Ankara’nın trafiği artık her saate yayılan, gün geçtikçe artan bir hal almaya başladı. En yoğun olduğu saatler hala sabah işe, okula gidiş ve akşam eve dönüş saatleri olsa da bu durumda ilerleyen saatlere de sarkmaya başladı. Vergiler artıyor, fiyatlar artıyor ama araba almaktan kimse geri kalmıyor. Son dönemde trafikteki araç sayısının arttığı aşikar… Ankara'da motorlu kara taşıtları sayısı toplam 1.777.756. Bunun 1.297.145'i otomobil… 5 milyon nüfusa sahip Ankara’nın 1 milyon 297 bin 145’i trafikte otomobillerle ilerliyor. Durum böyle olursa trafikte kaçınılmaz olur. Tabii ki bir İstanbul ile kıyaslanamaz ama gün geçtikçe daha ağır bir hal alması da insanı düşündürmüyor değil… Trafiğe girmek istemiyorsunuz, daha geç veya erken saatlerde yola çıkıyorsunuz diyelim… O zaman da Ankara’nın yollarını yarış pistine çeviren bir grup mahlukat yüzünden trafik kazası geçirme riskiniz artıyor. Özellikle akşam saatlerinde Eskişehir yolunda birbiriyle yarış halinde uça kaça ilerleyen birçok araç var. Hız ile birbirlerine üstünlük sağlayabileceklerini düşünen bir kesim var. Siz sakin sakin, trafik yok ne kadar güzel diyerek yola çıktığınızda sağınızdan, solunuzdan çeşitli manevralarla son sürat ilerleyen kişilere karşı trafikten 10 kat daha dikkatli bir şekilde ilerlemek zorundasınız… Biri en sağ şeritten diğeri en sol şeritten yarışan tipler var çünkü… İşin garip tarafı belki tanışık bile değiller. Ama nasıl bir iletişim şekli geliştirmişlerse ben senden daha hızlıyım mesajı ileterek durduk yere yarışmaya başlıyorlar. Ortak bir yönleri var hepsi genç ve hepsinin altında ultra lüks araçlar bulunuyor. Daha yaşı ve aklı büyümemiş, bu kadar ölüm riskinin yüksek olduğu bir duruma bodoslama atlayan bu tiplerin en büyük düşmanları aileleri. Onların imkanlarıyla hem kendi hayatlarını hem de başkalarının hayatlarını tehlikeye atıyorlar. İnsan ömrü zaten kısa ve bence trafik hayatı kısaltma olasılıklarını fazlasıyla artırıyor. Bunu bile bile riski yükseltmek ancak bir akılsızlar sürüsünün yapacağı iştir. Trafik ciddiyetini algılayamayanların, bu ortama çıkmaması gerekiyor. Kimse sizin tekeriniz altında ezilmek zorunda değil. Hiçbir şey yapmasanız masum bir hayvanın canını alıyorsunuz. Çayyolu Türkkonut’ta uzun süredir yaşayan bir tilki vardı. Kendi halinde dolanıyordu sokaklarda. Hayatta her zaman karşılaşabileceğimiz bir manzara değil bu. Ne oldu tahmin edin… Tabii ki trafik kurbanı oldu. Alacaatlı yolunda, hızlı giden bir şoförün tekeri altında bitti hayatı… Değer miydi? Değmezdi…

Editör: TE Bilisim