İyi bir komşu' temasıyla 32 ülkeden 56 sanatçının 150 eseriyle Galata Özel Rum ilköğretim Okulu, İstanbul Modern, Pera Müzesi, ARK Kültür, Yoğunluk Sanatçı Atölyesi ve Küçük Mustafa Paşa Hamamı'nda yani 'komşu mekanlarda' izleyicilerini ağırlayacak… Bienal kabaca iki yılda bir olan anlamında… İlk kez 1895’te gerçekleştirilen' La Biennale di Venezia'nın kökeninde dünya fuarları ve akademik salon sergileri vardır. Venedik bienali coğrafi koşullarından dolayı çürümekte olan şehrin tek endüstrisi olan turizmi destekleme arzusundan doğdu. Bir önceki İstanbul bienalini 400,000 kişinin gezdiği düşünülürse yeni bir turizm konsepti olarak bienal ve ona paralel fuar sergi vb. etkinliklerle beraber önemli bir turistik ve ekonomik hareketlenme yarattığı söylenebilir. Bienaller yerli halktan çok kozmopolit sanat izleyicisine hitap etme eğilimindedir. Bienal sadece iki yılda bir yapılan bir gösteri değildir. Küresel sanat ölçeğinde anı yakalaması beklenen devasa bir sergi ve sergilemedir. Gerçek bir bienal 'görünüşte' uluslararasıdır ve bir müzeden ziyade, bir kent tarafından ağırlanır. Sanat fuarlarının aksine bienallerin temelinde yapılar ulusal kimlikler ve diğer küratoryal temalarla belirlenir. Venedik ile beraber Brezilya’da Sao Paolo kenti Venedik' i model alarak 1951’de, Almanya Kasel’de ise 1955’te yoğun entelektüel ve beş yılda bir tekrarlanan 'Documenta'yı başlattı. 70'lerde ve 80'lerde birkaç yeni bienal daha başladı. Özellikle 1973 Sydney, 1984 Havana, 1987 İstanbul, 1993 Sharjah, 1993 Santa fe, 1995 Lyon, 1995 Evangju, 1996 Berlin, 2000 Şhangay ve 2005 Moskova bunlar uluslararası sanat ortamlarının en bilinen başat örnekleri. Bienal dünya kenti olduğunu iddia eden ya da sıklıkla görüldüğü üzere dünya kenti olmaya heveslenen bir kentin gelişme arzularından biridir. Belli bir turist kesimini (ki bazıları oldukça varlıklıdır) çekmesi ve kenti terk etme ihtimali olan üst- orta gelir gurubundaki kent sakinlerini de eğlendirmesi umulan bir etkinlikler bütünüdür. Türkiye’de İstanbul bienalinin yarattığı ivmeyle beraber Mardin, Sinop, Çanakkale ve Bodrum kentlerinde de bienaller yapılmakla beraber etkileri ve nitelikleri oldukça sınırlıdır. İstanbul önemli bir kültür ve sanat merkezi olma yolundayken (bütün olumsuzluklara rağmen) diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi burada da peş peşe müzeler açılıyor birbiri ardına kültürel etkinlikler yapılıyor. Artık devletlerin resmi ekonomi politikalarında neoliberal yaklaşım doğrultusunda devlet destekli girişimcilerin, özel sektörün başı çektiği 'kültür endüstrisinden ' söz ediliyor. Serbest ticaret ile özgür sanatın birbirlerine göründüğü kadar taban tabana zıt olmadığını düşünmek için bazı nedenlerimiz var. Birincisi sanat ekonomisi finans kapitali çok yakından takip eder. Finans kapital ekonomisindeki gelişmelerin etkisi çok kısa sürede sanat ekonomisinde de hissedilir. Şirketlerin sanat söylemi, onlara yaratıcılık imajı kazandırır. Sanatın koruyucusu satıcısı ya da koleksiyoneri olarak meşruiyet kazanmalarını sağlar ve şirketleri sanatın seslenmesi gereken topluluğun yani sanat izleyicisi kitlenin ayrılmaz bir parçası haline getirir. Philip Morris’in meşhur sloganında dediği gibi :"Bir şirketi büyük yapan sanattır." Bir ülkeyi büyük yapan da sanattır. 19. ve 20.yy da kültürel hakimiyet Britanya ve Fransa’da iken, günümüzün hegemonik kitle kültüründe ABD uzak ara öndedir. 'Kültür ürünlerini ' dünyanın her tarafına 'ihraç' ederken çok az oranda kültürel 'ithalat' yapmaktadır. Avrupa’da ise ABD den geriye kalan 'satış hacminin' en önemli kısmını Britanya yapıyor. British Counsil gibi kurumlar ile dünyada 100 den fazla ülkede 7-8 bin eleman ve devasa bir organizasyonla çalışmalar yürütüyor. Amaçları arasında, Britanya sanatını tanıtmak 'sanatı Britanya’nın dışişleri politikasının hedeflerine uygun şekilde kullanmak.’Öncelikli hedeflerimiz; Çin, Rusya, İslam ülkeleri, Afrika , Avrupa ve Kuzey Amerika ise hemen hiç yok.. British Counsil yetkilisi: Bana bir bienal söyleyin: İstanbul , Sao paulo, Şanghay, Moskova...Büyük olasılıkla biz ordayızdır... Diyerek kültürel hegemonyayı inşa etmenin aynı zamanda bir devlet politikası olduğunu ima etmektedir. Ülkemizin de en azından bir kültür politikasının olması gerektiğini bilmem söylemeye gerek var mı? Galiba zenginlerimiz sanatın gücünü az da olsa görüyor… O sebeple reklamdaki gibi 'bienal sponsoru kaç yıldır koç holding'.

Editör: TE Bilisim