Koç Ceyda Ilgaz, Koçluğu, Koçluk eğitiminin amacını, Türkiye’deki kişisel gelişimin geldiği aşamayı, bu eğitime yeni başlayan birisinin izlenmesi gereken yolları ve yürüttüğü çalışmaları anlattı. Biz sorduk, Koç Ceyda Ilgaz cevapladı. İnsanın her gün yenilenen her gün gelişen bir varlık olduğuna değinen Ilgaz, “İnsanlara dokunduğunuz ve sürekli emek verdiğiniz için siz de sürekli yenileniyorsunuz. Ben sürekli kendimi geliştiriyorum. O yüzden hep bu yolda olmak ve insanlara dokunmak istiyorum. Dolayısıyla Koçluk yapılmıyor, Koç olunuyor diyebilirim. Bir süre sonra Koçluk yaşam biçimi oluyor” şeklinde konuştu.

Yaşam Koçluğu nedir, anlatabilir misiniz?

Mesleğin adı aslında Koçluk. 2013 senesinde Türkiye’de de meslek olarak kabul edildi. Koçluk mesleği en kısa tabiri ile kişilerin içinde bulundukları karmaşık ve belirsiz durumlarda potansiyellerini fark ederek, şu anda nerede olduklarını ve gelecekte olmak istedikleri yere ulaşmaları için ilham vererek, kişinin içine dönmesine yol arkadaşlığı yapmaktır. Buradaki yol arkadaşlığını yapan kişiye Koç deniyor. Koçluk alan kişiye danışan diyoruz. İki kişi arasında yapılan, seans adı verilen görüşmeler şeklinde oluyor. Öncelikle kişinin bunu talep etmesi gerekiyor. Kişi kendi potansiyelini, kendi içe dönüşünü kendisinin istiyor olması gerekiyor. Koç sadece taşı yerinden oynatıyor diyebiliriz. Düşünceleri teşvik eden bir farkındalık süreci.

Koçluğun nasıl bir faydası var?

Koçluk seansına gelen kişiler kendi hayatlarında bir belirsizlik yaşadıklarında, karmaşaya düştüklerinde şu anda ve geleceğe dair bulundukları durumu düzeltmek istediklerinde veya iyi giden bir durumu daha iyiye yükseltmek istediklerinde başvuruyorlar. Danışanın hayatını yönlendirmek yerine kendisinin fark etmesinin sağlandığı bir süreç. Burada danışana güveni sağlamak çok önemli. Koçluğun püf noktalarından en önemlisi bu diyebiliriz. Konsantrasyon ve dinlemek çok önemli. Tamamen kendinizi bırakıp, karşınızdaki kişiyi dinlemeye başlıyorsunuz. Söyledikleri ile beraber danışanın söylemediklerini de duyuyor olmanız gerekiyor. Ben bu işi çok severek yapıyorum. Kendime çok uygun olduğu için bu işi seçtim. Benim insana, insanların ne yaptığına ilgim vardı. İnsanlarla ilişkim de iyi olduğu için bu mesleğe atıldım. Daha önce de yaptığım işlerden ve tecrübelerden yola çıkarak bu mesleğin benim için uygun olduğuna karar verdim. Uzun yıllar satranç oynadım. Satrancın benim hayatıma büyük katkılar sağladı. Satranç ile koçluğu bağdaştırdım. Satranç bana konsantre olmayı, sabretmeyi, farklı bakış açıları ile bakmayı öğretti. Aynı koçlukta da tamamen karşınızdakine konsantre oluyorsunuz ve hangi bakış açılarından neler anlattığını dinliyorsunuz. O yüzden satrancın bana çok katkısı oldu ve daha hızlı bir yol almamı sağladı.

Ne kadar zaman oldu?

Sene başı.

2013 yılında mı haberdar oldunuz?

2013 senesinde meslek olarak kabul edildi. İnsanlar yine meslek olarak koçluk yapıyordu. Son zamanlarda daha popüler oldu ilgi duyuldu. Bende duymuştum ama içinde değildim. Ben sosyolojiye, psikolojiye, felsefeye, tiyatroya, kısacası insanın farklı yönlerinin olduğu her alana ilgi duydum. Bu da beni koçluğa yöneltti. Aynı zamanda sigortacıyım ve satış uzmanıyım. Kurumsal bir dünyada bir iş hayatım var ama ben tamamen koçluğa yöneldim. Üniversitenden mezun olduktan sonra satış sektörüne girdim. İnsan ilişkilerim iyi olduğu, insanlarla iç içe olduğu için sigortacılığı tercih etmiştim. Koçluğa geçtikten sonrada bu mesleğe eğlenerek ve tutku ile bakmaya başladım. Bu yolun benim için doğru yol olduğuna karar verdim ve ilerlemeye devam ediyorum.

Koçluk ve psikologluk karıştırıyor mu?

Benzetmeler oluyor ama aslında ikisi birbirinden bağımsız iki meslek. Psikolog bir tedavi süreci veriyor biz ise kişinin kendini fark etme sürecinde bir yolculuğa çıkıyoruz. İnce bir çizgi var. Biz kesinlikle kişide psikolojik sorunlar olduğu zaman çalışamıyoruz. Bu bir tedavi süreci ve başka bir uzmanlık gerektiriyor. Bize geldikleri zaman biz size yardımcı olamayız başka bir uzmana görünmeniz gerekiyor diyebiliyoruz. Hepimiz insanız ve her insanda mutlaka aklını kurcalayan gündemler var. Ufacık ya da büyük şeyler... Bunlar illa psikolojik bir gündem olmak zorunda değil. Bazen insan kendi içine döndüğünde sorduğu soruların cevabını bulamayabiliyor. O yüzden koça ihtiyaç duyuyor. Son zamanlarda bu ihtiyaç çok fazla arttı.

Genelde nasıl sıkıntılar ile size danışıyorlar?

Her şey olabiliyor. Çünkü insanın içinde her şey var ve koça ihtiyaç duyması için her türlü konuyu danışabilir. Danışan, görüşmenin başında anlattığı konu ile görüşmenin sonunda anlattığı konu bile birbirinden bağımsız olabiliyor. Çünkü insan olarak her zaman anlatmaya ve dinlenmeye ihtiyaç duyarız. Ben görüşmelerimden önce koçluğun ne olduğunu ve nasıl bir süreç olduğunu anlatıyorum. Görüşme nasıl olur, kaç seans olur. Bir seans maksimum 45 dakika oluyor.

Koçluk seansları ne kadar sürüyor?

Bu kişiye bağlı. İdeal görülen seans sayısı 7’dir. Bazen kişi istediğine bağlı olarak daha kısa da tutulabilir. Ben genelde danışanımla da karşılıklı anlaşarak bir ya da iki haftada bir aynı gün, aynı saatte görüşmeyi tercih ediyorum.

Tamamen sohbet mi yoksa kişisel dokunuşlarınız oluyor mu? Aslında bizim yaptığımız sohbet değil. Seanslar sohbet gibi geçmiyor. Sürenin sonuna kadar kişinin gerçekten ne anlattığını dinliyor olmanız gerekiyor. Ve koçluğun olmazsa olmazı, soru soruyor olmanız gerekiyor. Soru sormak aslında güçlü bir şey. İnsan bazen ne anlattığını fark edemiyor. Soru sorduğunuz zaman kişide farkındalık yaratabiliyorsunuz. Tabi ki bu sorunun doğru zamanda, doğru şekilde gelmesi gerekiyor. Bu tarz farkındalıklar elde edebiliyoruz. Yani aslında kişisel dokunuşu danışanı yönlendirmeden, akıl vermeden kendisinin farkındalıklar yaşamasını sağlayarak yapıyoruz. Sadece olumsuzluklar için geliyor mu insanlar? Biz şimdi ve gelecekle ilgileniyoruz. Ben daha iyi bir kariyere sahip olmak istiyorum diye gelenler de oluyor. Kendine dair farkındalık yaşamak isteyen ve mevcut halini daha iyi bir noktaya taşımak isteyen herkes geliyor. İnsanlar değişime girmek ve bu değişim yolculuğunu yalnız yaşamak istemediklerinde geliyorlar. Koçluk günümüzde bu yönden ciddi bir alternatif sağlıyor insanlara. Her konuyu eşinizle, dostunuzla, aileniz ile paylaşamayabilirsiniz ancak koç ile paylaşabilirsiniz. İnsanlar sizinle özelini paylaşıyor ve yakın hissediyor. Bu aradaki çizgiyi nasıl koruyorsunuz? Öncelikle bu mesleğin etik kuralları var. Amerika kökenli ICF’e(International Coach Federation) bağlıyız. Dünya’da da birçok ülkenin üyeliği vardır. ICF’nin belirlediği kurallar gereğince danışan ve koç ilişkisinin ötesine geçilmiyor. Seanslarda da bu ilişkinin bozulduğunu hissettiğiniz an devam etmiyorsunuz. Bu net bir kuraldır. Arkadaşlık süreci de değildir bu. Özellikle 7 seans görüştükten sonra o kişiye çok şey biliyorsunuz o yüzden bu seanslardan sonra da arkadaşlık boyutuna geçmemeniz gerekiyor. Bu bir meslek ve belirli kuralları var. Arkadaş sohbetinde olduğunuz gibi üç dört saat çay içmiyorsunuz. Ben kendi yakın çevrem ile çalışmıyorum mesela. Özel hayatınız ile mesleğinizi karıştırabiliyor musunuz? Aslında koçluk yapılmıyor, koç olunuyor diyebilirim. Bir süre sonra yaşam biçimi oluyor. İnsanları daha farklı dinliyorsunuz. Kendi çevrem bana bu mesleği başladıktan sonra daha iyi bir dinleyici olduğumu söylediler. Arkadaşlarımda benim ne söyleyeceğime, ağzımdan neler çıktığına dikkat ediyorlar. Bu mesleğe başlayınca her şeye bakış açınız değişiyor. Zaten bu mesleğin cezbeden tarafı bu oldu. Hayata daha farklı pencerelerden bakıyorsunuz. Çünkü insanlar tam ve kusursuz. Herkes her şeyi tam olarak içinde barındırıyor. Bunu gördükten sonra bunu çıkartmaya destek olmaya çalıştığımız zaman o zaman bambaşka bir dünya görüyorsunuz. Bu süreci öğrendim bitti diye bir şey yok. İnsan her gün yenilenen her gün gelişen bir varlık. İnsanlara dokunduğunuz ve sürekli emek verdiğiniz için siz de sürekli yenileniyorsunuz. Ben sürekli kendimi geliştiriyorum. O yüzden hep bu yolda olmak ve insanlara dokunmak istiyorum. Seansları yaparken önemli olan sessiz bir ortam olması. Bazen daha doğal olsun istiyorlar o zaman insanların dışarıda az olduğu daha sessiz ortamları seçiyorum ya da Skype ile seans yapıyorum. Skype ile yaptığım seanslardan da güzel dönüşler aldım. Ben bire bir seansı tercih ediyorum ancak bazen danışanlar farklı şehirlerde olabiliyor. O zaman da yine kendileri ile mutabık kalarak Skype üzerinden görüşmeyi yapıyoruz. Seans saatleri dışında hizmet veriyor musunuz? Koçluğun tanımını doğru yaptığınız ve danışanınıza anlattığınız zaman mentorlük gibi mesleklerle karıştırılmıyor. Ya da danışmanlıkla karıştırılmıyor. Ben bugüne kadar bu süreci yaşamadım. Çok değişik dramatik vakalarınız oldu mu? Danışanlarımız açısından aşırı örneklerle karşılaşmadım. Öncelikle kişi bana her şeyi anlatabilir. Çünkü benim danışana karşı hiçbir yargım yok. Ben danışanımı tam ve kusursuz bir insan olarak kabul ediyorum. Aramızda gizlilik şartı var ve her konuşulan o görüşmede, kendi aramızda kalıyor. Ne tarz eğitimler aldınız? Bu mesleğin kursları var. Kursları tercih ederken ICF onaylı kurslara gitmek gerekiyor. Ben de Ankara’da akredite bir kursa gittim. Bu iki yıllık uzun bir süreç. Bu süreçte sertifika alıyorsunuz. Ben tüm sertifikalarımı aldım. Yapmak isteyenlere akredite kuruluşlara yönelmelerini öneririm ve eğer koç olmayı düşünüyorlarsa bu mesleğin kendilerine gerçekten uygun olup olmadığını ve ondan sonra bir kursa başlamaları gerektiğini öneririm. Ben her mesleğin sevilerek yapılması gerektiğini düşünüyorum. Mesela ben çok seviyorum ve emek harcıyorum. O yüzden bu meslek benim için paha biçilemez oluyor. Konfüçyüs, “Sevdiğin işi meslek edinirsen hayatta bir gün dahi çalışmış sayılmazsın” der. Ben bu sözü çok seviyorum ve hayatta mottom oldu. Farklı neler yapıyorsunuz? ICF seminerlerine katılıyorum. Koç arkadaşlarla bir araya geliyoruz. www.e-koc.org sitesine yazı yazıyorum. Çok fazla insana ulaşmak ve insanların yararlanmasını istiyorum. Yakın zamanda koçluğa dair bir konuşmam olacak. Bir yere sunum yapacağım. Bunun yanında bu sürece eğitmenlik ekliyorum. Yaş aralığınız nedir? En küçük ya da en büyük danışanınız hangi yaş aralığındadır? Danışan kendini ifade edebildiği sürece yaş aralığı olmuyor. Her yaş grubunun ve bireyin kendi gündemleri var bu yüzden genelleme yapamıyorum. Üniversite öğrencilerinde gelecek kaygısı sorunu yaygınken, 30’lu yaşlarındaki insanlarda kariye planlaması gündem haline yoğunlukla gelebiliyor. Daha ileriki yaşlarda özellikle mesleğini yoluna koymuşsa ailesel gündemler olabiliyor, ya da ilişkiler üzerine her yaştaki insandan gündemler gelebiliyor. Dolayısıyla insanlarda gündem her zaman olduğu için yaş aralığı da geniş oluyor. Son olarak ben de koçluğu deneyimleyen biri olarak herkesin koçluk alması gerektiğini düşünüyorum. Arkadaşınız ile bir şeyler paylaştığınız zaman rahatlarsınız ama arkadaşınız sizi kendi yargıları ile dinler. Ancak koç sizi, sizin bakış açınız ile dinler ve size ne yapmanız gerektiğini söylemek yerine cevabı kendinizin bulmasını sağlar. (Kadir GÜRHAN)
Editör: TE Bilisim