Hayatın ne zaman zorlaşacağı bilinmez. İyi günlerin yerini ansızın alıverir kötü günler. Kötü günleri atlatmanın yolu ise moralini yükseltmek için doğru yöntemi bulmaktan geçiyor. Bazen işler kötü gider. Herkesin hayatında iyi gün olur, kötü gün olur. Zor günleri atlatmak için, sorunların üstesinden gelebilmek için, insanın psikolojisinin de buna uygun ve güçlü olması gerekir. Herkesin kendine göre bir pembe gözlüğü, moralini yükseltmek için bir yöntemi vardır. Son dönemde hayata pozitif bakmayı öğreten pozitif psikoloji kitapları çok satıyor. Hepsinin hareket noktası aynı: Bardağın dolu yarısını görün! Şikayet etmeyi, kesin pozitif duygular üzerine yoğunlaşın. Böylece Amerikalı psikolog Martin Seligman’ın ‘öğrenilmiş çaresizlik’ dediği ‘kabullenme’ tuzağına düşmeyin. Olumlu yönlerinizin altını çizin, zenginliklerinizi, potansiyelinizi fark edin. Kaliforniya Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırmaya göre mutluluğumuzun ve huzurumuzun yüzde 40’ı tercihlerimizin ve hayata bakışımızın sonucu. Kendi kendinizi telkin edin. Moralinizi sıfırlamak çok kolay, kaybeden psikolojisine girmeniz yeterli: Dün bugünden çok daha iyiydi; x benden daha şanslı; hayal kurmak neye yarar zaten gerçekleşmeyecek… Bunlara zihin kirliliği diyorlar, elinizdekinin kıymetini bilmenizi engelleyen, ulaşılabilir hedeflere ve mutluluğa erişmek için harekete geçmenize mani olan ‘bölücü ve yıkıcı’ fikirler. Unutmayın: 1992 Barselona Olimpiyatları sırasında yapılan bir araştırma bronz madalya alan üçüncülerin, gümüş madalya kazanan ikincilerden çok daha mutlu olduğunu gösteriyordu. Çünkü ikinciler ‘birinciliği kaçırdım’ diye başarılarının tadını çıkaramazken, üçüncüler podyuma çıkmaktan mutluydular. Yanlış karşılaştırmalardan kaçının. Mesela ‘Şule ne kadar şanslı, okula arabayla geliyor’ diye hayıflanacağınıza, ‘Ben şanslıyım, kardeşim bir fakülte kazanamadı konfeksiyon atölyesinde küçük bir işe girmek zorunda kaldı’ diye düşünün. Kısa vadeli de olsa, kendini iyi hissetmenin yollarından biri (hepimiz bunu yaşamışızdır) yaptığı işe iyice yoğunlaşmaktır. Zaman durmuş gibi olur, sorunlarımızı unuturuz. Amerikalı psikolog (adını boşuna telaffuz etmeyi denemeyin) Mihaly Csikszentmihalyi’nin flow (akış) dediği an budur. Peki bu ‘mutluluk anı’ nasıl yakalanır? Yetkinliklerimizle uyumlu (çok kolay olursa sıkılırız aklımız gezintiye çıkar, çok zor olursa büsbütün daralırız) bir aktivite seçerek…İş ortamında akış yakalamak tatilde veya boş zamandakinden çok daha kolaydır. Bu tekrar gerektiren, monoton işler için bile böyle. Kendi kendinize gaz verecek şekilde hedefler koyun: Şu konuda nasıl daha iyi olabilirim? Daha az yorularak şu işi nasıl yapabilirim demeyi öğrenmelisiniz. O zaman hayata daha mutlu bakabilirsiniz.

Editör: TE Bilisim