Türkiye Gıda Ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası Genel Başkanı İsa Gök 2019 yılı beklentilerini içeren bir mesaj yayınladı. Gök, yayınladığı mesajda, devletin kesinlikle şekerden, şeker fabrikalarından elini çekmemesi gerektiği önerisinde bulundu. Şeker-İş Sendikasının geç de olsa şeker fabrikaları konusundaki haklılığının ortaya çıktığını söyleyen Gök, şeker fabrikalarının tamamının özelleştirme kapsamından çıkartılması gerektiğini belirtti. Türkiye Gıda Ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası Genel Başkanı İsa Gök 2019 yılı nedeniyle yayınladığı mesaj da şu bilgilere yer verildi: “Dünyanın hemen her yerinde savaşların, afetlerin, insanlık adına utanç verici manzaraların yaşandığı, İslam coğrafyasında Kudüs’te, Gazze’de, Doğu Türkistan’da, Suriye’de zulüm, kan ve gözyaşının dinmediği bir yılı daha geride bırakıyoruz.  Ünlü alim İbni Haldun ‘İnsanların kaderi coğrafyalarına göre şekillenir’ der. Binlerce yıllık İslam medeniyetine ev sahipliği yapmış bu müstesna topraklar, Müslümanlıkla alakası olmayan terör örgütleri vasıtasıyla ateş, kan ve gözyaşı ile yeniden dizayn edilmeye çalışılmaktadır. İşin vahameti ise kendi ülkesinde akan kan, dökülen gözyaşı için dünyayı ayağa kaldıran ancak, söz konusu İslam coğrafyası ve Müslümanlar olduğunda sesini çıkarmayan sözde insan hakları savunucusu ülkelerin bu terör örgütlerine verdiği destektir” “TÜM GİRİŞİMLER TÜRKİYE’NİN ÖNÜNÜ KESMEYE YÖNELİKTİR” Türkiye; demokrasi, insan hakları ve kalkınma yolundaki çabasını sadece kendi sınırları içerisinde değil, bölgesinde ve dünyada da bir istikrar ve güç merkezi olacak şekilde dizayn ederek tüm dünyaya örnek ülke olma yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam etmelidir. Yapay tartışmalar, suni gündemler ve kısır çekişmeler, özellikle ekonomimiz üzerinde içeriden ve dışarıdan yürütülen linç girişimleri Türkiye'nin önünü kesmeye yöneliktir. Türkiye, tüm olumsuzluklara rağmen dinamik ve toparlanma yolundaki ekonomisiyle, modern devlet yapısıyla, demokratikleşme yolunda daha efektif adımlar atmalı, güçlü ordusuyla, uluslararası alandaki siyasi ve stratejik etkinliği ve zengin insan kaynağını iyi değerlendirerek fark yaratan ülke olma yolunda ilerlemelidir. Sektörümüze dönecek olursak, uzlaşıyı, istişareyi, diyaloğu ön palanda tutarak yıkmayı değil, inşa etmeyi, istihdamı, üretmeyi temel alan politikasıyla, her zaman devletinin yanında olan Şeker-İş Sendikası geride bıraktığı 2018 yılında özellikle şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin birçok olumsuzlukları da yaşamak zorunda kalmıştır. Bu bağlamda sendikamızın yürüttüğü çalışmalar doğrultusunda yetkili makamlara hazırladığı dosyalarla yaptığı sunumlar, bugün geç de olsa bir kez daha şeker fabrikaları konusundaki haklılığını ortaya koymuştur. Buradan çıkartılması gereken en önemli ders; ‘Devlet kesinlikle şekerden, şeker fabrikalarından elini çekmemelidir’. 2019 YILI SEKTÖRÜMÜZ AÇISINDAN BEKLENTİLERİMİZİ ŞÖYLE SIRALAYABİLİRİZ Şeker fabrikalarının tamamı özelleştirme kapsamından çıkartılmalıdır. Şeker fabrikalarında üretimi garanti altına alacak ‘Üretici-İşçi-Devlet’ eşgüdümlü model hayata geçirilmelidir. Şeker Fabrikalarının yeniden yapılanmasında AB örneklerindeki geçiş süreci esas alınarak uzun vadeye yayılmalıdır. Üreticisinden işçisine tüm tarafların yüzünü güldürecek ‘Yeni Şeker Kanunu’ hazırlanmalıdır. Şeker sektörünü düzenleyici ve denetleyici kurum olan Şeker Kurumu yeniden özerk yapıya kavuşturularak işlevi artırılmalıdı. Türkiye açısından stratejik öneme sahip şeker sektöründe kurumsal süreklilik ve sürdürülebilirliğin güvencesi olan şeffaf ve hesap verilebilir kurumsal yapı ülkelerarası rekabet ve Türkiye’nin şeker sektöründeki milli menfaatleri açısından da önemli etken olup acilen hayata geçirilmelidir. Yeni düzenlemeyle bağımsız kurum otoritesi Yaptırım-Düzenleme ve Denetleme yetkisiyle şeker piyasasındaki gelişmeleri açık ve şeffaf bilgi erişimiyle kamuoyuna duyurmalıdır. Bu, Milli Şeker Sektörünün uzun vadede gelişimi açısından çok önemlidir Milli ve yerli şeker sanayimizin ihracat hedefli üretimi artırılmalıdır. Şeker pancarı tarımı için iklim ve coğrafik şartlar açısından en elverişli olan topraklarımızda ülkemiz ekonomisi için yüksek katma değer yaratan ihraç amaçlı C şekeri üretiminin farkına varılmalı, üretimde inisiyatif şirketlerin değil, devletin elinde olmalıdır. Şeker fabrikalarının gerekli alt yapı ve modernizasyonu yapılmalıdır. Özelleştirilen şeker fabrikalarında üretimde devamlılık sağlanmalıdır. Şeker pancarı üretimi desteklenmeli, şeker pancarı stratejik ürünler kapsamına alınarak tescillenmeli ve bu konuda kamu spotları hazırlanmalıdır. Türkşeker bünyesinde yüzde yüz Türk işçisinin alın teriyle başta Savunma Sanayimiz olmak üzere her türlü ağır silah, yedek parça, dizel otomobil ve insanlı-insansız uçak motoru yapabilecek kabiliyetteki Milli ve Yerli Makine fabrikalarımız yeniden hayata geçirilmelidir “NBŞ KOTALARI AB ÜLKELERİ SEVİYESİNE İNDİRİLMELİDİR” Türkiye'nin gelecekteki önemli yakıtı biyoetanol için özel 'Biyoyakıt Üretim Üsleri' kurulmalı, bu bağlamda Ağrı, Erciş gibi Doğu Anadolu'daki şeker fabrikaları sisteme uygun hale getirilmelidir. Nişasta Bazlı Şeker üretiminde belirlenen kotanın üzerine çıkılmamalıdır. NBŞ kotaları AB ülkeleri seviyesine indirilmelidir. Özelleştirilen şeker fabrikalarında sendikal baskılara son verilmelidir. Ölümlü iş kazalarının önüne geçecek 'Tedbirler' alınmalı ve taşeronlaşmanın önüne geçilerek, kalifiye eleman istihdamı sağlanmalıdır. (Onur BİNGÖL)  

Editör: TE Bilisim