Teknoloji çağında yetişen çocuklar bir önceki nesle oranla çok daha hızlı büyüyorlar. Bahar Psikoloji’den, Ergen ve Yetişkin Uzmanı Esra Kutlu, son dönem çocuklarının problemlerini ve çocuk yetiştirirken nasıl bir yol izleneceğini anlattı. Esra Kutlu, ‘’Aslında yetişkinliğe baktığımızda kökenlerimiz, çocukluğa iniyor. Çocukken yaşadıklarımız bize miras kalıyor. Çocuklukta olumsuz bir geçmiş var ise etkileri yetişkinlikte görülüyor. Ben de çalışma alanı olarak psikanaliz üzerine yoğunlaştım. Bilgi çağındayız bunun yanında teknoloji çağındayız her şeye artık çok kolay ulaşılabiliyor. Bununla birlikte güvenilirlik de azaldı. Her şey kolay ulaşılabilmekle tehlikeler, riskler artıyor. Peki, riskten kastımız ne? Çocukların zihinlerine işlenen, bilinçaltlarına gönderilen bilgiler, mesajlar çocukların davranışına yansımaya başlıyor ve davranışlarından hareketle çocukta nasıl bir mesaj empoze edilmeye çalışılmış bunu anlayabiliyorsunuz. İlk etapta, bilgi çağında, biz çocuklarımıza çok fazla sınırlar getiremiyoruz’ ’dedi. ÇOCUKLARA ALTERNATİFLER GEREKİYOR Akıllı telefonlar ve tabletlerin kullanım yaşının çok düştüğüne değinen Kutlu, ‘’Çok açık ve net olarak bunu söyleyebiliyoruz. Neden? Çünkü her şeye çok kolay ulaşabiliyoruz. Telefonlar her yerde, tabletler her yerde, bilgisayarlar her yerde. Yetişkinlerin elinde bulunan bu araçlar çocukların eline çok kolay ulaşabiliyor. Peki, nasıl bir yol izlememiz gerekiyor? Önce gerçekçi düşünüp, 40 dakika sürelerle, araya molalar verdirerek yapabiliriz. Çünkü kalkıp çocuğa, günde sadece 1 saat 2 saat otur, sonra tableti bana geri ver diyemezsiniz. Ne olacak bu durumda? Çocuğa alternatifler sunarak, çocuğa 40 dakikalık bir süre tanıyarak oynamasına izin vereceksiniz. Örneğin, ‘hadi biraz da meyve yiyelim ya da daha farklı bir aktivite yapalım’ şeklinde telkinlerle başka bir yöne çekmeye çalışarak çocukta bir dinlenme gerçekleşmesini sağlayabilirsiniz’’ şeklinde konuştu. SÜREKLİ VİDEO İZLEMEK ALGI PROBLEMİ YARATIYOR Çocukları internet dünyasının olumlu taraflarına yönlendirmenin önemini anlatan Kutlu, ‘’Çünkü şöyle bir durum var, siz onun istediğini yapmasına izin veriyorsunuz. Oyun bir anlamda, psikolojik açıdan düşünürseniz yararlı. Stratejik bir oyun ise eğer, zekada çok büyük bir gelişim sağlıyor. Dolayısıyla çocuğun ne ile meşgul olduğunu da öğrenmek önemli. Çocuk oyun mu oynuyor, video mu izliyor, çizgi kahramanlarla mı ilgileniyor öğrenmek gerekiyor. Eğer sadece video izleyerek vakit geçiriyorsa, şöyle bir dezavantaj var, çocuk sürekli olarak hızlı bir akış içerisinde olan görselleri görüyor. Burada beyin duruyor. Hiçbir faaliyet gösteremiyor. Çünkü düşünmeye zamanı yok. Görseller kareler o kadar hızlı akıyor ki çocuk orada bir düşünme gerçekleştirmiyor. Bu yüzden dezavantajları içerisinde çocuklarda algı problemi, dikkat dağınıklığı gibi problemler ortaya çıkıyor. Bu çocuklar artık, günlük yaşantılarında, akademik başarılarında sıkıntılar çıkmaya başlıyor. O yüzden, madem ellerinden televizyon, bilgisayar ve diğer araçları alamıyoruz, alternatif üreteceğiz ve gerçekçi olacağız’’ diyerek stratejik oyunların çoğu zaman zeka gelişiminde önemli rol oynadığını söyledi. ÇOCUKLARINIZIN İNTERNETTE NE İLE MEŞGUL OLDUKLARINI BİLİN Çocukları, engellemeden ama ne ile meşgul olduklarını bilerek bir yol izlemenin öneminden bahseden Kutlu, ‘’Bahsettiğimiz yaş grubu 4-7 ve 4-12 yaş arasındaki çocuklar. O kadar kritik bir dönemki, çocuk birinci olarak duygu gelişimi, zihin gelişimi, soyut düşünme gibi tüm bunlar bu yaş aralığında en üst seviyeye ulaşıyor ve artık belli bir yaştan sonra da inişe doğru ilerliyor. Şimdi madem biz bu çocukların iyi bir şekilde gelişmelerini istiyoruz, ayrıca tüm bu olumsuzluklardan da uzak tutmak istiyoruz o halde büyükler olarak yapabileceğimiz şey seçici olmak. Neyi izlediklerini, ne yaptıklarını çok iyi bileceğiz. ‘Hadi al başına geç, istediğin gibi takıl bizi de rahat bırak’ demeyeceğiz. Bu çocuklar çizgi kahramanlar izlemekten tamamen alıkoymadan, ama daha çok stratejik oyunlar, yani zihinlerini geliştirecek ve düşünmeye yöneltecek, duygusal oyunlarda olabilir, bunları izletirken de zaman çok önemli. 40 dakikayı aşmayacak şekilde alanlar yaratılmalı. 40 dakika çok da geçerli değil aslında, çocuk diyecek ki ‘bir dakika daha yeni başlamıştım, daha yen, adapte olmuştum’ işte bizim burada amacımız molalar yaratmak ve zihni dinlendirmek. Çocuk o molada biraz rahatlayacak’’ diye konuştu. AKILLI TELEFON VE TABLETLERE SINIRLAMA ÖNERİLMİYOR Çocukları, akıllı telefon ve tabletlerden uzak tutmanın ters bir etki yaratacağını söyleyen Kutlu, ‘’Klasik koşullanmadan bahsetmek istiyorum. Bu bir öğrenme çeşidi. Burada çocuk haz aldığı şeyden vazgeçmek istemez. Keyifli vakit geçirdiğini öğrendikten sonra, daha fazla başında durmak ister. Acaba bu çocuk bir şeye bu kadar takılıyorsa bunun altındaki etmen ne? Örneğin çocuk bir çizgi filmi takıntı haline getirdi ve hayatının her yerine onu uygulamaya başladı. Onun ürünlerini, eşyalarını istemeye başladı. Aileler korkmalı mı? Bakın bazı şeyler evet meraktır, çocuk ister ve siz onun önüne geçmeye çalıştığınızda, çocukta olumsuz duygulara sebep olur. Çocuk daha iyi bir başarı için kendini geri çekmek durumunda kalacak. Ailelerine alternatifler sunmalılar. Bir şeyi çocukların ellerinden alırken, daha güzel ve daha ilgi çekici başka bir şeyle yerini doldurmalılar. Çocuklar olumsuz şeyleri de klasik koşullanma ile elde ederler. Bir de, yetişkinler çocuklarının başında olup, ne izlediklerini ne ile meşgul olduklarını bilmek zorundalar’’ şeklinde konuştu. ÇOCUKLARI OYUN OYNARKEN DESTEKLEYİN Çocukların izledikleri ve ilgilendikleri kahramanları hayatlarının merkezine koyma durumunun normal olduğunu ve geçici görülmesi gerektiğini anlatan Kutlu, ‘’Model alma noktasında çocuklar, ergenliğe kadar rol modeller seçerler ve içselleştirirler. Ergenlikte de o içselleştirdiği şey ile özdeşim kurup o davranışları ve kişiliği sunmaya başlar. Bu çocuklar çok fazla soyut düşünemiyorlar. Çok gerçekçi düşünmek belli bir yaşa kadar şekillenmiyor. Bu çocuklar, algı olarak, mesela gördükleri bir çizgi filmde anne çocuğuna yüksek sesle bağırıyor. Çocuk burada anne sanki çocuğuna vurmuş gibi algılıyor. Ne yapıyor, gidiyor en ufağından oyuncağına zarar veriyor. Bütün bu davranışları siz gözlemlediğinizde sanmayın ki bu çocuk şiddetle gerçek manada karşı karşıya. Şiddete maruz kalmasına hiç gerek yok. Çocuklar işte yüksek bir sesten bile bu kadar etkileniyor. O zaman bilin ki, bu çocuklar kim bilir nelerle karşı karşıyalar. Aileler şaşırıyor, bu çocuk neden bir anda hırçınlaştı, biz neden söz geçiremiyoruz, neden arkadaşlarıyla anlaşamıyor gibi sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar. O yüzden de diyoruz ki bu çocukların ne izlediklerini neyle meşgul olduklarını bileceksiniz. 40 dakika sonra mola vermek denilince, aileler sürekli gidip çocuğa 5 dakikan kaldı, 10 dakikan kaldı gibi uyarılar yapmamalı. Çünkü öyle bir durumda çocuk izlediği videodan, oynadığı oyundan haz alamayacak. Telaş ve stresle karşı karşıya kalacak. Gerekirse çocuklarınızı teşvik edin ki oynadığı oyundan en yüksek hazzı alsın. Bir çocuğun dünyasından bahsediyoruz ve neyi ne kadar içselleştirip hayatının merkezine koyduğunu bilemeyiz’’ diyerek çocuk iletişiminde anlayış ve desteğin önemine değindi. Rozita Merve HAMİDİ

Editör: TE Bilisim