Dünya pazarında kendine önemli bir yer bulan çini sanatı, ülkemizde de hala en çok tercih edilen sektörler arasında yer alıyor. Yaklaşık 60 yıldır çini sanatı ile uğraşan Coşkun Işıkdoğan ile çininin tarihini, ülkemizdeki konumunu ve pazarını konuştuk. Işıkdoğan, ‘’Bilhassa Ankara çiniden anlıyor ve ona gerçekten değer veriyor. Bu şekilde yaklaşarak el sanatlarımın ölmesini engelleyebiliriz’’ ifadelerini kullandı. ‘’OSMANLI DÖNEMİ ÇALIŞMALARI KAYBOLMAYA BAŞLADI’’ Coşkun Işıkdoğan, yaklaşık 60 yıldır çinicilik yaptığını aktararak,  ‘’Bu işi dedelerimden öğrendim. Yani belki 100 yılı geçti. Ben 5 yaşından beri bu sanatın içindeyim yani yaklaşık 60 yıldır. Devamlı yapmadım tabi başka işlerde de çalıştım ama 5 yaşından beri bu çamura elimizi değdik ve böyle güzel ürünler yaptık. Sadece yurtiçinde değil aynı zamanda da yurtdışına da bu işin satışını ve tanıtımını gerçekleştirdik. Ama artık son zamanlarda bu tip el işi sanat eserleri ölmeye başladı. Artık fazla özenilmiyor ve üzerinde durulmuyor. Daha çok basite kaçarak, laf olsun diye bu işi yapanların sayısı son dönemde arttı. Kolaya kaçıyorlar ve mesela tek tek düşünerek çizmek yerine klasik bir motifi baskı şeklinde çamura işliyorlar. Fakat bunların hiçbir değeri yok. Bizim eskiden beri süregelen, ata yadigarı, Osmanlı yadigarı Rumi çalışmalar, nişler, 16.yüzyıl İznik çalışmaları artık kaybolmaya başladı’’ şeklinde konuştu. BASKI YAPIP, EL İŞİ DİYORLAR Çinicilik konusunda, son dönemde sahte işlerin arttığı ve özenli çalışmaların ortaya çıkmadığına değinen Işıkdoğan, ‘’Herkes basite kaçtığı için de alıcı da daha ucuz olsun istiyor, daha sade olsun istiyor. Ucuz olsun dedikçe kalite düşmeye başlıyor. Kalite düşünce de senin yaptığın sanatın hiçbir önemi kalmıyor. Bu işi yapacaksanız özenli, düzgün ve kaliteli yapmak zorundasınız. Çünkü biz bu sanatla aslında ülkemizin tanıtımını yapıyoruz. Siz baskı yapıp, insanları kandırıp ve buna da el işi derseniz bu iş olmaz. Bu sahtekarlığa girer’’ yorumunu yaptı. ‘’ÇİNİYİ DÜNYAYA SATIYORUZ’’ Çinicilik sektörünün dünya pazarında önemli bir yeri bulunduğunu hatırlatan çini ustası Işıkdoğan, ‘’Aslında şu an çinicilik sektörünün durumu çok iyi. Memlekette iş yok, satış yok, para yok diyenler yalan söylüyorlar. Memlekette iş de var satış da var. Dürüst iş yapmazsanız o işten hayır da göremezsiniz. Önce kişi dürüstçe ve düzgünce iş yapmayı öğrenmeli. O zaman hangi işi yaparsanız yapın kazancınız olur böylece sektörler de ölmekten kurtulur. Yani dürüstçe çalış, kaliteli ürün çıkar iş her yerde var. Çünkü dünya bir pazar. Yani sen Ankara’da satmışsın hiç önemli değil. Ankaralı almasın, Türkiye’deki almasın ki alamayabilir. Çünkü bu zaten bizim kültürümüz olduğu için senelerdir herkesin evinde bir parçada olsa bir çini işi ürün bulunmakta. Ya kendiniz alıyorsunuz, ya eşiniz dostunuz evinize hediye olarak getiriyor. Yani bir şekilde bulunuyor. İşin gerçeği dünya pazarının farkında olmakta yatıyor. Siz bu işi iyi bir şekilde yaparsanız, iyi ürünler çıkarırsanız, bugün Dubai’ye, Arabistan’a, İran’a kadar bu işi yayarsınız’’ ifadelerini kullandı. ‘’DAİMA YENİLİK PEŞİNDE KOŞMAK GEREKİYOR’’ Çini konusunda, öznellik ve yaratıcılığın ön plana çıkması gerektiğini ifade eden Işıkdoğan, ‘’Ben bu işi İranlı ustalar ile de konuştum, inceliklerini onlardan da öğrendim. Bu sanatın gerçekten sonu yok. Daima bir yenilik peşinde koşmak gerekiyor. Tabi ki eski desenlerden, işlerden ilham alınmalı ama bu işe yenilik ve öznellik katmanız gerekiyor. Şimdi iş yok deyip işin içinden çıkmak ve kolaya kaçmak çok kolay. Çünkü Allah doğru ve dürüst iş yapan herkesin rızkını veriyor. Ben kendi adıma şikayetçi değilim. Çok güzel bir şekilde çalışmaya devam ediyoruz’’ diye konuştu. ‘’EN AZ 10 KİŞİ KAZANIYOR’’ Bir çini ürünü için 10 farklı sektörün bu işin içinde bulunduğunu söyleyen Işıkdoğan, ‘’Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de birçok insana iş imkanı çıkıyor. Mesela, boyacıdan boya alıyorsunuz, çamur alıyorsunuz, fırça alıyorsunuz. Yani bir ürün için en azından 10 kişiye kazanç kapısı oluşuyor. Çamurcusu, toprakçısı, fırıncısı, taşıyıcısı, boyacısı, fırçacısı herkese iş çıkıyor. İşte bu nedenle siz kaliteli iş yaptığınızda herkesin işi hallolur ve herkesin bir işi olur’’ dedi. ‘’İLHAM OLMADAN, OLMAZ’’ Sanat eserlerinde olduğu gibi çini yaparken de ilham ve yaratıcılığın ön plana çıkması gerektiğini, bu nedenle bir ürünü tamamlamak için net bir süre bulunmadığının altını çizen Işıkdoğan, ‘’El işi ve sanatla uğraşmak çok zor. Çünkü biz bu işlerimize hep el emeği ve göz nuru diyoruz ki gerçekten de öyle. Çok çabuk halledilebilecek bir iş değil. İki boya sürdüm, desen yaptım deyince bitmiyor maalesef. Bu işin ağırlığına göre ayırdığınız süre de değişiklik gösteriyor. Nasıl bir beste yaparken uzun süre uğraşıyorsanız, sanat eserlerinin hepsinde de aynı şey geçerlidir. Mesela sanatçı, Yesari Asım Arsoy vardır. Ben onunla konuştum, ‘Hocam neden günde bir şarkı çıkarmıyorsunuz’ dedim. Bana, ‘Öyle olsa ben günde 3 şarkı çıkarırım’ dedi. Adam bir sene uğraşıyor bir beste için. Bu gönül ve ruh işidir. İçinden bir şey gelmediği zaman bir şey çıkaramazsınız. İlham gelecek ve ruhunuzu sanat eserinize yansıtmanız gerekiyor. Bu nedenle bir çini için şu kadar günde ürünü bitiriyorum demek yanlış olur. Yeri geliyor 1 günde, 3 günde bitirdiğim eser de oluyor, 1 ay boyunca bir desenle uğraştığım da oluyor. İnşallah bundan sonra bizim arkamızdan gelenler de bu işi öğrenirler ve yaşatmaya devam ederler’’ ifadelerini kullandı. ‘’MADDİYAT İKİNCİ PLANDA’’ Sanat ve el işçiliği konularında paranın ikinci plana alınması gerektiğini belirten Işıkdoğan, ‘’El sanatlarının bitmesine biz sanatçılar çok üzülüyoruz. Yapılmadığı için, özenilmediği ve sevgi ile yapılmadığı için bitiyor. Örneğin ben arkamdan birçok sanatçı yetiştirmeye çalışıyorum. Ama bana geldiklerinde ilk sordukları konu para konusu oluyor. Sen buraya sanat için mi yoksa para için mi geldin diyorsun, para için geldiğini söylüyor. Ama şunu unutuyorlar, bir işi severek, özenerek, doğru ve dürüst bir şekilde yaparsanız eninde sonunda mutlaka bu işten iyi paralar kazanırsınız. Önce öğreneceksin, sonra para kazanacaksın. Sanatı öğrenmeden yapamazsınız’’ şeklinde konuştu. ANKARA ÇİNİDEN ANLIYOR Çinicilik ürünleriyle ilgilenen insanların, gerçekten bu sanata önem veren kişiler olduğunu ve çiniye hala hak ettiği değerin gösterildiğini hatırlatan Işıkdoğan, ‘’Çinicilik kesinlikle ve kesinlikle hak ettiği değeri görüyor. Zaten bu tip şeyleri beğenen insanlar gerçekten ilgili olanlarından çıkıyor. Halkımız bu konuda gerçekten çok bilinçli. Sanata değer veren çok fazla insan var. Bilhassa Ankara’da bu işe gerçekten önem veriliyor. Yani bakışından, inceleyiş şeklinde çiniyi sevdiğini, önem verdiğini ve iyisinden kötüsünden anladığını siz fark ediyorsunuz. Yani bu insanlar, hiçbir şekilde parasını önemsemiyor. Sormuyor bile. Daha çok sanatsal kısmıyla ilgili sorular soruyorlar. Sanattan anlayan insanların sayısı gerçekten fazla’’ diyerek, satıcıların, bu sanatseverlere karşı pahalı fiyat uygulaması yapmaması gerektiğini söyledi. (Rozita Merve HAMİDİ)  

Editör: TE Bilisim