Arıcılık ile üretilen birçok ürün günümüzde şifa kaynağı olarak tüketiliyor. Propolis, arı sütü ve bal kış aylarının gelmesiyle birlikte yine gündeme düştü. Dünyada bal üretiminde 2.sırada yer alan Türkiye’de ormanların çoğaltılması ile arıcılık sektörü gelişecek. Çorum Bayat Yeşilçat Köyü’nde, 15 yıldır arıcılık ile uğraşan Muharrem Kanbur, ‘’Arı ürünleri sağlıklı bir toplum için gereklidir. Bu nedenle satıcılar dürüst olmalı’’ dedi. ŞEHİRDEN KÖYE DÖNÜŞ Bir fiil 15 yıldır arıcılık ile uğraşan Muharrem Kanbur, ‘’Rüya Arıcılık olarak, arı ile ilgili birçok ürünün üretimini yapıyoruz. Çorum Bayat Yeşilçat Köyü’nde bu işi sürdürüyoruz. Bölgemiz dağlık bir bölgedir. Hiçbir şekilde tarım yapılmıyor. Zaten köylerde doğru düzgün insan da kalmadı artık. Bundan dolayı biz köye geri dönüş yaptık. Yani insanlar iş olanağı için şehirlere yerleşirken biz köyümüze dönmeye karar verdik. Bu işi eşimle beraber yapıyoruz’’ dedi. ARI SÜTÜNDE EL İŞÇİLİĞİ ÖNEMLİ Arıcılık ile ilgili birçok ürünün üretiminde bulunduklarını belirten Kanbur, ‘’Profesyonel olarak 2 yıldır arıcılık ile uğraşıyoruz. Amatör olarak 15 senedir arılarımız var. Ama sadece arıcılık yapmıyoruz biz. Arı sütü üretiyoruz. Bu Türkiye’de gerçekten çok az bilinen bir şey. İnsanlarımız bunu bir hap şeklinde tüketmekle öğrendiler. Arı sütü üretiminde bir kadının çalışması çok önemlidir. Biz de bu nedenle arı sütünü eşimle beraber yapıyoruz. Çünkü arı sütü yaparken en önemli unsur el işçiliği. Kadınların eli, işleme ve oya gibi işlere yatkın olduğu ve zarif olduğu için arı sütü üretiminde de ön plana çıkıyor. Çünkü arı sütü üretirken, 2-3 günlük arı yavrularını elinizle başka bir yere taşıyorsunuz. Biz de bu nedenle arı sütünü eşimle birlikte üretiyoruz’’ ifadelerini kullandı. PROPOLİS ANTİBİYOTİKTEN 100 KAT DAHA GÜÇLÜ Arıcılık ürünlerinden en değerlisi olarak nitelendirdikleri propolisten bahseden Kanbur, ‘’Üretim yapmak üretimde bulunmak çok güzel bir şey. İnsanlara faydalı olabiliyorsak çok seviniyoruz. Burada da broşürlerimizi dağıtıyoruz. Bir de bizim toplumumuzda arı ürünleri hakkında bilgi çok az. Örneğin; şu anda Sağlık Bakanlığının bildirdiği duruma göre de Türkiye’de antibiyotik kullanımı alarm veriyor. Bunun aslında bir çözümü var. Doğal antibiyotik olan propolis tüketmek. En güçlü antibiyotiklerden 100 kat daha güçlüdür ve hiçbir yan etkisi yoktur. Bu ürünün, toplumda bilinmesi ve arı ürünleri ile toplumda yaygın olarak kullanılması durumunda, hem kendi milli ekonomimiz kazanacaktır, hem dışarıya ilaç bağımlılığımız azalacaktır hem de sağlıklı bir toplum yetiştireceğiz. Bu yüzden arı ürünlerini tanımamız gerekiyor’’ dedi. PROPOLİS NEDİR? Propolis, en basit tanımıyla arıların ürettiği doğal bir madde aslında. Kovan hazırlanırken kovanın yalıtımı için bu maddeyi kullanan arılar, kovanın iç kısmının da temiz kalmasını yine propolis sayesinde sağlıyor, kovanı dışarıdan gelecek zararlı madde ve mikroorganizmalara karşı bu şekilde koruyorlar. Sık sık arı poleniyle karıştırılsa da aslında arı poleninden oldukça farklı bir madde olan propolisin rengi de arının faydalandığı bitkiye farklılık gösterebiliyor ama genel olarak kahverengi tonlarında oluyor. Peki, propolisin içinde neler bulunuyor? Propolis B1, B2, C ve E vitamini bakımından oldukça zengin bir madde olmakla kalmıyor, aynı zamanda demir, kalsiyum, magnezyum, çinko ve bakır gibi maddeleri de içinde barındırıyor. PROPOLİSİN FAYDALARI NELERDİR? Propolis, içindeki vitamin ve mineraller sayesinde bağışıklık sistemimize ilaç gibi geliyor ve güçlendiriyor. Bağışıklık sistemini güçlendirdiği için de grip, nezle, soğuk algınlığı gibi hastalıklara karşı vücudu koruyor, oluşmuş hastalıkların iyileşme sürecini hızlandırıyor. Diş eti iltihaplanmalarında, ağız içinde çıkan yaralarda hızlı bir iyileştirici etki yaratıyor. Propolis, sadece diş eti iltihaplanmalarında değil, vücutta oluşan iltihaplı hastalıkların birçoğunda olumlu etkilerde bulunuyor. Bu sayede ülser, mide iltihaplanması gibi rahatsızlıkların da üstesinden gelmenize destek oluyor. Hücreleri yenileme sürecini hızlandırması nedeniyle yaraların hızlıca kapanmasına yardım ediyor. Tıpkı kovanı koruduğu gibi vücudu da koruyarak bakteri ve mantar nedeniyle oluşabilecek hastalıklara yakalanma riskini en aza indiriyor. Ağız kenarları başta olmak üzere vücudun çeşitli yerlerinde oluşabilen uçukları tedavi edici özellikler gösteriyor. Güçlü antioksidan özelliği sayesinde cilt sağlığına iyi geliyor, şampuana katılarak değerlendirildiğinde saç derisinin de sağlıklı olmasını sağlıyor. Kulakta oluşan ağrı ve iltihaplanmaları iyileştirici etkilerde bulunuyor. Son ve en önem verilen faydasıysa, propolis kansere yakalanma riskini azaltarak, C vitamini başta olmak üzere içindeki birçok yararlı bileşen sayesinde oluşmuş olan kanserli hücrelerin de büyüyüp çoğalmasını engelliyor. ARI SÜTÜ NEDİR? Yeryüzünde besin değeri en yüksek olan doğal ilaç, arı sütüdür. Kraliçe arıyı beslemek için 10 – 15 günlük işçi arıların yutak üstü salgı bezlerinden salgılanan özel ve çok değerli bir maddedir. Arı sütünün hammaddesi; binlerce çiçeğin çiçek poleni, bal özü ve bal arılarının enzimlerinden oluşmaktadır. Bal ve arı sütü birbirinden çok farklı maddelerdir. Arı sütünün koyu bir kıvamı vardır. Tadı ekşidir ve keskin bir kokuya sahiptir. Arı sütünün içinde A, C, D ve E vitaminlerinin haricinde B vitamini kompleks, fosfor, çinko, magnezyum, selenyum ve amino asidi gibi pek çok faydalı mineral vardır. Bal arıları yaklaşık 45 gün yaşayabilirken, arı sütüyle beslenen kraliçe arılar ortalama 6 yıl kadar yaşamaktadır. Kraliçe arı dünyada en çok yumurtlayan canlıdır. Günlük kendi ağırlığının 2 katı kadar (1500 – 3000 yumurta) yumurtlamasından da görüleceği gibi arı sütünün üreme organlarındaki etkisi çok fazladır. İçerisinde üremeyi artıran bir takım hormon ve enzimler bulunur. ARI SÜTÜNÜN FAYDALARI NELERDİR? Arı sütü sadece çocuklar tarafından değil, 7’den 70’e herkes tarafından kullanmaktadır. Özünde bulunan muhteşem besin kaynakları sayesinde büyümede ve zihinsel gelişimimizde oldukça etkilidir. Bilhassa spor ve egzersiz yapan kişiler için çok tercih edilen besin ve doğal doping kaynağı olarak bilinir. Ayrıca arı sütü antioksidan özelliğe de sahip olması nedeniyle kansere karşı da koruma sağlar. Doktorlar çocuk yapamayan eşlere arı sütü kullanmalarını önermektedir. Yumurtalık ve sperm kalitesinin artışına yardımcı olur. ARI SÜTÜ NEYE İYİ GELİR? Damar tıkanıklığını giderir, damarları açar. Güçlü bir antioksidan kaynağıdır. Kansere karşı savaşmada etkin rol oynar. Büyüme – gelişme çağında olanlar, spor yapanlar ve hareketli yaşam sürenler için önemli bir destekleyicidir. Unutkanlığa karşı ve hafıza güçlendirmek için mutlaka kullanılmalıdır. Kişiye zindelik kazandırır. Hazmı kolaylaştırarak kabızlığı giderir. Bebeğin anne karnından gelişme çağı boyunca zihinsel gelişimi için etkin bir rol alır. Bağışıklık sistemimizi güçlendirmektedir. Sperm kalitesinde ve sayısında artış sağlar, bu sebeple ebeveynler çocuk sahibi olabilmek için kullanmaktadır. Genel olarak kişinin performansını artırır. İnsan metabolizmasına çok yönlü ve olumlu çok faydalı ve gerekli olan HDA-10 içerir. Hastalıklara karşı vücut direnci artırır. Kalp ve damar sağlığını destekler. Hipertansiyona karşı yararlıdır. Alzheimer hastalığına karşı kullanılması önerilir. Doğal bir antidepresan özelliktedir. Hücre yenilenmesini tetikler ve hız kazandırır, bu şekilde kişinin yaşamını tazeler. Deri hastalıklarına karşı kullanılır. Derinin görünümünü taze tutar. Antibakteriyaldir özelliktedir. Uyku düzensizliğine karşı faydalıdır. ‘’ARININ EN DEĞERSİZ ÜRÜNÜ BALDIR’’ Arıcılıkta balın aslında, arıdan elde edilen en değersiz ürün olduğunu söyleyen Kanbur, ‘’Müşterilerimizin direk arıcılarla iletişime geçmesi çok önemli. Çünkü 10 liraya da bal satan var. Arıcılık denildi mi ilk akıllara gelen ürün bal oluyor. Aslında bu çok yanlış bir bilgi. Arının en değersiz ürünü baldır. Arı sütü, polen, propolis gibi ürünleri ürettikten sonra bal en son üründür. Bizim işimiz de bal değil. Biz en son olursa arıdan bal topluyoruz. Bizim için diğer ürünleri üretmek daha önemli. Arı ürünleri sağlıklı bir toplum için gereklidir’’ şeklinde konuştu. GERÇEK BALI NASIL ANLARSINIZ? Doğal ve gerçek balı anlama yollarından da bahseden Kanbur, ‘’Biz kestane balı, çam balı üretmiyoruz. Çiçek balı alıyorsanız, kavanozda belli bir süre sonra tereyağı kıvamında donması gerekir. Gerçek bal tereyağı kıvamına gelip donuyorsa o bal gerçek baldır. Bu çiçek balı için geçerli tabi. Yani aslında balın gerçek ve doğal olup olmadığını anlamak çok zor bir iştir. Tahlil yaptığınız zaman bile çok zor öğreniyorsunuz. Çünkü bir balın yüzde 20’sine şeker karıştırıp, yüzde 80’i doğalsa yine anlamanız çok zor olur’’ dedi. ‘’ARICILARI GELİŞTİRMEMİZ GEREKİYOR’’ Türkiye’nin bal konusuna ağırlık vermesi gerektiğini hatırlatan Kanbur, ‘’Bizler çalışıp üreteceğiz, dürüst bal üreteceğiz herkes kazanacak. Destek politikaları yeterli görüyoruz dersek doğru olmaz. Şu an genç çiftçi projeleriyle insanlar arıcılığa teşvik ediliyor. Fakat yeni arıcılar yetiştirmekten daha çok mevcut arıcıları geliştirmeyi hedeflememiz gerekiyor. Türkiye’de bal ortalaması kovan başı 12-13 kilogram arasında. Yani bu çok düşük bir miktar demek. Bal ülkesi olmamıza rağmen bu böyle. Bal ormanları oluşturursak bu durumu düzeltebiliriz. Bunda arıcılarımıza da devletimizi de çok büyük iş düşüyor. Örneğin ben her sene, 3.aydan sonra binlerce ağaç dikerim. Bunlar, ıhlamurdan akasyaya kadar birçok çeşitten oluşuyor. Çünkü ormanlarımızı kendimizin oluşturması gerekiyor. Böylece bal miktarını da bal verimini de yükseltmiş olacağız. Bunda devletin de etkisi tabii ki çok büyüktür. Bu konuda devletimiz destek verirse çok daha iyi olur’’ diye konuştu. Kanbur sözlerini şöyle bitirdi, ‘’Bir de tarımsal ilaç konusu var. Avrupa’nın hiçbir şekilde kullanmadığı zehirli tarım ilaçları bizim Türkiye’mizde satılıyor ve kullanılıyor. Her türlü kendimizi zehirliyoruz. Bunun da bilinçli bir şekilde önüne geçilmesi gerekiyor. Biz Facebook’ta ‘’Rüya Aricilik’’ adresimiz üzerinden satış ve tanıtım yapıyoruz. Çok yakında web sitemizde açılacak. Bizimle iletişime geçersiniz, sadece satış değil arıcılık ve ürünleri ile ilgili her türlü soruyu da cevaplıyoruz. Tüm arıcılık ürünleri konusunda bize ulaşıp çok detaylı bilgi alabilirler.’’ (Rozita Merve HAMİDİ)