Erken teşhis ve doğru tedavi her kanser türü için önemli. Kolon kanseri konusunda farkındalığı artırmak amacıyla “Amgen’la Sağlıklı Buluşmalar” kapsamında Ankara’da düzenlenen toplantıda konuşan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Karabulut ''Bazı faktörlere dikkat ederek her 3 kanserden 2'sini önlemek mümkündür''ifadesini kullandı. Türkiye’de en sık görülen kanserler arasında üçüncü sırada yer alan kolon kanserinde erken teşhis hayat kurtarıyor. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Karabulut, gelişen tıbbi uygulamalar ve tanı tekniklerinin tedavide gücünü artırdığı günümüzde, pek çok kanser türünün önlenebilir hastalıklar arasına girdiğini söyledi. Kolon kanseri konusunda farkındalığı artırmak amacıyla “Amgen’la Sağlıklı Buluşmalar” çatısı altında Ankara’da düzenlenen basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Bülent Karabulut, kolon kanserinde en iyi erken tanı yönteminin kolonoskopi olduğunu vurguladı. ''BELİRTİLER CİDDİYE ALINMALI'' Kolon kanserinde farkındalık arttıkça iyileşme oranlarının da yükseldiğini dile getiren Bülent Karabulut, “Belirtilerin ciddiye alınması, kontrollerin ihmal edilmemesi ve yaşam tarzında yapılan değişiklikler kolon kanseri riskini azaltıyor. Türkiye’de bireyler doktora başvurmakta geç kalıyor. Erken teşhis ve doğru tedavi uygulamaları her kanser türünde önemli. Kontroller ihmal edilmemeli” diye konuştu. ''HASTALARIN YÜZDE 90’INDAN FAZLASINDA 50 YAŞIN ÜZERİNDE ORTAYA ÇIKIYOR'' Özellikle ailesinde kolon kanseri olanların, risk faktörlerini taşıyanların ve 50 yaşını geçmiş kişilerin kolonoskopi yaptırmaları gerektiğini belirten Karabulut şöyle konuştu: “Kolon kanseri herhangi bir yaşta ortaya çıkabileceği gibi hastaların yüzde 90’ından fazlasında 50 yaşın üzerinde ortaya çıkıyor. Bu yaştan sonra risk, her 10 yılda 2’ye katlanıyor. Bu sebeple 50 yaşın üzerinde mutlaka yılda 1 kez “dışkıda gizli kan tayini” testi; her 10 yılda bir kolonoskopi taraması yaptırılmasını öneriyoruz. Yüksek risk taşıyan bireylerin ise 2 yılda bir kolonoskopi yaptırması gerekiyor.” Sigara, alkol, hareketsiz yaşam, şişmanlık ve yetersiz lifli gıda tüketiminin kolon kanseri riskini artıran sebeplerin başında geldiğini vurgulayan Bülent Karabulut, ayrıca, obezite ve diyabetin de kolon kanseri ile bağlantılı hastalıklar olduğunu söyledi. Karabulut, sözlerini şu şekilde sürdürdü: ''Kanserden ölüm oranlarına baktığımızda birinci sıraya akciğer kanserini koyuyoruz. Kadınlarda 2.sıraya meme kanserini, erkeklerde prostat kanserini koyuyoruz ama her iki cinste de üçüncü sırada Kolon yani kalın barsak kanserini koyuyoruz.'' ''KANSERLE ALARM SEMPTOMLARI YETERİNCE BİLİNMİYOR'' Kanserle alarm semptomlarının yeterince bilinmediğini dile getiren Prof. Dr. Bülent Karabulut,  Toplum olarak doktora geç gidiyoruz. Bunun altında yatan kanser fobisi,kanserden korkma, kendine yakıştıramama gibi  psikolojik faktörlerin olduğunu da gözden kaçırmamak gerekir'' dedi. ''KOLON KANSERİ BATI ÜLKELERİNDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR'' Kolon kanserinin batı ülkelerinde daha sık görülen bir kanser türü olduğunu vurgulayan Karabulut, ''Kolon kanseri hayvansal yağ ve hayvansal proteinle beslenen toplumlarda daha sık görülüyor. Özellikle, katı yağ ve hayvansal proteinler riski arttırıyor. Bu yüzden çoğu yerde 'Zengin hastalığı' olarak geçiyor.  Bu anlamda bitkisel protein ve liften zengin gıdalar kesinlikle diyetsel anlamda kanseri önleyicidir'' şeklinde konuştu. ''SON 10 YILDA KANSER GENÇ NÜFUSA KAYDI'' Karabulut kanserde risk gruplarını belirterek ''Sigara kullanıyorsak, kiloluysak ve fiziksel aktivite yani hayvansal protein ve yağlardan besleniyorsak önemli bir risk grubuna girmiş oluyoruz. Bu gibi faktörleri n önüne geçtiğinizde her 3 kanserden 2'ni önleyebilirsiniz. Örneğin, sigara sadece dumanıyla alakalı değil, kana geçen dört binden fazla kimyasal, 43 maddeden fazla kanserojen maddeyi de içeren bir zehirdir dolayısıyla bunun kana geçmediğini diğer organlarda kansere neden olmadığını düşünmemek lazım. Bu gibi faktörlerin etkisiyle kanser ne yazık ki son 10 yılda genç nüfusa kaydı '' şeklinde konuştu. Beslenme ve kanser ilişkisini ele alan Prof. Dr. Bülent Karabulut kolon kanserinin gelişme riskini arttıran beslenme şeklini  ise şöyle sıraladı: Yüksel total yağ Yüksek total protein Et ve et ürünleri Doymuş yağlar Düşük sebze ve meyveler Düşük fiber içerikli önemli rol oynamaktadır. Sigara Aşırı kalori alımı,sedanter hayat ve şişmanlık kolon kanseri gelişme riskini arttırmaktadır. MEME , RAHİM  VE YUMURTALIK KANSERİ OLANLAR DİKKAT! Karabulut ''Eğer bir kişide meme kanseri , rahim kanseri ve yumurtalık kanseri varsa bağırsak kanseri riski çok yüksektir.'' İnsanların bir DNA'SI var. DNA'sında da kanseri tetikleyen genler var bu tetikleyen genler bu kanser türleriyle komşudur. Meme kanserine neden olan tümör yapan bir gen aynı zamanda komşuluk nedeniyle bağlantı kurabilir. Bu tarz durumlarda mutlaka kolon kanseri açısından dikkatli oluruz. Bir kişide polip varsa ve önceden saptanmışsa bunun da incelenmesi gerekiyor. Bunların hepsi korunmamızı gerektirecek vakalardır. '' dedi. Kanser olma konusunda değiştiremeyeceğimiz faktörler kadar değiştirebileceğimiz faktörlerin de olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bülent Karabulut,'' Kalıtsal kanser türlerinde bir çaresizlik var ama kişi de oluşacak ve kansere neden olabilecek değişiklikler bazen önlenebiliyor. Buna da ''Korunma'' adını veriyoruz. Korunma yapamıyorsak hiç olmazsa erken tanı yapalım. '' ifadesini kullandı. ''KANSERİN OLUŞMASININ NASIL ENGELLENEBİLECEĞİNİN KESİN YANITI HALA TAM OLARAK BİLİNMİYOR." Prof. Dr. Bülent Karabulut son olarak kanserde doğru bilinen yanlışları sıralarken özellikle kanserin çaresinin bulunduğunun ama açıklanmadığı algısının yanlış olduğunu şu sözlerle aktardı: "Kanser birçok mekanizmalarla ortaya çıkan kompleks bir konu. Her organa ve evreye göre tedavisi çeşitlilik gösteriyor. Kanserin kesin tedavisi ve çözümü konusunda çalışmalar hala yürütülüyor olsa da günümüzde meme, akciğer, bağırsak, yumurtalık, gırtlak gibi birçok kanser çeşidinin tedavisinde büyük gelişmeler vardır. Genel olarak kanserin oluşmasının nasıl engellenebileceğinin kesin yanıtı hala tam olarak bilinmiyor." (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)