Kısa film çekmek için Ankara’ya gelen, Arel Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümü öğrencisi Beste Aykul ile ‘’Hayatın Geri Kalanı’’ isimli kısa filmi hakkında konuştuk. Beste Aykul, ‘’24 yaşındayım, İstanbul Arel Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü 4.sınıf öğrencisiyim. Radyo Televizyon Sinema bölümleri için konuşayım, uygulamalı dersler öğrenciler için daha faydalı oluyor. Okulda, öğrenci grupları olarak, projelere katıldık, insanlarla tanıştık, etkinliklere katıldık. Tabi ki bunlar sektöre girdiğimizde işimize en fazla yarayacak şeyler. Arkadaş gruplarımızla bu işin nasıl uygulamaya döküleceğini tartıştık. Mesela, çekim nasıl yapılır, kamera nasıl kurulur, senaryo nasıl yazılır gibi konularda etkileşim halinde olarak kendimizi geliştirmeye çalıştık. Okul eğitimi bu açıdan iyiydi diyebilirim. Bizim bölümlerimiz sosyal alanların içinde yaşayan bölümler oldukları için uygulama ve pratikle geliştirilmesi gerekir. Bu nedenle İletişim fakültelerinde, teorik derslerin sayısı uygulamalı derslerin sayısını geçmemeli. 4.sınıfa kadar hem uygulama alanında hem de teorik alanlar üzerinden eğitim gördüm’ ’dedi. Üniversite eğitiminin yanında, kurs ve uygulama alanlarına ağırlık verdiğini söyleyen Aykul, ‘’Okulu eğitiminin yanında, kendimi bu alanda geliştirmek adına, konservatuvar eğitimi aldım. Şan eğitimi aldım ayrıca bunun yanında, Başkent İletişim Bilimleri Akademisi’nden, diksiyon, spikerlik ve sunuculuk eğitimi aldım’’ şeklinde konuştu. ‘’MADDİ VE MANEVİ DEĞERLERİN KARIŞTIĞI BİR SENARYO’’ ‘Hayatın Geri Kalanı’ isimli kısa filmin konusunu şöyle anlattı: ‘’Çektiğimiz bu kısa film manevi ve maddi değerleri birbirine katarak oluşturulmuş bir senaryodan oluşuyor. Konusu ise, anne ve babasını kaybetmiş bir kızın, yaşadığı yalnızlığı ve buhranı, bir balık ile özdeşleştirmesi. Yani hayattaki ve evdeki yalnızlığını, artık onu koruyup kollayacak bir anne babasının olmayışını, edindiği bir balıkla telafi ediyor. Senaryoyu yazarken elimde sadece balık nesnesi vardı. Daha sonra arkadaşlarımla toplandık ve ne yapabileceğimizi düşündük. İnsan, en büyük yalnızlığı anne ve babasını kaybedince yaşıyor. Biz de bu ağır duyguyu bir kız ve bir balıkla birleştirdik. Aslında kızın o buhran ve üzüntü halinde, balığa olan bağlılığı, psikolojik açıdan değerlendirildiğinde, bir şizofreni durumunun başlangıcı olarak da görülebilir. Ama bu şizofreni konusu hocalarımız tarafından beğenilmedi. Bilgi akışı içerisinde ilerledi.’’ ‘’4-5 FARKLI AÇIDAN ÇEKİM YAPTIK’’ Görüntü ağırlıklı bir kısa film çektiklerini söyleyen Aykul, ‘’Bir film veya kısa film oluştururken dikkat ettiğimiz hususlar var. Benim filmimde önceliğim oyuncuların, duyguyu yansıtabilecek kişiler tarafından seçilmesiydi. Çünkü bu filmde hiçbir diyalog bulunmadığı için, görüntü en önemli kriter olarak yer alıyor. Bunun için çok açılı sahne çekimi dediğimiz yöntemi kullandım. Yani bir sahneyi 4-5 açıdan daha fazla çekimle ele alıyorsunuz. Bunun yanında ışık en önemli faktör. Yansımaları, parlaklığı görüntünün üzerine düşüş açısı sahnenin duygusunu ve vermek istediği mesajı anlatmanın ilk koşulu oluyor. Kostümleri seçerken, elimizden geldiğinde sade ve soğuk kıyafetleri tercih ettik. Çünkü yalnızlık konusunun insanda uyandırdığı mesaj budur aslında. Renk ve canlı görüntüler o duyguyu yok edebilirdi. Bunun yanında mekan seçimini ferah bir yerden yana kullandık. Kısacası bu kısa filmde görsellik her şeyden önemli oldu’’ diyerek bir kısa film hazırlanırken dikkat ettikleri unsurları anlattı. Rozita Merve HAMİDİ

Editör: TE Bilisim