Anadolu kültürünün vazgeçilmez ısınma aracı olan Soba, doğalgazın yaygınlaşmasıyla birlikte ısınma aracı olmaktan çıkarak nostalji aracı olarak kullanılmaya başlandı. Kentsel dönüşümle bitlikte yıkılan gecekondu sayısı azaldıkça sobanın kullanılması da gün geçtikçe azalıyor. Ulus Sobacılar Çarşısı Esnafı Şakir Sepetçioğlu, ısınma aracı olan sobanın zamanla nasıl bir değişim gösterdiğini anlattı. “AĞAÇ OLDUĞU SÜRECE SOBA DA VAR OLUR” Uzun yıllardır soba sattığını dile getiren Ulus Sobacılar Çarşısı Esnafı Şakir Sepetçioğlu, soba satan kişinin soba ile ilgili bütün detayları bilmek zorunda olduğunu belirterek, “Biz sadece satış yapıyoruz. Ankara’da emaye fabrikası olmadığı için, Bursa, Eskişehir ve Kayseri gibi yerlerde üretilen sobalar buralara geliyor. Sobanın hiçbir zaman yok olup gideceğini düşünmüyorum. Çünkü soba nostalji bir şeydir. Yeryüzünde ağaç olduğu sürece sobanın ölmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü dağ başı da olsa ova da olsa insanın ısınma gereksinimi olduğu için, sobayı bırakması imkansızdır” dedi. “KESTANE VE PATATES PİŞİRME KÜLTÜRÜ” Gece kondu sayısı azaldıkça sobanın da nostalji olduğunu vurgulaya Sepetçioğlu, “İnsanlar sobaya nostalji olarak bakmaya başlıyor. Soba, genellikle villalar ve apartman dairelerinde kullanılmaya başlanıldı. Soba maalesef ısınma aracı olmaktan çıkıp nostalji aracı oldu. Yani nostalji de olsa bir şekilde kullanılıyor diyebiliriz. Başkentte çoğu kişinin hemen hemen bir sobası vardır. Kimi kömürlükte kimi villada. Vatandaş kış geldiği zaman sobanın zevkini yaşamak istiyor. Ya kestane ya da patates pişiriyor. Kültürünü de bu şekilde yaşatıyor” diye konuştu. “TEKNOLOJİ SOBANIN ÖNÜNE GEÇEMEZ” Sobanın önceden de ısınma aracı olduğunu bunun şimdi de şimdilerde de devam ettiğini kaydeden Sepetçioğlu, “Köyde doğup büyüdüm. Belli bir yaşa kadar soba da yoktu. Küçük ocak gibi bir şey vardı. Ocaklığın başında ısınırdık. Yaşlılar ocağın başında gençler ise biraz geri de oturarak ısınırlardı. Daha sonra soba hayatımıza girmeye başladı. Teknoloji hangi aşamaya gelirse gelsin soba bırakılmaz, kullanılır. Soba alırken yapılışına, kalitesine ve çekip çekmeyeceğini bilmek gerekir. Soba uyur mu uyumaz mı bilmeniz lazım. Ama nostalji olunca böyle bir şey beklenilmez. Çünkü yakıp ateşini izliyorsun, ısınmasına kapanmasına bakmıyorsun” şeklinde konuştu. “AİLE BAĞLARINI GÜÇLENDİRİYOR” Sobanın aile bağlarını güçlendirdiğine, soba etrafında çok güzel sohbetler edildiğine dikkat çeken Sepetçioğlu, konuşmasına şu şekilde devam etti:  “Adam bir şömine sobası alıyor. Şömine gibi yakıp ailesini topluyor etrafında. Odaya gidip bireyselleşme olmuyor tüm aile birlikte orada oturuyor. Buda aileyi biraz daha yakınlaştırıyor. Birbirinden uzaklaştırma yerine birlik beraberliği arttırıyor. Mesela kardeşler yan yana olduklarında çoğu zaman kavga gürültüyle geçer. Ama sobanın etrafında sohbete dönüşüyor sadece. Yani o tartışmalar ortamdan kalkıyor, bir nostalji yaşıyorlar. Tabi bu arada da sohbetle o aile bağları daha da artıyor.” “BİREYSELLİK ARTTI” “Doğalgazlı ortamda sıcak aile ortamı biraz daha değişti. Bireysellik arttı, çocuklar odalarına çekildi derken aile bağlarında çok ciddi bir azalma meydana geldi. Bizim çocukluk zamanımızda evde kaç kişi varsa bir sofraya oturup aynı tabaktan yemek yerdi. Şimdi herkesinki ayrı ayrı ama o tat yok. Evet, belki sağlık bakımından belki bu durum iyi ama aile bağlarını biraz daha azaltıyor, insanları bireyselleştiriyor. Çocuklar geçiyor odasına neymiş ders çalışıyormuş… Bence en güzel ders ailenin yanında çalışılır. Çünkü ailenin yanında dikkatini dağıtacak şeylere yöneldiğinde gören birisi uyarır ama oda da öyle mi? Allah’la çocuk arasında. Gidip bakıyorsun elinde telefon ders çalışıyor.” “KÖMÜR YAKANLAR DİKKAT ETMELİ!” Son olarak soba kullananlara da uyarılarda bulunan Şakir Sepetçioğlu, “Sobayı kömürle yakanlar çok dikkat etmeli. Akşam saatlerinde kömür atmaması gerekir. Gece ters rüzgâr estiği zaman mutlaka geri tepmesi olur, zehirleme olur. Akşam saatlerinde bir iki tane odun yakarak ısınmalılar ama dediğim gibi kömür atıp da zehirlenmelere sebep olunmasın” açıklamalarında bulundu. (Kadir GÜRHAN)  

Editör: TE Bilisim