Bakırcılık, kalaycılık, demircilik derken hazır ayakkabılar, büyük markaların indirim reyonları ve “giy at” dönemiyle birlikte Kunduracılıkta kaybolmaya başlayan mesleklerden bir tanesi oluyor. Esasında Biyolog olan ama baba mesleğini sürdüren Kunduracı İbrahim Gürkan, kunduracılığı anlattı. Vakti zamanında esnaf olmanın birçok diplomaya bedel olduğu düşüncesiyle baba mesleğine sahip çıkan Gürkan, yıllar öncesine bakıldığında bir memurun aldığı aylık maaşı bir kunduracının haftalık aldığını söyledi. AYAKKABIDA “GİY - AT” DÖNEMİ Hazır tabanlı ayakkabıların artık tadilat gerektirmediğini vurgulayan Gürkan, ayakkabıların artık giyilip, eskiyip çöpe bırakıldığını ve bununla birlikte önemli bir tüketim kültürü oluştuğunu söyledi. “1969 yılından beri açık olan kunduracı dükkânına 27 yıldır ben bakıyorum. Eskiden kunduracılığın kıymeti vardı. Çünkü o şimdiki gibi hazır taban ayakkabılar yerine kösele ayakkabılar vardı. Başka malzeme ve ürün de yoktu ayakkabı için, bundan dolayı da bu malzemeler değerliydi. Ve bir kere alınan ayakkabı zaman zaman bakıma giderdi, yıpranan yerleri onarılır ve her seferinde yeni almışçasına kullanılabilen hale getirilirdi. Şimdi hazır tabanlar çıktı, kendim de giyiyorum bunları, herkes giyiyor. Ve bunlarında tadilata, yeniliğe ihtiyacı olmadan giyersin eskiyince atıp yenisini alırsın. Hatta büyük markaların tüketici koruma haklarından dolayı, İade alırlar ya da onlar yapabiliyorsa tadilatını kendileri yaparlar.” İKİ TABANLI 150 YILLIK KADIN AYAKKABISI Kunduracı dükkanında 150 yıllık bir kadın ayakkabısını gösteren Gürkan, artık böylesi el ustalığı ve incelikli çalışmaların olmadığını ifade etti. “Beş kişilik bir ailede herkesin bir yazlığı bir kışlığı bir spor ayakkabısı olduğunu düşünürsek eğer, bu ailede yıllık 15 çift ayakkabı eskiyor. Bu da önemli bir külfettir ve insanları ucuza yöneltiyor. Ve böylece bizim mesleğimizde giderek kayboluyor. Bırakın bu ucuz serilerde el yapımı dikiş yapmayı, yapıştırma ürünler oluyor birçoğu. Elimde 150 yıllık bir ayakkabı var. Bu ayakkabının eşi beş altı çift ancak vardır. İstanbul Hanımefendileri’nin giydiği ayakkabılar ve inanılmaz bir ustalık ürünü ayakkabılar vardı eskiden bunu gibi. Tabanından ayrılarak hem içeride hem dışarıda giymek için üretilen ayakkabılardır bunlar.” Atlas YANAR