Yunanistan ve Kıbrıslı Rumların devlet gücünü kullanarak Kıbrıslı Türklere soykırım uygulamaya başlamasından sonra Kıbrıs’ta çatışmalar artmış, Rumlar da silahlanma kararı almıştı. Bunun üzerine Türk hükümeti 2 Haziran 1964’te, Kıbrıs’a çıkarma yapacağını açıklayarak askeri hazırlıklara başlamıştı. Ancak o dönemde Türkiye’nin silah üretimi yapmaması nedeni ile ABD hibesi tüm silahlar elden geçirilerek savaş hazırlıkları başlatılmıştı. Çünkü Türkiye’nin kendi ürettiği hiçbir askeri malzemesi yoktu. Neden mi? 1946 yılında imzalanan Türk-Amerikan Yardım Anlaşması (Marshall Planı) içinde yer alan askeri hibe programı uygulanırken özellikle Türkiye’deki uçak yapımı dahil tüm askeri araç gereç ve silah üreten tesislerin kapatılması şartı getirilmişti. Bu nedenle de 6 Ekim 1926’da Atatürk tarafından Kayseri’de kurulan uçak fabrikası 1952’de, uçak motoru imal fabrikası da 1954’te kapatıldı. Amerikan uçakları Türkiye’ye gelmeye başladıklarında, Türk yapımı ve İkinci Dünya Savaşı döneminde tahıl, hammadde ve ham maden karşılığında Almanya’dan gönderilen tüm mevcut uçaklar da o zamanki adı Kayseri Askeri Havalimanı olan günümüz Kayseri Hava İkmal Bakım Merkez Komutanlığı arazisi içine gömülmüştü. 27 Şubat 1946’da yapılan yardım anlaşmasıyla Türkiye sınırları dışında bulunan ve Amerika’nın işine yaramayan savaş artığı malzemeyi satın almak şartıyla Amerikan hükümeti, on yıl vadeli 10 milyon dolar krediyi Türkiye hükümetine açmıştı. Gerçekte Türkiye’ye, para yerine on milyon dolarlık kullanılmış, savaş artığı tasfiye halinde malzeme verecekti. Ayrıca bu borçlanma için yüzde 2,3/8 faiz ödenecekti. Ayrıca bu faiz dahil olmak üzere yıllık taksitlerin resmi kur üzerinden Türk Lirası olarak ödenmesini de ABD isteyebilecekti. Merkez Bankası’na yatırılacak olan bu Türk Liralar, ABD’nin arzusuna göre harsi, terbiyevi ve insani gayelere Amerika’nın Türkiye’deki masraflarıyla Türkiye’deki Amerikan memurlarının ücretlerinin ödenmesinde kullanılacaktı. Adı yardımdı ama ABD, kendi ülkesinden bir kuruşluk döviz dahi çıkarmadan Türkiye’deki masraflarını Türk parasıyla ödeyebilecekti. Ayrıca satın alınan silahların mülkiyeti de ABD’ye ait olacak ve istediği koşullar içerisinde kullanılabilecekti. 1946’da Cumhurbaşkanlığı, 1964’te Başbakanlık koltuğunda İsmet İnönü oturmaktaydı. Kıbrıs harekâtı öncesinde Ankara’ya, ABD Başkanı Johnson’un mektubu ulaştı. Johnson, ünlü mektubunda Türkiye’yi tehdit etmekle kalmayıp 1946’da yapılan anlaşmayı hatırlatıyor, kullanılacak olan silahların mülkiyetinin ABD’ye ait olduğunu bildiriyordu. Bu nedenle o tarihte Kıbrıs harekâtı gerçekleşemedi. S-400/F-35 tartışmaları ve ABD’nin zorba tepkileri sürerken burada ABD ile yapılan ikili anlaşmalara ilişkin çok kısa bir özet verdim ama bu, buzdağının görünen yüzü. Aslında her biri ibret belgesi bu anlaşmaları, Alaca Yayınları’ndan ikinci baskısı Aralık 2018’de çıkan Haydar Tunçkanat imzalı “İkili Anlaşmaların İçyüzü” isimli kitapta okuyabilirsiniz. Haydar Tunçkanat bu kitabında, ABD ile 1945'te başlayan iktisadi anlaşmaların, 1947'de başlayan askeri anlaşmaların ve 1954'te başlayan siyasi anlaşmaların içyüzünü somut örneklerle, belgelerle ortaya koyuyor. Yazar, Kurtuluş Savaşı'yla bağımsızlığını kazanan Türkiye'nin, ikili anlaşmalar yoluyla 1945’ten itibaren nasıl yeniden boyunduruk altına alındığını gözler önüne seriyor.