Hak-İş Bakanlar Kurulu Hak-İş Genel Merkezinde toplandı. Genel Merkezde toplanan genel kurulda konuşan Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan:”Hak-İş'e bağlı sendikalardan istifa ettirilen üye sayısı 23 bin 953’e ulaştı" dedi. 12 Eylül 1980 darbesi, ülkenin bütünüyle bir şekilde etkilendiği ancak en çok işçi hareketinin etkilendiği bir askeri darbe olduğunu dile getiren Arslan, konuşmasına şu şekilde devam etti: "İlk defa bir darbeci zihniyet yargılanmıştır. Hak- İş'in de destek verdiği 'darbelerin karanlığından demokrasinin aydınlığına evet' kampanyamız 12 Eylül 2010'daki referandumda değişiklik talep ettiğimiz maddelerden bir tanesi de Anayasa'nın 15. maddesi, bu madde darbecilerin yargılanmasının önünde kalem gibi duran bir maddeydi. 12 Eylül referandumu bu maddeyi kaldırdı ve aradan 2 yıl geçtikten sonra 12 Eylül darbecileri yargı önüne çıkarıldı. Bu çok tarihi bir karardır. Her ne kadar yargılananlar belirli yaş sınırını geçmiş, hayattan beklentileri azalmış kişiler olsa da, 12 Eylül'ün yargılanmış olması çok anlamlıydı. Biz o yargılanmalara müdahil olduk ve süreci Hak-İş olarak takip ettik. Yargılamalar, bütün engellemelere rağmen bazılarının müebbet hapsiyle cezalandırılmıştır. Bu bizim demokrasi tarihimizin en büyük başarılarından bir tanesidir. Artık askeri vesayeti kullanarak ülkede darbe yapma geleneği, alışkanlıkları sona erdirilmiş. Darbe yapmayı düşünenlerin yargılanabileceği onlar tarafından da bilinmiştir, bu son derece önemlidir. Arslan’ın konuşmasından satır başları; “BİRÇOK ÜYEMİZE ZORLA İSTİFA ETTİRİLDİ” "Operasyonların birkaç ayağı var. Birinci ayağı, operasyonda sendikaların örgütlülüğü hedef alınmıştır. Henüz mazbatalarını almadan, makamlarına oturmadan, sendikayı ve sendikacıyı tanımadan, iş yerindeki toplu sözleşme ve süreçleri bilmeden bazı sendikalarımıza yönelik operasyon olmuştur. Bu operasyonda taşeron olarak da kendilerini sendikacı diye tanımlayan bir kısım taşeron örgütler yer almıştır. Bu konuda Hak-İş ciddi şekilde tehdit altında ve baskı altındaki üyelerine yönelik bir mücadele sürdürmektedir. Hak-İş'e bağlı sendikalardan istifa ettirilen üye sayısı 23 bin 953’e ulaştı. Bu sayı Türkiye'de onlarca sendikanın toplam üye sayısının iki katıdır. Onlarca sendikanın üye sayısının çok daha üstünde bir rakamdır. Dolayısıyla bu küçümsenmemesi ve üzerinde durulması gereken bir konudur. Bunu yapanlar seçim öncesinde çalışanlara güvence veren, 'söz namustur' diyen, 'asla işinizle, aşınızla endişeniz olmasın, hangi siyasal parti döneminde işe girerseniz girin, asla belediye başkanlarımız sizin işinizle uğraşmayacak, bu namus sözüdür. Eğer buna aykırı hareket eden olursa, gelin beni bulun, ben gerekeni yaparım' demişti Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, baskıları yapanların bazıları işçileri ikna etmek için noterden taahhütname yayınlamıştır.” “İŞTEN ATILANLARIN SAYISI 29 İŞ YERİNDE 2 BİN 347’YE ULAŞTI” Antalya Büyükşehir Belediyesinde çalışan bazı sendikalılar sürgüne uğradı. Arkadaşlarımız 400 kilometrelik bir alanda çalışmaya mecbur bırakıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesinde 29 Ağustos günü ağırlıkta olmak üzere bin 300 kişinin iş akdi sonlandırıldı. Konfederasyona bağlı sendikalardan işten atılanların sayısı 29 iş yerinde 2 bin 347’dir. İstanbul'daki eylem sürüyor. Kıdem tazminatı konusundaki tartışmalarda bir kısım işçi örgütlerinin 'kıdem tazminatına dokundurtmayız. Bugünkü mevzuattan memnunuz' demelerinin ne kadar içi boş olduğunu gördük. Eğer, siz bir iş yerinde bir yılınızı doldurmadıysanız işten çıkarıldığınız zaman kıdem tazminatı hakkınız oluyor. İşte bu 2 bin 300 arkadaşımızdan bir yılını dolduramayanlar varsa, kıdem tazminatı haklarını kullanamadı.” “TOPLU SÖZLEŞME TALEBİMİZİ İFADE ETTİK” Yaklaşık 70 bine yakın kişi için toplu sözleşme anlaşması sürüyor. Türk-İş'e bağlı sendikalar ise yaklaşık 110 bin işçi adına anlaşması sürüyor. Ne yazık ki hükümetlerin bugüne kadarki yanlış değerlendirmeleri nedeniyle, bu müzakereler sadece en fazla üyesi olan konfederasyonla yapılması gibi hukuki olmayan bir gerekçe ile devam ettirilmektedir. Hükümet, aynı anda hem bizimle hem de diğerleriyle müzakere yapmalı ve birlikte bu süreci devam ettirmelidir. Biz bu sene ilk defa bunun başlangıcını gerçekleştirdik. İlk defa hükümete tekliflerimizi heyet olarak ilettik. Toplu sözleşme taleplerimizi ifade ettik daha sonra da hükümet bize kendi tekliflerini sunarak aslında yeni bir başlangıç yaptı. Önümüzdeki toplu sözleşmelerde en fazla üyesi olanı beklemeden her iki tarafla da müzakereleri sürdürmelerini ve bu müzakerelerin nihai noktaya varmasında birlikte kararlarımızın olması gerekir.” (Oktay BİNGÖL)

Editör: TE Bilisim