Ankara Devlet konservatuarı mezunu ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası Şefi Kemal Günüç, Güçlü Anadolu Gazetesi’nin sorularını yanıtladı. Müzik yaşamı ve orkestraya geçişi ile ilgili bilinmeyen birçok soruya cevap veren Günüç, yurt dışında ve yurt içinde şuana kadar birçok oyun ve film müziği yaptı. Birçok albümü ve bestesi de bulunan Günüç, “Sanatsız kalmış bir ülkenin damarları kopmuş demektir. Sanatçı alkışı sever. Konser yapıyoruz mesela arkadan alkış geldiği zaman sanatçı sevinir” diye konuştu. Kendinizi tanıtır mısınız? Ben Kemal Günüç. Anka Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası’nın şefiyim. 1988 yılında Ankara Devlet Konservatuarı’ndan mezun oldum. 1990 yılında kent orkestrasına başladım. 27 yıldır burada çalışmaktayım. Onun dışında da buranın şefliğini yapmaktayım. Bu şefliğin ve orkestracılığın dışında esas benim mesleğim bestecilik. Yani oyun müzikleri, film müzikleri, belgeseller ve buna benzer daha çok müzikler yapıyorum. Bununla ilgili birçok ödül aldım. Yurtdışında, dünyanın en iyi 15 bestesinden biri olarak seçildim. Bir albümüm de, Fransa’da en iyi besteci olarak seçilmemi sağladı. Yurtdışında da birçok oyun ve film müziği yaptım. Bunlardan bir tanesi Amerika’da Hollywood’da Türk-Amerikan ortaklığıyla yapılan bir filmdi. Bizim bir de rock grubumuz ve iki tane de albümümüz var. Bunun dışında bir sürü tiyatro müziğinin yer aldığı albümlerim var. Rock grubunda, klavyeciydim. Orkestraya nasıl başladınız, sizi buraya iten temel etken neydi? Şimdi şöyle, ben konservatuvarda okurken, kent orkestrasının dışardan konserlerini dinliyordum. ‘Ne güzel orkestra, keşke şurada çalışsam’ diyerek girmek istediğimi anladım. İmtihana girdim ve sonucu olumlu oldu 1990 yılında. 27 yıldır da buradayız. Bunun dışında orkestra popüler değil, cazz müziği yapıyordu o zamanlar. Şu anda da yapıyor gerçi. Cazz ve rock müzik benim ruhumda derin izler oluşturduğu için burayı tercih ettim. Cazz ve rock müzik aslında birbirine benzer. Cazz müzik Afrika’dan başlayıp, siyahilerin Amerika’ya getirmesiyle devam eden bir müzik türü. Orkestra şefliği yapmak nasıl bir duygu, bir orkestra şefinde olması gereken en önemli şeyleri söyler misiniz? Orkestra şefliği zor. Karşınızda 32 kişi oluyor ve tek kişi olarak 32 kişiye birden aynı şeyi anlatmanız gerekiyor. Bir de ne istediğini karşı tarafa anlatman lazım. Bir kere orkestra şefliğinin çok disiplinli yapılması gerekiyor. Çünkü 32 kişi karşında ve istediğin müziği onlara aktarmak ve karşılığında o müziği onlardan geri istiyorsunuz. O yüzden bir kere müzik bilginizin çok iyi olması gerekiyor. Müziği çok iyi bilmeniz lazım bir de iyi duymak gerekiyor. Orkestraya nasıl çalması gerektiğini anlatman lazım ki kafanda duymak istediğin müziği seyirciye ulaştırabilesin. Bir de mesela bilindik bir şarkı düşünün, siz bunu yeniden düzenleyip orkestraya uyumlu hale getirmeye çalışıyorsunuz yani yeni bir yorum katıyorsunuz. Mesela derler ya, at sahibine göre kişner, orkestra da şefine göre çalar işte. Şef iyiyse, orkestra çok güzel sesler çıkarır. Şef kendinden emin olmazsa, ses istediğin gibi girmez, orkestrada bir uyum olmaz buna benzer durumlar ortaya çıkar. Kendi tarzını nasıl yaratıyorsunuz ve bu tarzı öğrencilerinize nasıl aktarıyorsunuz? Benim burası için tarzım, bestecilikle alakalı. Kent orkestrası için söylersem, bizim yelpazemiz çok geniş. Çok modern müziklerde çalıyoruz, 45’liklerde çalıyoruz, yabancı müziklerde çalıyoruz, böyle bir orkestrada çalışmak zor. Gençler bizim orkestrada çok fazla. Sizce Türkiye’de orkestra hangi aşamada? Yine belirli bir kesim koruyor Türkiye’de orkestrayı. Koca Türkiye’de 81 ilde Ankara’da var.İstanbul’da var İzmir’de var Samsan’da var Adana’da var. Bunlar Kültür Bakanlığına bağlı, belediyeye ait sadece iki tane var. Ankara ve İstanbul. 2 belediyeye ait belki 10 tanede Kültür Bakanlığı’na ait orkestralar. Buda orkestranın Türkiye’de hangi aşamada olduğunu gösteriyor. Bir orkestra grubu içerisinde yer almak isteyen kişilere hangi tavsiyede bulunursunuz? Müzik bir kere çok sabır ve çalışma isteyen bir şey tek başına çalışmak istiyorsan daha çok çalışmak grekiyor. Bizim gibi grup orkestrası yada senfoni orkestrası konservatuar mezunuysa zaten orda eğitimi verilip mezun ediliyor. Normal popüler müzik yapacaksa orada grup lideri önemlidir. Çalışmayı grup liderinin yönlendirmesi önemlidir. Seyirciniz oluyor mu, buradan Ankaralılara demek istediğiniz bir şey var mı? Ankara seyircisi mükkemel, bizim bütün konserlerimiz dolup taşıyor. Sahneye seyirici oturtuğumuz bile oldu. Ankara seyircisi bizi çok seviyor. Biz barlarla çalan yani alkollü alanlarda çalan müzikleri salona taşımaya çalıştık. Popüler müziği pop müziği olabilecek en nezih şekilde salona taşımaya çalıştık. Çünkü oralar eğlence sektörü orada müzik dinlenmiyor. Ama çok güzel müziklerin oldğunu , dinlenmeye değer olduğunu düşündüğümüz için seyirciyle buluşturmak istedik. Peki kent orkestrasının konserleriini izlemek isteyen kişiler size nasıl ulaşabilir? Bu konuda belediyenin reklam panolarından , otobüslerdeki metrolardaki afişlerden öğrenebilirler. Konserden bir hafta önce reklamlarımız yayınlanıyor. Konserlerimiz ücretsiz olduğu için. Belediyenin sitesinden de takip edebilirler. Son olarak Ankaralılara vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Biz sizler için varız, sizlere bir şey ulaştırabilmek için. Önerileriniz veya eleştirileriniz varsa Gençlik Parkı’nda yerimiz tiyatro salonunda gelip uğrayabilirsiniz. Duymak istedikleri konserler olabilir onları beraberce konuşabiliriz. Gelin beraberce daha güzel şeyler yapalım. Söyleyeceğim şey sanatsız kalmış bir ülkenin damarları kopmuş demektir. Sanatçı alkışı sever. Konser yapıyoruz mesela arkadan alkış geldiği zaman sevinir. Türkiyedeki müzik ve müzisyenlerin sıkıntıları hakkında bir kaç şey söylemenizi istiyorum? Malasef bu popüler müzik popülist olan hemen alınıp yok edilen müzikler şuan da revanşta, üretilip yok ediliyor üretilip yok ediliyor ama bu geçecektir. Şuan da malesef sanatçı olmayan insanlar sanatçı ve şarkıcı oldukları söyleniyor ama bunlar teknolojik stüdyolarda kaydediliyor. Halkıyla buluşan insan toplumu aydınlatan insan sanatçı kişidir. Sanatçı biraz daha toplumun önde giden insanıdır. Yol gösteren insandır sadece müzik için söylemiyorum, heykel traş olabilir tiyatro olabilir. O yüzden işimiz zor ama bu bir dönemdir. Nasıl mesela sanayi devrimi oldu başka devrimler oldu buda bir dönemdir geçecek diye düşünüyorum. Elenecektir geçecektir. İnsan sesi, karşıdan gelen bağlamanın sesi, mızrap sesi başkadır. Stüdyoda nasıl kayıt edildiğini biliyoruz. 20 kere kayıt alıp tek tek sesleri düzeltiyorlar sonra Türkiye’nin bir numaralı sanatçısı oluyor. Ödüller veriliyor. Bunlar geçecek diye düşünüyorum.   Kadir GÜRHAN - Onur BİNGÖL  

Editör: TE Bilisim