Büyüdükçe bazılarının içindeki çocuk da büyür ve edindiği tecrübeleri o kadar benimser ki birçok şeye heyecanlanmaz, merak etme özelliğini kaybeder, basit şeylere çılgınca sevinemez, ona öğretilen doğrularla olmasını istediği gibi değil, olunması istenildiği şekilde yaşar. İçindeki çocuğun sevgi dolu anlayışında kaybolan bu insanlar etrafında hala küçük oyunlarla, sürprizlerle mutlu olan, keşfetme duygusuyla dolu, merakını yitirmemiş, basit şeylere bile çılgınca sevinen kişileri anlamaz, olgun olmamakla suçlarlar. İçindeki çocuğu hala kaybetmemiş insanlar "elma dersem çık armut dersem de çık" diyerek, yıllar geçtikçe içindeki çocuğun elini bırakmış kişilere seslenseler de o kişiler içindeki çocuğa sadece "bir iki üç tıp" oyununu oynamasına izin vermiştir. Siz oynamak ve eğlenmek isterken o sessizce oyunun bitmesini ve kutuya kaldırılmayı bekler. Çocuksu her duyguyu köreltip kutuya kaldırılmayı beklemek olgunluk değil, çocuksu her duyguya sahip olmak ve bu duyguları yadırgamamak olgunluktur. İçimdeki çocukla hala ip atlamaktan zevk alan bir hala olarak en tatlı çocuklardan biri olan altı yaşındaki yeğenimle yaptığım röportajı sizinle paylaşmak istiyorum. -Tolgamert mutlu musun? -Mutluyum. -Seni en çok ne mutlu ediyor? -Lego, çünkü eğlenceli, yaptığım şeyler bir şeylere benziyor. Bir de robotlar. Hem robotlar nasıl yapılıyor ki? -Annen ne yaptığında çok mutlu oluyorsun? -Mozaik pasta. -Baban ne yaptığında çok mutlu oluyorsun? -Oyuncak aldığında. -Çocuk olmak nasıl bir şey? -Güzel bir şey ama zor, çünkü okula gidiyoruz. -Okulda neler öğrenmek isterdin? -Çitanın nasıl hızlı koşabildiğini öğrenmek isterdim. -En sevdiğin hayvan hangisi? -Uçan bir şey. Şahin. Çünkü onlar avlanıyor. -Okulu seviyor musun? -Seviyorum güzel bir yer. Matematik güzel. 8000+8000 kaç eder biliyor musun hala? Ben de sana soru sorabilir miyim? -Sorabilirsin. -Dünyada en çok kimi seviyorsun? -Seni Tolgamert -O zaman yaz hadi (elimde kağıt kalem vardı) -Benim diğer halalardan farkım ne sence? -Sen gençsin istediğimiz her şeyi yapıyoruz, vakit geçiyoruz. Dedi ve bir kere daha anladım ki en tatlı çocuklardan biri benim yeğenim. Umarım içindeki çocuk hiç ölmez ve bende her zaman genç ruhlu bir hala olarak kalırım. Umarım siz de robot gibi yaşamak yerine içinizdeki çocuğu kaybetmeden, çitaların nasıl hızlı koştuğunu merak ederek, mozaik pastanın sizi çok mutlu ettiği bir hayat yaşarsınız.