20 yıldır büyük bir dayanışma örneği göstererek dünyanın tek kadın filmleri festivali olarak ses getiren Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali, 21. Festivalini 'Umut' teması ile düzenliyor. 10-17 Mayıs tarihinde her biri 2017-18 yıllarına ait gün yüzü görmemiş kadın filmlerini festival izleyicisi ile buluşturacak olan 21. Uluslararası Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali, cesaretleri ile bütün kadınlara umut olan isimleri ödüllendirecek. ONUR ÖDÜLÜ SAHİBİ NEDRET GÜVENÇ Her yıl verdiği onur ödülleri ile gündem yaratan Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivalinin 21. Onur Ödülünü, sayısız film ve tiyatro eserine imza atmış, sanat alanındaki cesaretli duruşu ile bütün kadınlara umut olmuş Nedret Güvenç alacak. Daha 14 yaşındayken, Karel Çapek’in “Yaşadığımız Devir” adlı savaş karşıtı oyununda başrol oynayan Nedret Güvenç, İzmir Şehir Tiyatrolarının kapanmasının ardından İstanbul'a taşınmış ve İstanbul Şehir Tiyatroları'na katılarak yönetmenliğe başlamıştır. 1995'te emekli olduğu İstanbul Şehir Tiyatroları'ndan sonra Tiyatro İstanbul topluluğu bünyesine katılarak sanat çalışmalarını durdurmayan Güvenç, Türkiye'nin 2009 Dünya Tiyatro Günü bildirisini yazan sanatçısı olarak tarihe adını yazdırdı. Devlet sanatçısı olan Nedret Güvenç,  9 Mart 2010’da İzmir’de Nedret Güvenç Tiyatro Sahnesi’ni açtı. Elli yıllık tiyatro oyunculuğunun ardından anılarını da kaleme alan Güvenç, oyunculuğunun yanı sıra yazarlığı ile de tanınıyor.  İLHAN VE YENERSU BİLGE OLGAÇ BAŞARI ÖDÜLLERİNİN SAHİBİ OLDU Bilge Olgaç’ın Türkiye sinemasındaki önemine vurgu yapmak için her sene adına düzenlenen başarı ödüllerinin bu seneki sahipleri, Biket İlhan ve Işık Yenersu olacak. Uçan Süpürge 21. Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin Kadın filmlerinin Türkiye sineması için önemini hatırlatarak farkındalık yarattığı Bilge Olgaç Başarı Ödülleri, umudu önceleyen iki sinema emekçisi kadın, Biket İlhan ve Işık Yenersu kucaklayacak. "Yolun sonunda ulaşacağınız o ışığı  görmüşseniz, aydınlık günlere inancınız varsa tiyatrodan vazgeçemiyorsunuz" diyen tiyatro ve sinema oyuncusu Işık Yenersu, 1942 yılında Zonguldak’ta doğdu. Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü mezunu olan sanatçı, öğrenciyken Cüneyt Gökçer'in yönettiği Anne Frank’ın Hatıra Defteri adlı oyunda Anne Frank’ı, Mahir Canova'nın yönettiği Antigone oyununda Antigone'u oynayarak dikkat çekti.  Konservatuar eğitiminin ardından Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü kadrosuna giren ve mesleğini halen sinema, televizyon ve tiyatro alanlarında sürdüren oyuncunun sanat yaşamını konu edinen “Işık Yenersu: Tiyatronun Narin, Çetin Divası” adlı bir belgeseli de bulunuyor. Bilge Olgaç başarı ödülünün bir diğer sahibi Biket İlhan, kendi hikayeleri, kendi tarihinden yola çıkarak izleyici ile buluşturduğu filmlerini hiçbir kategoriye sokmadan değerlendiren özgürlük ve umudun beyaz perdedeki ismi adeta… Toplumsal kaygıları öne çıkaran sinema yapımcısı ve yönetmen, Biket İlhan, 1944 İzmir doğumlu. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Yüksekokulu mezunu olan İlhan, sinema alanında çalışmalarına başlamadan önce İngilizce öğretmenliği yapıyor. Sinema alanına Seni Kalbime Gömdüm filminin yönetmen yardımcılığı ile 1981 yılında dâhil oluyor.  TRT’de ve çeşitli sinema filmlerinde yönetmen ekibinde yer aldıktan sonra 1992 itibariyle Teleflaş adlı televizyon dizisi ile yönetmenlik yapmaya da başlıyor. Yönetmenliğini yaptığı sinema filmleri arasında Yarım Kalan Mucize, Mavi Gözlü Dev, Ayın Karanlık Yüzü, Bir Kadın Yüzü ve Sokaktaki Adam sayılabilir. TEMA ÖDÜLÜ: IOANNA KUÇURADİ İnsan ve değerleri üzerine yaptığı çalışmalar ile sadece Türkiye’de değil bütün dünyaya umut olan filozof, araştırmacı, yazar Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi bu sene Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivalinin tema ödülü sahibi oldu. Ioanna Kuçuradi'nin felsefi antropolojiden etiğe doğru yol alan düşünce gelişiminin en önemli basamaklarından biri, aslında doçentlik tezi olan “İnsan ve Değerleri”dir. Her ne kadar tezin adı "İnsan Felsefesi Bakımından Değer Problemi" olsa da felsefi antropoloji burada artık yalnız bir yaklaşım biçimidir. Temel sorun önceki çalışmalarında olduğu gibi bir fenomen olarak insan problemini araştırmak değil, bir fenomen olarak değer problemini ortaya koymaktır. Böylece felsefi etiğe giden yolda önemli bir problemi açıklığa kavuşturmak amaçlanır. Böylelikle Kuçuradi etik ile ahlâkı birbirinden ayırma amacında oldukça önemli bir mesafe kaydetmiş olur. Öte yandan onun değer problemiyle ilgilenmesinde artık salt felsefi bir kaygı değil, aynı zamanda bugünün fenomenlerini kavrama, "çağı" arılamayı antropolojik bir değer felsefesi çerçevesinde ele alırken bir yandan da yaşanan hayattaki değer problemlerini "aydınlatma" da söz konusudur. Kuçuradi, soyutlamayı esas alan geleneksel etikteki kavram analizi yerine, bugünkü etikte fenomen analizinin değer problemini ortaya koymak bakımından daha uygun bir yaklaşım olduğunu belirtir ve etikle antropoloji arasındaki ilgiyi özellikle vurgular. Kuçuradi'nin eserlerinde karşılaşılan insan-değer-çağ üçlemesi, onun felsefe yolculuğunda oldukça önemli kavramlardır. Öyle ki irdelemelerinde felsefe tarihi bilgisinden çok "çağ"a ilişkin problemleri dile getirmeye çalıştığı, felsefe tarihine ait bilgilere genellikle bugünü anlamak için başvurduğu görülür. Nitekim hazırladığı Hacettepe Felsefe Bölümü'nün lisans programındaki hemen hemen tüm sistematik derslerin tanımında, ilgili felsefe problemlerinin tarih içindeki gelişimi yanında "bugünkü durum"u da vurgulanmaktadır. Başta Goethe Madalyası olmak üzere birçok uluslararası ödülü olan İonna Kuçuradi, 2003 yılında düzenlenen 21. Dünya Felsefe Kongresi’nin Türkiye’de yapılmasına öncülük etti. UNESCO, 21. Dünya Felsefe Kongresi’nin başarılı bir şekilde yapılmasına büyük katkısından ve bu alanda yaptığı bilimsel çalışmalardan dolayı, Ioanna Kuçuradi’nin, 2003 Felsefe Ödülü’ne layık görüldüğünü bildirdi. (Haber Merkezi)   

Editör: TE Bilisim