Anadolu Folklor Turizm ve Dayanışma Vakfı 1971 yılında kuruldu. 1971 yılında beri, halkoyunlarının yaşatılması, tanıtılması ve genç kuşakların kültürlerine kanalize edilmesi amacıyla çalışmalarına devam eden AFTUD Vakfı dünya çapındaki başarıları ile de dikkat çekiyor. AFTUD Vakfı Teknik Başkanı Coşkun Karaca ile faaliyetlerini ve halkoyunlarına gösterilen ilgiyi konuştuk. TRT Çocuk Halkoyunlarından önce kuruldu Coşkun Karaca, ‘’Ben vakfımızın teknik başkanıyım aynı zamanda da yönetim kurulu üyesiyim. Vakfımızın ismi Anadolu Folklor Turizm ve Dayanışma Vakfı olarak geçiyor. Vakfımız 1971 yılında kuruldu şu anda 46.yılımızı dolduruyoruz’’ dedi. Anadolu Folklor Turizm ve Dayanışma Vakfı’nın tarihçesinden bahseden Karaca, ‘’Vakfın kuruluş amacı, 1971 yılında kurulduğunda, TRT Çocuk Halk Oyunları henüz yokken dernek olarak kurulmuş. AFTUD kendi içinde dernek adını içeriyor. Daha sonra vakıf olunca isim kanıksandığı için kısaltmanın sonundaki ‘D’ harfi kalmış ama üzerine vakıf sıfatı eklenmiş. Şu anda AFTUD Vakfı olarak geçiyor. Amacı kültürümüzü kuşaklardan kuşaklara kanalize etmek. İnsanları kültürlerinden koparmadan, gelenek, görenek ve ananelerimizi genç nesillere ulaştırmak. 1971 yılında kurulduğunda bu amaca hizmet eden birkaç dernek varmış ama çocuklar grubu hiç yokmuş. Çocuk halk oyunlarını ilk kuran kurum biziz. Hatta TRT Çocuk Halk Oyunları topluluğunun da bizden feyz alınarak kurulduğu söyleniyor. Onun kurulmasında bizim yönetim kurulu başkanlarımız öncülük etmişler. Yani ilk olarak TRT Çocuk Halk Oyunları topluluğunu da onlar kurmuş. Daha önceden tecrübeli oldukları için öncülük etmişler. Yani amaç aslında bu. İnsanlar bu şekilde bir yandan da spor yapmış oluyorlar. Çünkü dans etmek ciddi bir sportif aktivite. Hem kültürel bir faaliyet hem de yeni insanlarla tanışmak, farklı bir ortama girmek hem de sosyalleşmek açısından faydalı olduğunu düşünüyoruz’’ şeklinde konuştu. ‘’HALKOYUNLARI PASTASI BÖLÜNDÜ’’ Halk oyunları için birçok kurumun çalışma yürüttüğünü ama aslında tek çatı altında toplanırsa çok daha faydalı olabileceğini hatırlatan Karaca, ‘’Tabi aslında halk oyunları kültürü yaşatılmıyor demek çok da doğru bir tanımlama değil. Daha doğrusu bu işi yapan artık çok fazla kurum var. Yani artık belediyeler bu işi yapıyor, onlar dışında kurulan birçok dernek var, vakıf sayısı arttı. Şöyle yapan insanlar var; Gidip bir kurumsal vakıf ya da dernekte 5-6 yıl dans edip kendi derneğini kuranlar var. Sırf şu derneğin başkanıyım, kurul üyesiyim diyebilmek için bile maalesef bunu yapan insanlar var. Dolayısıyla esasında pasta çok fazla bölündü. Bu nedenle de sinerjiyi kaybetmiş olduk. toplamda yine bu işe gönül veren bin kişi var ama çok bölük pörçük olduğu için bir sinerji yaratılamıyor. Bunun sebebi de kalifiye dansçılar örnek veriyorum her kurumda 3 kişiler. Halbuki 4 kurumu birleştirip bir kurum altında 25 tane kalifiye dansçı elde etmiş olsanız çok daha farklı işler yapabilirsiniz. Biraz pasta bölündü’’ ifadelerini kullandı. ‘’GENÇLER LATİN DANSLARINA İLGİLİ’’ Halk oyunlarına olan ilginin hala yoğun olduğunu ama Latin danslarına yeni neslin daha fazla ilgi gösterdiğine değinen Karaca sözlerini şöyle sürdürdü, ‘’Tabi bunlar dışında yan faktörler de var. Latin danslarına ilgi git gide artıyor. Tabii ki sonuçta o da sanatsal bir aktivite biz bunu destekliyoruz. Gençler daha çok bu tip danslara rağbet gösteriyorlar. Ama önce, benim naçizane tavsiyem, kendi kültürümüzü tanıyıp, ondan sonra diğer danslara, diğer kültürlere ilgi duymak. Çünkü ben 21 yıldır dans ediyorum. AFTUD Vakfı dışında TRT Çocuk Halk Oyunlarını 2.’lik ile kazanarak girdim. Dolayısıyla Latin dansları da dahil hepsini oynadım. Benim dans etmediğim çok az tür kaldı. Ülke dışındakiler de, milli danslarımız haricinde bunlara dahil. Bu nedenle önce kendi kültürümüzü tanımamız gerekiyor. Böylece bu coğrafyanın insanını daha iyi anlayabiliyorsunuz. Onun için önce kendi kültürümüzü tanıyıp, daha sonra diğer danslara geçmekte fayda var diye düşünüyorum. ‘’ YAZLARI YURTDIŞINDA GEÇİYOR Yaz aylarında yurtdışına yönelik çalışmalara dahil olduklarını ifade eden Karaca, ‘’Biz haftalık çalışmalarımızın haricinde, ortalama yılda 1 ya da 2 kere yurtdışı seyahati yapıyoruz. Bunu devlet de destekliyor. Yurtdışındaki, Türk haftaları, uluslararası festivaller, yarışmalar gibi birçok etkinliğe hazırlanıyoruz. Bu görevlerin yüzde 90’ı yaz aylarında gerçekleşiyor. Bizim Ekim ve Haziran ayları arasındaki sürecimiz hazırlıklar ve çalışmalar ile geçer. Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında ise yurtdışına gidip ülkemizi temsil ediyoruz. Onun haricinde de kendi aramızda tiyatro aktiviteleri düzenliyoruz, sinemaya gidiyoruz. Bu tip şeylerle bu işi biraz daha cazip kılmaya çalışıyoruz’’ şeklinde konuştu. DÜNYA ÇAPINDA BAŞARILAR Anadolu Folklor Turizm ve Dayanışma Vakfı olarak, dünya çapında yarışma ve festivallerde Türkiye’yi temsil ettiklerini söyleyen Karaca başarı sıralamalarını belirterek, ‘’Bu alanda başarılarımız çok fazla. Dünya 1.’liği, 2.’liği, 3.’lüğü, 4.’lüğünden birer tane başarımız var.  5 tane Türkiye 1.’liği, 7 tane Türkiye 2.’liği ve 3 tane Türkiye 3.’lüğümüz var. AFTUD Vakfı’na herkes katılabilir. Herkes kendine göre grup tercihi yapabiliyor. Yeni başlayanlar, deneyimliler, çocuklar gibi ayrı gruplar var. Başvuranların adımlarına ve profesyonellik derecelerine bakarak hocalarımız hangi gruba dahil olacağına kanaat getiriyorlar. Yapmanız gereken tek şey gelip bir üye formu doldurmak’’ dedi. ‘’TÜRKİYE’NİN YURTDIŞI KANISINI YIKMIŞ OLDUK’’ Yurtdışı seyahatlerinden bir anıyı bizlerle paylaşan Karaca, ‘’Herhalde 60’ın üzerinde ülkeye gittik 1971’den bu zamana kadar. Ben kendi adıma en az 15 ülke gezdim. Beni mesela yurtdışında etkileyen bir olay oldu. Norveç’te gösteri öncesi bir Norveçli ile aramızda bir diyalog geçti. Bize nereden geldiğimiz sordu, biz de Türkiye’den geldiğimizi söyledik. Kıyafetlerimize bakarak Türkiye’de böyle giyinip giymediğimizi sordu. Biz normal bluz ve şortla geziyorduk. Ben bunu anlatanlara hakikatten inanmıyordum. Türkiye’nin giyim tarzının bu olmadığını söyledi. Buraya gelince mi böyle giyiniyorsunuz gibi bir şey dedi. Yani kendi adımıza böyle bir kanıyı yıkmış olduk’’ dedi. ‘’YABANCILAR KOSTÜMLERE İLGİ GÖSTERİYOR’’ Yurtdışı seyahatlerine yabancıların da ilgi gösterdiğini hatırlatan Karaca, ‘’Türkler yurtdışına gittiğimizde bu tip etkinliklere çok fazla ilgi gösteriyorlar. Zaten aslında bizler de biraz onlar için gidiyoruz. Tabi ama yabancılar da gelip izliyorlar. Sonuçta bizler de onlar için yabancıyız ve izlemek istiyorlar. Ama halk oyunlarında mutlaka bir anlatı vardır. Yani dans ile bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz. Onu yabancılar tabi anlamıyorlar bu nedenle Türklerin daha çok hoşuna gidiyor. Yabancıların ilgisini daha çok kostümler ve müzikler ilgisini çekiyor’’ ifadelerini kullandı. ‘’DEVLET YARDIMLARI AZALDI’’ Çalışmaları için devletten destek beklediklerinin altını çizen Karaca, ‘’Yurtdışındaki festivallerde, fuarlarda düzenleyen ülke, bizim oradaki elçiliğimize başvuruyor. Elçilik de buranın Dışişleri ya da Kültür Bakanlığı ile görüşüyorlar devlet de bu alanda görevlendirme yapıyor. Bunlar ama son zamanlarda çok azaldı. Devletten eskiden çok daha fazla destek görüyorduk ama bu destekler azaldı diyebilirim. Örneğin Doğu Bloku ülkeleri bunu çok iyi yapıyor. Yani biz çalışma yerimizi bile kendimiz tutuyoruz. En azından fevkalade bir yer olmasına gerek yok, aynalı bir salon bizlere verilebilir. Bu işlerle ilgilenenler her zaman gelip bizi denetleyebilirler. Bunu yapan tabela dernekleri de var. 10 yıl önce kurulmuş ve hiçbir faaliyeti yok. Ama işte stopajını yatırıyor, vergisini yatırıyor, kağıt üzerinde açık görünüyorlar. Onlara bir şey verilmesin ama hakikatten bu işlere emek veren kurumlara yardımcı olsunlar. Bize bir yer verseler çalışma alanımıza kira ödemesek bile çok faydalı olacak. Onu bile biz kendimiz tutuyoruz. Dediğim gibi Doğu Blokuna göre biraz bu konuda geriyiz.  Onların imkanları daha fazla, sanat ve kültür etkinliklerine ciddi bütçeler ayırabiliyorlar ve yardımcı oluyorlar’’ dedi. ‘’HALKOYUNLARI BULUNMAZ BİR FIRSAT’’ Halk oyunlarında bulunmanın hem kültürü tanıma hem de spor aktivitelerine katkı sağladığını söyleyen Karaca, ‘’Bizim için yurtdışı yardımları çok önemli değil ama en azından buradaki çalışmalarımıza destek olabilirler. Bir salon tahsis etmek çok zor olmasa gerek diye kendi adıma düşünüyorum. Halk oyunlarını insanlarımız gelsinler, görsünler ve yapsınlar. Halk oyunları ile hem spor yapmış oluyorlar, sosyal bir çevre kazanıyor hem de kültürlerini tanıyorlar. Bu üçünü bir arada bulabileceğiniz çok fazla faaliyet alanı zaten yok’’ diye konuştu. (Rozita Merve HAMİDİ)

Editör: TE Bilisim