştür. Başta grev ve siyaset yapma hakkımızın engellenmesi olmak üzere kamu emekçileri güvencesizlik ile mevcut gidişata razı olma seçeneklerinden birini tercih etme dayatması ile karşı karşıya bırakılmıştır.” “ÇALIŞMA YAŞAMININ DEMOKRATİKLEŞTİRİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ” Çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi için taleplerini sıralayan Bozgeyik şunlardan bahsetti: “ILO sözleşmeleri başta olmak üzere uluslararası standartlar çerçevesinde demokratik, katılımcı ve özgür toplu iş sözleşmelerinin gerçekleştirilmesini, grev hakkının engellenmesinden vazgeçilmesini, Çalışanların ortak örgütlenmesini içeren yasa düzenlemesini, Kurallı çalışma, iş güvenceli ve kadrolu istihdamın sağlanmasını, Taşeron çalışmanın yasaklanmasını, Çalışma yaşamında ayrımcı, cinsiyetçi politikalara son verilerek kadınları daha fazla sefalete, yoksulluğa, açlığa mahkûm eden politikaların terk edilmesi ve istihdamda kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasını, Kadına yönelik her türlü şiddeti, tahakkümü ve ayrımcılığı ortadan kaldıracak politikaları kadınlarla birlikte üreten ve hayata geçiren, cinsiyet eşitlikçi ve özgürlükçü programların oluşturulmasını, Atama ve yer değiştirmelerde güvenlik soruşturması, mülakat gibi uygulamalara son verilmesini, objektif kriterleri esas alıp tarafların eşit katılımıyla komisyonlar oluşturarak, istihdamın siyasal çıkarlardan arındırılmasını, Varlık Fonu’nun lağvedilerek bu fona devredilen kurumların herkes tarafından ulaşılabilir, eşit kamusal hizmet vermesinin sağlanmasını, Ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını, Kadrolaşmayı hedef alan, iş barışını bozan, emek karşıtı performans sisteminin geri çekilmesini, Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’na konan çekincelerin kaldırılmasını, BES (Bireysel Emeklilik Sistemi)’in kaldırılmasını, Kamu-Özel İşbirliği ile yapılan Şehir Hastaneleri Projesi’nden Vazgeçilmesini, Üniversiteleri Bölme uygulamasının derhal durdurulmasını, Gerici eğitime, laiklik karşıtı faaliyetlere son verilmesini, Sendikal ayrımcılığı içeren politikalardan vazgeçilerek örgütlenme önündeki engellerin kaldırılmasını, Bütçe hakkı çerçevesinde toplumun tüm kesimleriyle birlikte adil bir vergi toplama ve eşit bölüşümü esas alan bütçeleme anlayışının hayata geçirilmesini, Özelleştirilen tüm kurumların yeniden kamusallaştırılmasını, Nükleer enerji tesislerinin kapatılmasını, doğamızı talan eden, suyumuzu/ toprağımızı piyasaya açan, tarımsız bir geleceği inşa eden tüm politikalara son verilmesini, Toplumsal cinsiyet, yaş, sağlık durumu, azınlık olma durumu, engellilik, göçmen ya da sığınmacı olma, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konularının Anayasa’nın 10. maddesine ayrımcılık yapılamayacak koşullar olarak açık bir şekilde eklenmesini talep ediyoruz.” “SEÇİM BARAJI KALDIRILMALI” Bozgeyik, “Eşit, özgür, demokratik ve laik bir Türkiye’de halkların kardeşçe bir arada yaşamasını sağlayacak, 12 Eylül hukukunun aşılacağı demokratik dönüşüm için” ifadelerini kullanarak sıralanan taleplerin devamında şunları ekledi: “Siyasal Partiler ve Seçim Yasalarının değiştirilmesini, Seçim barajının kaldırılmasını, Bu çerçevede yeni bir anayasa hazırlanmasını, Düşünce ve ifade özgürlüğü ile örgütlenme hakkına yönelik ihlallerin ve baskıların son bulması, Özgürce toplantı, gösteri ve yürüyüş yapmanın önünde engel olan 2911 sayılı yasadaki hürriyeti bağlayıcı hükümlerin ve başta İç Güvenlik Yasası olmak üzere polis devleti anlayışıyla getirilen tüm yasaların kaldırılmasını, Son yıllarda yargının siyasi iktidarın denetimi altına girmesine neden olan girişimlerin sonlandırılarak yargı bağımsızlığını tesis edecek düzenlemelerin yapılmasını, Kamu emekçilerinin siyaset yapma hakkının ve siyasal partilere üye olabilmelerini olanaklı kılacak yasal düzenlemenin yapılmasını, esas alan programlar tesis edilecektir.” (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim