Bu aralar Ankara’da gök gürültümüz ve sağanak yağışımız eksik olmuyor. Farkında mısınız bilmiyorum ama bu yıl Ankara’da çok sayıda yılan görülmeye başlandı. Bunun haricinde kelebek artışı da gözle görülür derecede. Bundan 6- 7 yıl önce küresel ısınma geliyor denilirken çoğu kişinin umurunda dahi değildi. Küresel ısınma denilince insanların aklına gelen şey genellikle sıcaklıkların artması oluyor işin aslı öyle değil küresel ısınma iklim değişikliklerine sebep olarak, şiddetli kasırgalar ve sellere neden olurken, uzun süreli kuraklıklar ile de çölleşmelere neden oluyor. Birleşmiş Milletlerin iklim uzmanları, küresel ısınma için önlemler alınmazsa, çok ağır ve geri dönülemez sonuçların ortaya çıkabileceği konusunda uyarıyor. Son günlerde okuduğum haberler arasında küresel ısınma raporları da yer alıyor. Yapılan son araştırmalara göre küresel ısınma nedeniyle insanlığın ‘kâbusu’ olacak iklim koşulları için sadece 30 yılımız kalmış. Küresel ısınma bu hızla devam ederse dünya çapında sıcaklık artışları 2 dereceyi bulacak ve 2050 yılında tüm medeniyet ‘çökme’ noktasına gelecekmiş. Avustralya’da yapılan son araştırmalar gösteriyor ki dünyanın küresel ısınma konusunda derhal harekete geçmesi gerekiyor. Önlem almak bir yana ‘’ Kendine Müslüman’’ olarak yaşamaya devam ediyoruz. Geçen gün yürüyüşe çıktım evime çok yakın bir yerde devasa bir biçimde beliren yeni inşaatları görünce anladım ki nefes alacak yerimiz bile kalmamış. Kafamı sağa çeviriyorum uzun, yüksek katlı binalar, sola çeviriyorum iç içe girmiş site içerisine alınmış beton yığınları. Artık görüntü kirliliğini şöyle bir yana bıraktım o devasa binalardan, sitelerden, rezidanslardan salınan gazlar ve radyasyondan hayır mı gelir oturmaya? Konut reklamlarını şöyle bir inceleyin sürekli ‘’ şehrin keşmekeşinden, karmaşasından uzak’’ ‘’doğanın içerisinde’’ mesajı verilirken bile aslında yapay bir sistem geliştiriliyor. Kısacası doğaya, doğal olana duyduğumuz özlem ve hasret adeta bir pazarlama stratejisi içerisinde. Sadece konutta değil bir yere kahvaltı yapmaya gidin ‘’Köy Kahvaltısı’’ ibarelerini her yerde göreceksiniz üstelik ateş pahasına… Biz naptık aslında doğal olanı, olması gerekeni yakıp yıkıp yerine başka mekanizmalar geliştirdik sonra da eskiye hasret olduk. Kendimize soluk alabileceğimiz yerler bırakmayıp yana yakıla şehrin ortasında hobi bahçeleri arar olduk. Tezat -bir o kadar da karışığız. ‘’Ya bizler, kentlerimizin kirlenmesini ortadan kaldıracağız ya da kentlerin kirlenmesi bizleri...Oğuz Atay’ı okuyanlar bilir, şöyle demişti: İnsan nedir biIiyor musun? AğaçIarı kesip kağıt yapan, sonra o kağıda, ağaçIarı koruyun, yazandır. Ne kadar da doğru!

Editör: TE Bilisim