Yeni eğitim döneminin ilk haftasını geride bırakırken Akıl Bahçesi Etüt Eğitim Merkezi’nden Etüt Müdürü Ferda Kahveci ve Matematik Öğretmeni Zehra Kızılkoca’yla tatil dönüşünü, okul dışında çocuklara yardımcı olan eğitim kurumlarını ve öğrencilerin kitap okuma alışkanlıklarını konuştuk. “ÖDEVLER GENEL OLARAK ÇOCUKLARIN BAŞ EDEMEYECEĞİ DÜZEYDE” Akıl Bahçesi Etüt Eğitim Merkezi Müdürü Ferda Kahveci etüt merkezinde, genel olarak eğitime, okula destek olduklarını anlattı: “Öğrencilere burada ödevlerini yaptırıyoruz, anlamadıkları yerleri yeniden anlatıyoruz. Okuldan sonra çocuklar yemeklerini de burada yiyor. Burada bir kreş öğretmenin yaptığı gibi sadece bakım üstlenilmiyor, elbette asıl işimiz çocukların ödevleri. Burada çalışan hocalarımızın hepsi üniversite mezunu formasyonlu öğretmenler. Etüt Merkezimizde çocukların bir gününe bakacak olursak, ders programları var. Okulda sistemleri nasılsa burada da aynı, 45 dakika ders ve teneffüs şeklinde.” Okulların çok kalabalık olduğunu dile getiren Matematik Öğretmeni Zehra Kızılkoca, ödevlerin de çok fazla olduğunu ve bu ödevlerin genel olarak çocukların baş edemeyeceği düzeyde olduğunu söyledi. “Çocuklar evde bu ödevleri anlamadan yaptığında hem zaman gitmiş oluyor, hem de ödev konusunda da başarılı bir ödev gerçekleştirmemiş oluyor. Çocuk ödev yaparken yanında gerçekten kaliteli bir eğitmen öğretmen durduğunda mecburen konuyu çocuğa hiç anlamamış gibi baştan anlatıyor. Elbette önce alt yapısını sağlamlaştırıyorsunuz öğrencinin, sonra o ödevi kendisi yapabilecek hale geliyor. Öyle olunca da etüt merkezlerine giden çocukların hem öğrenme miktarları artıyor hem de öğrenme becerileri yükseliyor. Çünkü ona birebir hem kendi eksiğini görme fırsatı veriyoruz, hem de neyi öğrenmiş neyi öğrenmemiş bunları gözlemliyoruz. Burada okul eğitimi pekişiyor ve çocuklar nasıl öğrendiğini de öğreniyorlar. Buradaki öğretmenlerin hepsi donanımlı öğretmenler ve modern teknikleri de bilen öğretmenler. Çocukların gözünün içine bakarak anlatıyorlar, zamanlarını değerli kullanmalarını sağlıyorlar çocukların. Böyle olunca da iyi etüt merkezine giden çocukların başarılarında çok ciddi farklılık oluyor.” “TEOG İÇİN AYRICA BİR YOL ALMAK GEREKMİYOR” Eğitim sisteminin birbirine çok bağlı olduğunu vurgulayan Ferda Kahveci, TEOG’un okul müfredatından ibaret bir sınav olduğunu ve TEOG için ayrıca bir yol almak gerekmediğini şöyle anlattı: “Çocuk okul müfredatını başarıyla öğrenmişse TEOG’da da başarılı oluyor. Bir sonuç çıkıyor ortaya, çocuğu TEOG için eğitime almanız gerekmiyor. Çocuğun okul müfredatını sağlamlaştırdığınızda çocuk otomatik olarak TEOG’da da başarılı oluyor. Tabii burada çocukların sekizinci sınıfa nasıl geldiği de önemli. Bize sekizinci sınıfta başlayan bir çocukla sekizinci sınıfa bizimle gelen çocuk arasında çok ciddi fark oluyor.” Yeni eğitim dönemine öğrencilerin sendromlu başladığını ifade eden Kahveci, çocukların bir kısmının bu ilk haftada hastalanıp gelemediğini, esasında tatil modundan çıkamadıklarını söyledi. Kahveci: “Bir mola verdiler bu mola da internete ağırlık verdiler, uykuya çok yer verdiler. Esasında tatil on beş gün değil bir ay sürüyor diyebiliriz. Çocukların alışabilmesi zaman alıyor.” Etüt Merkezi’nde ders dışında drama dersi, satranç, hızlı okuma, hafıza teknikleri, kültürel faaliyetler olduğunu söyleyen Kahveci, dersler kadar sosyal aktivitelerin de öğrenciler için önemli olduğunu dile getirdi. “TEMEL SORUN KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞININ OLMAMASI” Kahveci, öğrencilerdeki en büyük eksikliğin kitap okumamaları olduğunu dile getirirken bu eksikliğin yalnızca Türkçe dersi için değil tüm derslerde fark edilen bir eksiklik olduğunu şöyle anlattı: “Tüm derslerde temel sorun öğrencilerin kitap okumamaları oluyor. Çünkü matematik sorularında işlemi yapsalar da çoğu kez okuduklarını anlamıyor öğrenciler. Bizim burada kitaplığımız var, Türkçe Hocamız öğrencilerimizi yönlendiriyor. Fakat okuma alışkanlığı aileden gelen bir kültür, anne baba okursa çocukta okuma alışkanlığı kazanıyor. Bir diğeri de günümüz çocukları yavaş uyaranlara cevap vermiyorlar, yani daha hızlı uyaranlarla yüz yüze olmaya alıştılar. Kitap okuma çok hızlı bir uyarı biçimi değil, merak uyandırıyor sonra duygu olarak içine girmesi gerekiyor. Kitap okuma alışkanlığı için çocukları tamamen mümkün olmasa da günümüzde, bir parça da olsa bilgisayardan uzak tutmak gerekiyor. Çocuk kitap okumuyor kitabın özetini okuyor internette, elbette ne öğreniyor hiçbir şey. Fakat bu bizim tek başımıza çözebileceğimiz bir sorun değil, ulusal bir sorun. Biz burada çok etkili ve güçlü okuma programları yapıyoruz. Çocukları uyaracak, aktive edecek yollar arıyoruz. 100 klasik okutmak çocuklara eziyet bence, onların daha çok dikkatlerini çekecek, onlara tartışma yaptıracak okuma atölyelerine önem veriyoruz.” Atlas YANAR

Editör: TE Bilisim