Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD), 2018 yılı tarım sektörüne ilişkin değerlendirmesinin yer aldığı bir basın açıklaması gerçekleştirdi. TZD Genel Merkezi’nde gerçekleşen açıklamayı TZD Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş yaptı. Demirtaş yaptığı konuşmada ‘’ ’İçinde yaşadığımız süreç, tarımın "sanayileşme" sürecidir. Sanayileşme artık dar anlamda fabrika kurmanın da ötesinde tarımın bilgisayarlar ve robotlar eliyle gerçekleştirilmesine doğru gitmektedir’ ’ifadesini kullandı. Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş 2018 yılında tarım sektörüne ilişkin değerlendirmelerinin yer aldığı bir basın toplantısı düzenledi. Demirtaş, düzenlediği basın toplantısında, 2018 yılında tarım sektöründe yaşanan gelişmeleri değerlendirdi, 2019 yılına ilişkin önerilerini paylaştı. Tarım sektörünün gelişmesinde küçük ve orta ölçekli üreticilerin yer tuttuğunu vurgulayan Demirtaş, "Tarım ve hayvancılığın gelişmesi, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yok edilerek plantasyon tipi işletmelerin kurulmasından değil, aile çiftçiliğinin korunmasından geçmektedir." değerlendirmesinde bulundu. ’FİNANSMAN SORUNU BU YIL DA TARIM SEKTÖRÜNÜN EN ÖNEMLİ SORUNU OLMAYA DEVAM ETMİŞTİR’’ Konuşmasına başlamadan geçen yılki değerlendirmelerini de hatırlatan TZD Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, ‘’ Değerlendirmeye başlarken en başta söylenmesi gereken şey, tarım sektörümüzün yıllardır devam etmekte olan kronik sorunlarından hiçbirinin bu yıl da çözülememiş olduğudur. Bu 'kronik' sorunlar,  yıllardır çözülemediği için üst üste birikmektedir ve önümüzdeki yıllarda giderilemediği takdirde çok daha büyük yapısal sorunlara yol açacaktır. Bunların başında tarım sektöründe yaşanan ciddi finansman sıkıntısı gelmektedir." İfadesini kullandı.  ‘’DESTEKLEMELERDE HAYVANCILIĞIN PAYI ARTARKEN MAZOT, GÜBRE VE PRİM ÖDEMELERİNİN PAYI AZALIYOR’’ ‘’Genel destekleme rakamlarının yetersizliği nedeniyle yıllar içinde desteklemede izlenen yöntem, bir önceki yıl hangi ürün ya da sektörde sorun büyümüşse o ürüne ya da sektöre ayrılan kaynağın bir miktar artırılmasıdır ancak toplam miktar her yıl gerek genel enflasyon oranının gerekse çok daha yüksek olarak gerçekleşen girdi fiyatlarındaki enflasyonun gerisinde kaldığı için bir kesime verilen desteğin artırılması diğer kesimlerin zararına gerçekleşmekte, sonuçta kalıcı ve istikrarlı bir destekleme programı uygulamak mümkün olamamaktadır’’ ifadesini kullanan Demirtaş, ‘’Bu çerçevede geçtiğimiz yıllarda et fiyatları ve hayvancılıkta yaşanan sorunlar öne çıktığı için önümüzdeki yıl desteklemelerden hayvancılığın aldığı payın artırıldığı görülmektedir.   Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılık Programı’na göre tarıma verilecek 16 milyar 989 milyon liralık desteğin 5 milyar 268 milyon lirası hayvancılığa verilecektir. Hayvancılık desteğinin toplam bütçedeki payı yüzde 31 olacaktır. Böylece 2017’den 2018’e geçerken yüzde 6.6 artış oranı 2019’da bir önceki yıla göre yüzde 28.4'e yükselecektir’’ şeklinde konuştu. ‘’MAZOT DESTEĞİNİN PAYI 2019’DA YÜZDE 12.3’E DÜŞECEKTİR’’ğ Demirtaş sözlerini şu şekilde sürdürdü: ‘’Hatırlanacağı üzere 2017 yılında 700 milyon lira olan mazot desteği, 2018’de 1 milyar 900 milyon liraya çıkarılmıştı. Bu artışta mazot fiyatlarının yarısının devletten karşılanacağı şeklindeki taahhüt rol oynamıştı. 2019’da ise yüzde 10 artışla mazot desteğinin 2 milyar 90 milyon liraya çıkarıldığı, yani artış oranının büyük ölçüde düşürüldüğü görülmektedir. Bunun sonucunda 2018’de toplam destekleme bütçesindeki payı yüzde 13.1 olan mazot desteğinin payı 2019’da yüzde 12.3’e düşecektir. Gübre desteklerindeki durum ise daha vahimdir. 2017 yılında 805 milyon lira olan gübre desteği 2018'de yüzde 31.3 düşüşle 553 milyon liraya gerilemişti; 2019’da ise sadece binde 2 artışla 554 milyon lira olacaktır. Böylece toplam destekler içerisinde  2018 yılında yüzde 6.3'ten 3.8’e düşmüş olan gübre desteğinin payı 2019’da yüzde 3.3’e kadar gerileyecektir. Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılık Programı’na göre, fark ödemesi olarak adlandırılan ve 17 üründe uygulanan prim desteklerinde de düşüş görülecektir.’’  DEMİRTAŞ: “KRİZ FİYATLARI YÜZDE 120 ARTTIRDI” Demirtaş, 2018 yılında yaşanan ekonomik krizinde tarımsal girdi fiyatları yüzde 50 ile yüzde 120 oranında arttırdığını vurguladı. Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılık Programı’na göre bütçeden tarıma verilecek destek 16 milyar 989 milyon lira olmasına rağmen, sektör içinde belirli gelişmeler yaşansa da kalıcı ve istikrarlı bir üretim artışı gerçekleşmeyeceğini de ifade etti. ‘’TARIM SEKTÖRÜ, ÜLKEMİZİN GELECEĞİNİ BELİRLEYECEKTİR’’ Tarım sektörü, ülkemizin geleceğini belirleyecektir vurgusunu yapan TZD Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş ’’ Belirttiğimiz gibi içinde yaşadığımız dönemin özelliği, genetik mühendisliği alanında yaşanan gelişmelerin ve yüksek verimli tohumların geleneksel tohumların yerini almasına bağlı olarak verimlilik düzeylerinin olağanüstü artmasıdır. Bu verimlilik artışı genellikle petro-kimya alanında üretim yapan büyük şirketlerin kimyasal kökenli tarım gübreleri ve ilaçları alanına yönelmesini sağlamış, küresel ölçekte üretim yapan az sayıdaki uluslararası şirket kartelleşme adı verilen birleşmeler yoluyla tarımsal üretim sürecine tarladan markete kadar egemen olma imkanına kavuşmuştur’’ diyerek sözlerini sürdürdü: ‘’İçinde yaşadığımız süreç, tarımın "sanayileşme" sürecidir. Sanayileşme artık dar anlamda fabrika kurmanın da ötesinde tarımın bilgisayarlar ve robotlar eliyle gerçekleştirilmesine doğru gitmektedir. Geçmişte sanayi devrimini "ıskalayan" ülkeler nasıl "azgelişmiş ülkeler" olarak kalmaya mahkûm olmuşlarsa, yaşanan bu süreci kaçıran ülkeler de geleceğin "az gelişmiş" ülkelerini oluşturacaklardır. DEMİRTAŞ: ‘’ İTHALAT, HASTALIĞIN TEDAVİSİNE DEĞİL, ŞİKAYETLERİN GEÇİCİ OLARAK AZALTILMASINA YÖNELİK BİR ÖNLEMDİR’’ ‘’10 yıla yakın bir süredir kırmızı et sorununa çare olacağı düşüncesiyle et ithalatı yapılmaktadır. Bu süre boyunca ülkemizde hayvancılığa sağlanan destekten çok daha fazla bir kaynak ithalata harcanmış, ancak sorun çözülememiştir. İthalat, hastalığın tedavisine değil, şikayetlerin geçici olarak azaltılmasına yönelik bir önlemdir. ‘’ ‘’Kırmızı et sektöründeki sorunların çözümü için hayvan sayısının arttırılmasına yönelik çalışmalar yapılması, dişi düve ve kuzu kesiminin önüne geçilmesi, et fiyatlarını etkileyen en önemli etken olan yem fiyatlarındaki artış, yem desteğinin ve yem bitkileri üretiminin artırılması gibi önlemler alınması gerektiği defalarca dile getirilmiştir. DEMİRTAŞ:‘’TÜRKİYE’NİN HER YIL 150 – 200 BİN TON DOLAYINDA ET AÇIĞI VARDIR’’ Büyükbaş ve küçükbaş hayvan ithalatı yılın ilk dokuz ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde  130  artışla 1 milyon 457 bin başa yükselmiştir. Dış ticaret verilerine göre 2017 yılının ilk 9 aylık döneminde yaklaşık 2 bin ton olan kırmızı et ithalatı ise 2018 yılında 23 kat artışla yaklaşık 46 bin tona ulaşmıştır.  Büyükbaş ve küçükbaş hayvan ile kırmızı et ithalatına da yılın dokuz aylık bölümünde ödenen döviz miktarı ise 1.6 milyar dolar (6.6 milyar lira) olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin her yıl 150 – 200 bin ton dolayında et açığı vardır. Bu açığı kapatamadığımız sürece ithalata bağımlılık artarak sürecektir. Çare, planlı ve istikrarlı bir destekleme politikası izleyerek üretim artışını gerçekleştirmektir.’’ ‘’KAÇINILMAZ BİR SONUÇ: KIRDAN KENTE GÖÇ ‘’ Son dönemde çokça şikayet edilen "kırdan kente denetimsiz göç" olayının altında ekonomik  sorunların yattığını dile getiren Hüseyin Demirtaş, ‘’Köylerde üretimi sürdürmekte zorlanan çiftçi aileleri bir süre sonra ektikleri arazi miktarını kısıtlamakta ya da çiftçiliği terk etmektedir. Türkiye'de tarım topraklarının korunması için çıkarılan yasalar da toprakları korumaya yetmemektedir. Madencilik ve kentleşme başta olmak üzere tarım topraklarının amaç dışı kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Bu süreç sonunda, 1980’de 28 milyon 175 bin hektara ulaşmış olan tarım toprakları önce yavaş bir şekilde daha sonra hızlanarak kullanım dışına çıkmaktadır. 1990’da 27 milyon 856 bin olan tarım toprakları, 2000’de 26 milyon 379 bin hektara, 2010’da 24 milyon 394 bin hektara, günümüzde ise 24 milyon hektarın altına inmiş bulunmaktadır.1990'dan günümüze kaybedilen tarım alanlarının toplam miktarı 4 milyon hektara yaklaşmıştır. Bu alan, Avrupa'nın en önemli tarım ve hayvancılık ürünleri ihracatçısı Hollanda'nın tarım topraklarının tamamına yakındır.Bu kısır döngü sonunda ülkemizde köylerde yaşayan nüfus oranı çok kısa bir zamanda yüzde 20'lerden yüzde 7'nin altına kadar inmiş bulunmaktadır. Bu büyük düşüşte Büyükşehir Yasası gibi kimi kırsal yerleşimleri büyükkent kapsamına alan uygulamaların belirli bir rolü olsa da neticede büyük kent kapsamına alınan kırsal yörelerde tarım yapma imkânı da bir süre sonra ortadan kalkmakta, sonuçta tarım ve hayvancılık alanında yaşanan "erozyon" artmaktadır.’’ şeklinde konuştu. Hüseyin Demirtaş,  son olarak TZD adına şu talepleri sıraladı: “Planlar açık ve net hedeflere sahip olmalı”

  • Türkiye kendine yeterliği olmayan ürünlerde yeterliği hedeflemeli ve ihracat olanağı olan ürünlerde üretimi teşvik etmelidir. Yapılan planlar açık ve net hedeflere sahip olmalı ve kamunun desteğiyle uygulanmalıdır.
  • Küçük ve orta üreticilerin gerek üretim gerekse ürünlerini pazarlama aşamasında uğradıkları zararı önleyecek ve tarım topraklarını koruyacak önlemler alınmalı ve uygulanmalıdır. Piyasayı düzenleyecek ve küçük üreticilerin ürünlerini işleyerek pazarlayacak Şeker fabrikaları ve benzeri tarımsal sanayi işletmeleri korunmalı, TMO, ESK gibi kamu kuruluşlar güçlendirilmelidir.
  • Bütçeden ayrılacak destekleme fonu Tarım Yasası'nın öngördüğü gibi asgari GSMH'nın yüzde 1'i oranına yükseltilmeli, destekleme ve kredi arasında oluşan dengesizlik giderilerek çiftçinin borç sorunu hafifletilmelidir. Girdi fiyatlarındaki aşırı artışa karşı sübvansiyon uygulanmalıdır.
 (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)
Editör: TE Bilisim