Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası Şube Başkanları Toplantısı Ankara Genel merkez toplantı salonunda gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, tüm uyarılarına rağmen ısrarla ve inatla şeker fabrikalarının özelleştirmelerinin bir oldubittiye getirildiğini ve bunun altında bir lobinin olduğunu iddia etti. Devir sonrasında yaşlılık aylığı almaya hak kazanmış olan ve iş akitleri tek taraflı feshedilen 720 çalışan adına Şeker-İş Sendikası olarak “işe iade davası” süreci başlattıklarını belirten Gök, bu sayının 800’ü geçeceğini kaydetti. 2018/19 şeker üretim kampanyasının henüz başında geçtiğimiz günlerde şeker fabrikalarında yaşanan ağır iş kazalarının kalifiye personelin önemini bir kez daha acı bir biçimde gösterdiğinin altını çizen Gök, bugün her işyerine giren taşeron uygulamasının şeker sanayinde de asıl işi oluşturan pek çok hizmette kullanılmasının kazalara davetiye çıkardığını söyledi. Gök’ün Başkanlar Kurulu konuşmasından satır başları şöyle: “Kamuya ait şeker fabrikalarının özelleştirilmesi gerektiğine dair raporlar hazırlayıp “ilgili” yerlere dağıtan bu lobi grubunun etkisiyle Şubat 2018’de özelleştirme girişimi başlamıştır.  Bu noktada Özelleştirme İdaresi, hiçbir şekilde esaslı noktası kamuoyuna açıklanmayan “yeni” strateji raporuna dayalı olarak hareket etmiş; bu özelleştirmenin ülke ve toplum yararı hilafına yapıldığı gerçeği karşısında, kendiliğinden oluşan, siyaset üstü toplumsal mutabakatı görmezden gelmiştir. Sonuç itibariyle de satışa çıkarılan 14 şeker fabrikasından fiili devir işlemleri tamamlanan 8 fabrika özel işverenlere aktarılmıştır. Bu noktada ilk olarak, Sendikamız Şeker-İş tüm fertleriyle bu süreç içerisinde çok ciddi bir kamuoyu çalışması ve hukuki bir mücadele içerisinde bulunmuştur.” Şeker-İş özelleştirmeye karşı tüm hukuki yolları denedi Şeker-İş Sendikası’nın 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesine dair ihale oluru kararının iptali istemiyle Danıştay 13.Dairesi’nde dava açtığını ve dayanak ÖYK kararı ile fabrikaların her birine ait tek tek ihale sonuçlarını onaylayan ÖYK kararlarının iptali için açılan davalarla, süreci bütünüyle yargıya taşıdığını aktaran Gök, “İhale sürecinde ilk işlem olan ihale oluru kararının iptali istemiyle açılan davada, Daire’nin Nisan 2018’de 2’ye karşı 3 oyla almış olduğu kararla, yürütmenin durdurulması istemi reddedilmiştir. Karara karşı oy kullanan 2 üye, ihale şartnamesinin, Şeker Kanunu’ndaki ‘Şeker üretiminin sürekliliği ve şeker pancarı üreticisini korumayı hedefleyen temel amaçlarla bağdaşmadığını ’hukuka ve kamu yararına aykırı olduğunu ifade etmiştir. Söz konusu davanın duruşmalı gerçekleşecek olması nedeniyle asıl karar, Danıştay İdari Dava Dairelerinden çıkacak sonuç ile kesinleşmiş olacaktır. Aynı süreç içerisinde, Özelleştirme İdaresi yetkilileri hakkında suç duyurusu, fabrikaların ihalelerine dair yasal başvuru, Bimer kanalıyla bilgi edinme başvuruları ve ÖYK Kararının geçersizliği nedeniyle şeker fabrikası devirlerinin yapılmamasına dair işlemlerle, Sendikamız sürecin her bir adımında karşılaştığı tüm hukuksuz girişimleri yargısal sürece tecelli ettirmiştir.” “Seçimler sonrasında, devir süreçleri hızlandırılmış olmakla beraber, Yozgat, Ilgın, Burdur ve Alpullu fabrikalarının devre onay veren ÖYK kararları Mayıs 2018’de yayımlanmıştır, fakat aradan geçen sürede devir işlemleri yapılmamıştır. Hâlbuki ihalenin onaylanmasına dair ÖYK kararının yayımlanmasından sonra, Özelleştirme idaresi tarafından verilen sürede devir sözleşmesinin imzalanması, akabinde de devir işleminin yapılması gerekmektedir. Aradan geçen 6 ayı aşkın süreye rağmen, dört fabrika için süreç sonlandırılamamıştır ve bu mevzuata aykırıdır. Öğrenildiği kadarıyla alıcılardan kaynaklı sebeplerle devir süreci gecikmiştir. Mevzuata göre bu durumda da teminatların irat kaydedilmesi ile diğer teklif sahiplerine bildirimde bulunulması gerekirken, bu da yapılmamıştır. ÖİB bilgi paylaşımından kaçtı Sendikamız tarafından, sürecin ülke açısından olumsuz bir noktaya gelmemesi için, Özelleştirme İdaresi’ne yasal başvuruda bulunulup bu riskler bildirilmiş ve bilgi istenilmiştir. Fakat İdare tarafından verilen cevapta, hiçbir somut bilgi verilmeksizin, ihale sürecinin devam ettiği bildirilmiştir. İdare’nin şeffaflık ilkesine aykırı bu yaklaşımının altında sürecin kamu yararına aykırı bir şekilde yürütülmesinin etkisi olduğu çok açıktır. TÜRKŞEKER, şeker üretimi için 2018/19 kampanya dönemine başlamıştır ve bu nedenle özelleştirme süreci tamamlanmış olmasına rağmen, alıcılardan kaynaklı nedenlerle devredilemeyen Alpullu, Ilgın, Yozgat ve Burdur fabrikalarında üretimi kamu olarak TÜRKŞEKER üstlenmiştir. Danıştay’da dava açıldı Şu bir gerçektir ki, özelleştirme ve ihale tasarımının sağlıklı ve sektöre özgü gerçeklere dayalı yapılmadığının da işareti olan bu durum, ülke şeker üretiminde düşüşe yol açacaktır. Devredilen fabrikalar dâhil çiftçi/üretici ile olan ilişkilerde yaşanması olası aksaklıklar, takip eden yıllarda üretimin sürdürülebilirliğini tehlikeye atabilecektir. Bu çerçevede, Özelleştirme İdaresi tarafından sektörel gerçekler ile mevzuata aykırı bir şekilde yürütülen özelleştirme işlemleri kamu ve ülke zararına yol açabilecek noktaya gelmiştir. Bu sebeplerle de devri gerçekleşmeyen fabrikalarla ilgili, hukuka aykırı süre uzatım kararlarının iptali istemiyle Danıştay 13. Dairesi’nde davalar açılmıştır. Özelleştirme sonrası 964 işçi emekli edildi Diğer taraftan fabrikaların alıcılara fiilen devri sonrasında, ihale şartnamesinde yer alan hükümler gereği, yaşlılık aylığı almaya hak kazanmış TÜRKŞEKER işçilerinin iş akitleri tek taraflı olarak feshedilmektedir. Yaşlılık aylığı almaya hak kazanmayanlar ise talepleri doğrultusunda, 4/B statüsünde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakil olabilirken TÜRKŞEKER’in faaliyetine devam eden fabrikalarına da nakil olabilmektedirler. Özelleştirme nedeniyle 964 çalışan emekli edilmiş, 882 çalışan 4/B statüsüne, 640 kişi TÜRKŞEKER bünyesine geçmiştir. Son bilgilere göre, 524 arkadaşımız ise alıcı firmalar ile anlaşmıştır. Tüm arkadaşlarımız için tek tek gerekli olan tüm yasal takipler yapılmaktadır. Bilinçsiz özelleştirme iş kazalarına yol açtı Kaldı ki 2018/19 şeker üretim kampanyasının henüz başında dahi yaşanan iş kazaları, kalifiye personelin önemini bir kez daha acı bir biçimde göstermektedir. Bugün her işyerine giren alt işveren uygulamasının şeker sanayinde de asıl işi oluşturan pek çok hizmette kullanılması, işyerinde üretim ve istihdam süreçlerini çıkmaza ve çözümsüzlüğe iten, şeker sektörünü yıkıma sürükleyen çok hayati bir mesele olarak karşımızda durmaktadır. 720 işe iade davası açıldı Devir sonrasında salt yaşlılık aylığı almaya hak kazanmış olma ölçütü üzerinden iş akitleri feshedilen çalışanlar adına Sendikamız tarafından “işe iade davası” süreci başlatılmıştır. Bu çerçevede, öncelikle zorunlu arabuluculuk başvuruları yapılmış, olumsuz sonuçlanması üzerine de iş mahkemelerinde Sendikamız tarafından 720 dava açılmıştır. Sendikamız 800’e kadar ulaşacak dava çalışmalarını sürdürmeye devam etmektedir. Diğer taraftan çiftçi Bağkur’u olan kardeşlerimizin iş kaybı tazminatından yararlanabilmeleri için de pilot davalar açılacaktır. ÖİB usulsüzlüğe onay vererek kamu zararına yol açtı Özelleştirme İdaresi bu tür bir işleme onay vererek, sonrasında da kamuoyuna gerçek dışı bilgiler yayarak, görevini kötüye kullanmıştır. Yapılan; kamu adına, kamu yararına kullanılması gereken yetkinin, bir kaç kişi lehine ve usulsüz bir şekilde kullanılarak, birilerine maddi çıkar sağlanmasıdır. Sadece Bor’da değil, halen devredilmeyen 4 fabrikada da, alıcıların teminatlarının irat kaydedilmesi ile ihalelerin iptal edilmesi gerekirken, usulsüz bir şekilde süre uzatım kararları verilerek kamuoyunun yanıltılması ve kamu zararına neden olunması soruşturulması gereken bir durumdur.  (Merve ŞEN)

Editör: TE Bilisim