Halk Ozanları Kültür Derneği (Ozan-Der) Genel Başkanı Kamber Nar, “Halk ozanı halkın gözü, kulağı, dilidir… Halkın çıkmayan sesidir. Toplumdaki yanlış gidişleri halk ozanı sazıyla, sözüyle eleştirir.  Halk ozanı korkmadan bunu yapabilmelidir. Çünkü onun her eleştirisi toplumun daha iyi olmasını sağlayacaktır” dedi. 45 yıllık bir dernek olan Halk Ozanları Kültür Derneği Genel Başkanı Kamber Nar ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Halk ozanlığı, Halk Ozanları Kültür Derneği ve 26 Ocak’ta yapılacak olan destek konserlerine ilişkin konuşan ve kendisi de halk ozanı olan Kamber Nar, halk ozanlığı kültürünün yaşaması için ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti. Nar, ayrıca Ankaralıları 26 Ocak’ta Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde yapılacak olan destek konserine de davet etti. “BABAM UNESCO YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ ÖDÜLÜNE LAYIK GÖRÜLDÜ” Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 1956 yılında Sivas, Kangal, Karanlık köyünde doğdum. İlkokulu köyümde okudum, sonrasında ise 1968’de Ankara’ya geldik. 1968’den bu yana da Ankara’da yaşıyorum. Babam İsmail Nar Halk Ozanı ve kendisi UNESCO tarafından Yaşayan İnsan Hazinesi’ne layık görüldü. Bunun gururunu yaşıyoruz. Benim Halk Ozanlığı ile ilgilenmem de babamın vasıtası ile oldu, ben babamın yanında yetiştim. Hocam, öğretmenim, ustam her şeyim babamdı. Zaten Sivaslı olmanın özelliklerinden birisi de bu kültür ile yetişip, büyümemiz. Tabi evde bir bağlama çalan olduğu zaman daha farklı oluyor ve ozanlık kültürüne daha yakın oluyorsunuz. Benim çocukluğum da bu şekilde geçti. Lise yıllarında şiir yazmaya başladım. Yarışmalara katıldım ve dereceler aldım. 20 küsur tane derecem var ve bunun 10 tanesi birincilik. Ozanlığı umuyorum ki daha da iyi yerlere götüreceğiz. “HALK OZANI HALKIN ÖNÜNDE GİTMELİ, HALKA MESAJ VERMELİDİR” Öncelikle şunu sormak istiyorum, halk ozanı nedir? Halk ozanı halkın gözü, kulağı, dilidir… Halkın çıkmayan sesidir. Toplumdaki yanlış gidişleri halk ozanı sazıyla, sözüyle eleştirir.  Halk ozanı korkmadan bunu yapabilmelidir. Çünkü onun her eleştirisi toplumun daha iyi olmasını sağlayacaktır. Halk ozanı halkın önünde gitmeli, halka mesaj vermelidir. Geçmiş zamanda nasıl ki önemli isimlerimiz bunu yaptıysa bu her dönemde olmalıdır. Ama şunu da söylemek gerekir ki biz halk ozanları aynı zamanda çeşitli kurumlarda veya herhangi bir yerde de çalıştığımızdan bunu her zaman dile getiremiyoruz. Çünkü çoğu zaman çalıştığımız yer tarafından bundan dolayı uyarılıyoruz. Ancak emekli olduktan sonra seslerimizin daha gür çıktığını fark ediyoruz. Ne yazık ki böyle… Her şeye rağmen her dönem biz sazımızı çalıp türkülerimizi söyleyeceğiz, gözümüzü de budaktan sakınmayacağız. “HALK OZANLARIMIZ OMUZLARINDA SAZLARI İLE KÖY KÖY GEZERLERDİ” Halk ozanlarının sayısında eskiyle bugüne nazaran bir değişiklik oldu mu? Eskiye göre bu sayı daha mı az? Eskiden basın yayın organları çok azdı. Halk ozanlarımız omuzlarında sazları ile köy köy gezerlerdi. 70’li yıllarda örneğin çok iyi hatırlıyorum bir konser olduğu zaman bütün Ankara oraya akardı. Bugünkü gibi radyo ve televizyon her hanede yoktu. Ama şimdi teknoloji çağındayız. Bir müzik yapıyorsun internetten dileyen indiriyor ve istediği kadar dinleyebiliyor. Bundan dolayı bir konser düzenlendiği zaman salonlar eskisi gibi dolmuyor. Bu durum tabi ozanları da yıldırdı… Aslında ozanlık damarı hala devam ediyor, halk ozanlarımız da hala var ama birçoğu geçim derdine düştüğünden dolayı kendini gösteremediğine inanıyorum. Halk ozanlığının asla ölmeyeceğine inanıyorum ama az önce saydığım durumlar ozanları biraz yıprattı. Özetle ben her şeye rağmen ozanlık geleneğinin asla biteceğine inanmıyorum. 45 YILLIK DERNEK… Biraz da Halk Ozanları Derneği’nden bahsedecek olursak ne zaman ve hangi amaçla kuruldu? Derneğimiz 1974 yılında kurulmuş 45 yıllık bir dernek. Rahmetli Feyzullah Çınar, Hüseyin Çırakman, Müslüm Dalkılıç gibi büyük isimlerimiz tarafından ozanlar birlik olsun, beraber bir çatının altında toplansınlar diye kurulmuş bir dernek. O günden bu güne kadar 1980 darbesi gibi birçok siyasal olaylara rağmen kapanmayan nadir derneklerden biriyiz. Benden önce neredeyse 8 tane başkanımız oldu, onlara da çok teşekkür ediyorum. Hem kültürümüze hem de derneğimize çok faydaları dokundu. Zor da olsa bugüne kadar getirdiler. Bana gelecek olursak yaklaşık 25 yıldır Halk Ozanları Kültür Derneği’nin üyesiyim ama 6 aydır derneğin başkanlığını yapıyorum. Dernek olarak faaliyetleriniz neler? Dernek olarak Hakka yürümüş ozanlarımızın ölüm yıl dönemlerinde anmalarını yapıyoruz. Bunun yanında ‘Gelenekten-Geleceğe Ozanlarımız’ isimli bir etkinlik hazırlıyoruz. Yaşlı ozanlarımızla genç kuşağı birleştirerek onların bu geleneği tanıyarak sevmelerini istiyoruz. Özellikle gençleri derneğimize davet ediyoruz, bağlama kursları veriyoruz, ses eğitim kursları veriyoruz. Cumartesi günleri çeşitli etkinlikler, söyleşiler yapıyoruz. Çünkü bu derneği yaşatacak olan gençlerimizdir. Gençlerin usta-çırak ilişkisini yaşamaları, buradaki sohbetten pay almaları lazım. Bu işe gönül vererek yapmaları lazım, biz de bunu sağlamaya çalışıyoruz. Gençlerin ilgisi nasıl peki? Gençlerin ilgisi iyi de şöyle bir sorunumuz var, biraz iyi bağlama çalan birisi uzaklaşıyor hemen. İyi bağlama çalmaya başladığını düşününce sanıyor ki her şey bitti. Fakat bu böyle değil. Ben kaç yaşındayım, ustalarım da var ve kendim için hala ben piştim diyemiyorum. Kendimi hala çırak olarak görüyorum. Hiçbir zaman ne oldum dememeli. İyi saz çalınabilir, iyi de yorumlayabilir ama birde bu türküleri yazan birinin olduğu unutulmamalı. Yani iyi bir yazar olmak için de kişi uğraşmalı. “USTA ÇIRAK İLİŞKİSİ ÖNEMLİ…” Halk ozanlığı kültüründe usta-çırak ilişkisi çok önemli değil mi? Tabi çok önemli. Kişi örneğin çok iyi çalıyor, söylüyor ama ya söz yazmak? Ya da okuduğu türkülerin anlamlarını biliyor mu? Yoksa ezberlediğini mi söylüyor direkt? İşte tüm bunlar için usta-çırak ilişkisi çok önemli. “26 OCAK’TA ANKARALILARI KONSERİMİZE BEKLİYORUZ” Biraz da 26 Ocak’ta yapılacak olan konserden bahsedebilir misiniz? 45 yıllık bir derneğiz ama kendimize ait bir yerimiz ne yazık ki yok, hep kirada kalmışız. Kendimize bir yer almak için ve sanatçı dostlarımızın da desteği ile bir destek konseri düzenlemeye karar verdik. Bize destek veren sanatçılarımız, dostlarımız ücret almadan sahneye çıkacaklar. Bilet alıp destek olan herkese çok teşekkür ediyorum. Şuan hedeflediğimiz sayıya satılan bilet sayısı ile ulaşmış durumdayız. Ben emekli banka müdürüyüm, ekonomiden de az-çok anlıyorum. Bu ara ekonomik sorunlar yaşıyoruz ülkece, birçok kişi de parasal anlamda sıkıntılar yaşıyor. Buna rağmen bilet satışlarımız çok iyi. Sponsorlarımıza, Yenimahalle Belediyesine, konserde sahneye çıkacak hepsi birbirinden değerli bütün isimlere ve bizi yalnız bırakmayan herkese katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum. Son olarak eklemek istedikleriniz var mı? Bu kültürün yaşaması ve yaşatılması lazım. Halklar oldukça bu kültür de var olmaya devam edecektir. İyi şeyler yaparsanız zaten insanlar da destek oluyorlar. Biz bir çorba kaynatmaya başladık, kültürümüze gönül veren herkesi de çorbada tuzları olması için davet ediyoruz. 26 Ocak’ta Ankaralıları Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde görmek istiyoruz. (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim