Birçok film, kitap, reklam, kişisel gelişim öğütleri bize istediklerimizin peşinden ne pahasına olursa olsun gitmemizi söyler. Çoğumuzda bu gaza gelip kendimizi isteklerimizin peşinden sürüklemeye başlarız. Zafere giden yolda çekilen çile kutsaldır diyerek çevremizi, şartları umursamadan çile bülbülüm çileee diyerek yaşamaya devam ederiz. Tabi ki isteklerimizin peşinden gitmemiz bizi mutlu eden şey her neyse onu kovalamamız ve sonunda ona sahip olmamız gerekir. Sadece başkaları istiyor diye başkaları mutlu olsun diye yaşamak bir insanın kendine yapabileceği en büyük haksızlıktır. Ama tutkuyla istediğimiz şeyi gerçekten istiyor muyuz diye kendimize durup sormamız da gerekir. Gerçekten sağlıksız bir biçimde kilo verip o, herkesin güzel olmak üzere dayattığı şekle girmek istiyor musunuz? Girmek istediğiniz o iş gerçekten sizin tutkunuz mu yoksa ailenizin onayını almak veya sıkıcı olduğunu düşünseniz de itibarından faydalanmak için mi o iş için stres yaşıyorsunuz? Arada sırada görüşebildiğiniz, onun izin verdiği ölçüde yakınlaştığınız sizi asla merak etmeyen ve değersiz hissettiren ama gene de sizin çok istediğiniz kişi gerçekten birlikte olmaktan mutluluk duyacağınız kişi mi? Gittiğiniz kurslar, edindiğiniz hobiler sizi yaparken gerçekten mutlu ediyor mu yoksa ortamlarda şeklimiz olur sosyal medyada en az elli beğeni alırım diye mi yapıyorsunuz? Bizi sahip olduğumuzda ya da sahip olmaya çalışırken mutlu etmeyen imkânsız projelerden vazgeçmeli, geriye kalan gerçek bizle bizi mutlu edebilecek şeyleri yapmak için hemen harekete geçmeliyiz. Çünkü hem zamanımızdan hem hayat motivasyonumuzdan çalıyor olabiliriz. Çaldığımız hayat bir tane ve bizi gerçekten mutlu edebilecek şeyi bulmak için çok kısa. Tüm projelerinizi hayata geçirmeniz projeniz hayat bulduğunda ‘işte hayat bu’ diye çok içten mutlu olmanız dileğiyle…  

Editör: TE Bilisim