Şiddet  sözü, Türkçe Sözlük’te  “Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik, hız, bir hareketten doğan güç, karşıt görüşte olanlara kaba kuvvet kullanma” anlamlarındadır. Bu sözün mecazi anlamları Türkçe Sözlük’te   “Kaba güç” ve  “Duygu veya davranışta aşırılık” biçiminde yer almaktadır.  Şiddet, başkasını öldürme, sakat bırakma ya da yaralama yoluyla canına ya da malına verilen zararı da içerir. Geniş bir tanımlamayla şiddet; fizikî, sözle, duygusal davranışları kapsayıcı şekilde; bireylerin yaralanmasına, sindirilmesine, öfkelenmesine ve duygusal baskı altına alınmasına yol açan fizikî veya herhangi bir şekilde hareket, azarlama, davranış ve muamele (..) bedensel zedelenmeye yol açan dayak, tekmeleme, yumruklama, itme kakma, zorla veya uygun olmayan bir kişi tarafından gelen cinsel eylemler (…), ekonomik baskı gibi zorlayıcı eylemler de şiddet kavramı içinde değerlendirilmektedir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün “Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması”nda:   “Türkiye'de kadınların yüzde 41,9'u fiziksel ve cinsel şiddete uğruyor. Yüzde 49,9'la en fazla şiddete maruz kalan kadınlar'düşük gelir' grubundan oluşuyor. Şiddet 'yüksek gelir düzeyinde de azımsanmayacak düzeyde.  Eğitimi olmayan ya da ilköğretimini bitirmemiş kadınların yüzde 55,8'i şiddet mağduruyken, lise ve üzeri eğitim alan kadınlardan şiddet görenlerin oranı yüzde 27,2. Türkiye genelinde yaşadığı şiddeti kimseye anlatmayan kadın oranı yüzde 48,5.Şiddet yaşamış kadınların yüzde 33,7'si'hayatına son vermeyi düşündüğünü' söylüyor. Dünya Ekonomik Forumu 2018 Cinsiyet Eşitliği Raporu’na göre 149 ülke arasında 130’ncu sırada olan Türkiye’de 2003 yılında erkekler tarafından öldürülen kadın sayısı 83 iken, 2018 yılında bu sayı 439 olmuştur. Yani, 15 yıldaki dehşet verici artış ın yüzde 428.9’a ulaştığı ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde Emine Bulut’un (18 Ağustos 2019) ölümü kadın cinayetleri konusunda çok ciddi önlemler alınması gerektiğini gösterdi. Münevver Karabulut cinayeti hâlen hafızalarımızda. 3 Mart 2009’da öldürüldü ve cesedi İstanbul Levent’te çöp konteynerinde parçalanmış ve poşete konulmuş şekilde bulundu.Siyasi, etik, dinsel ve sosyal alanlarda vicdan, ve 100 dürüstlük ön planda olursa katliamların ve cinayetlerin önüne büyük ölçüde geçilebilir. Mağdur kadınları yüreğimize, beynimize ve iliklerimize işleyelim kazıyalım ve şiddete ve cinayete kurban giden kadınlarımızın isim ve heykellerini meydanlara, büyük parklara, bulvarlara, anıtlara, müzelere, okullara vb. yerlere adlarını yerleştirelim. Ülkemizde Valilik ve Belediyeler öncülüğünde bu konularda bazı adımlar atıldığını görüyoruz. Akla gelen ilk örnekler:   -Ankara’da Kadın Cinayetleri ve Masumiyet Müzesi (Anıtkabir’e yakın)   -İstanbul Maltepe’de Panoramik Kadın Cinayetleri Müzesi.   -İstanbul Yenikapı’da Kadın Cinayetleri Anıtı ve Heykeli.   -K. Maraş’ta Vicdan Parkı ve 17 Kadın ile 8 aylık Bebek Heykeli.   -Sivas’ta Vicdan Parkı ve 17 Kadın Heykeli.   - İstanbul Levent’te Vicdan Parkı ve Münevver Karabulut Heykeli.   - Tarsus’ta Vicdan Parkı ve Özgecan Aslan Heykeli.   - Kırıkkale’de Vicdan Parkı ve Haykırış/Yakarış Anne-Kız Heykeli.   İstanbul Sözleşmesi Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi, diğer adıyla İstanbul Sözleşmesi kadınlara karşı şiddetle mücadelede en kapsamlı ve yeni sözleşmedir. Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılan sözleşme, 1 Ağustos 2014 yılında yürürlüğe girdi. Sözleşmenin ilk imzaya açıldığı sene, Türkiye sözleşmeyi çekincesiz imzaladı ve onayladı. Şu ana kadar 46 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan sözleşmeyi onaylayan ülke sayısı ise 32. Kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve son olarak, kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesi sözleşmenin dayandığı dört temel ilkeyi oluşturuyor. Kadına yönelik şiddete karşı insan hakları temelli biz sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi, yalnızca cezalandırma ya da cezasızlığı ortadan kaldırma ile değil, kadınların korkmadan, güven içerisinde, şiddetten uzak ve ayrımcılığa uğramadan yaşamasına ve maruz bırakıldıkları şiddet için tazmin edilmelerine de olanak sağlıyor. İmzacı ülkelerin sözleşme kapsamında vermiş oldukları taahhütler, bağımsız uzmanlar grubu GREVIO Komitesi tarafından izlenmekte. İlk ülke değerlendirmelerine 2016 yılında başlayan Komite, 2017 senesinde Türkiye değerlendirmesine başladı. Değerlendirme süreci kapsamında Türkiye, devlet raporunu Temmuz 2017’de Komite’ye iletti. İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu adı altında toplanan Türkiye’deki bağımsız kadın ve LGBTİ+ örgütleri tarafından Komite’ye Eylül 2017’de bir gölge rapor iletildi ve GREVIO Komitesi’yle Kasım 2017’de bir toplantı düzenlendi. Türkiye’nin 14 Mart 2012 tarihinde onayladığı bu Sözleşme Türkiye dahil Avrupa Konseyi 20 ülke tarafından onaylanmıştır. Sözleşmeye uygulanması ile kadına yönelik şiddet ortadan kalkacak ve bu konuda önemli mesafeler alınacaktır.
Editör: TE Bilisim