İnsan, doğası gereği kendine güvenmek zorunda… Dünya üzerinde yaşayan en akıllı ve adeta dünyaya hükmeden bir varlık olan insan kendine güvenmezse düzen bozulabilir. Özgüvenin hem kişisel gelişim de hem de kişilerarası iletişimde temel taşı olarak görülmesinin sebebi insanın kendini değerli hissetmesi ve karşı tarafa kendinin değerli olduğunu söyleme çabası. Kendinin farkında olmak da diyebiliriz. Her insan değerlidir. Herkesin kendine özgü özellikleri, duyguları, düşünceleri ve yapıları vardır. Kimsenin birbirine benzemediği, bu kadar yoğun bir insan topluluğunda özgüven, çoğu zaman kalabalıklardan sıyrılmanızı sağlar. Ama her şeyde olduğu gibi bunun da fazlası zarar. Olmadığı biri haline bürünen ve yaptığı her işi önemli gören insanlar, toplumun ve kendi çevresinin gözünde bir süre sonra itici bir hal almaya başlar. Yaşamla baş etme olarak görülen özgüven, abartıldığında yaşamın size kafa atmasına neden olabilir. İnsan hem çok değerli olduğunu hem de evrende bir toz zerreciği olduğunu unutmadığı zaman ‘insan’ olabilir. Yaptığı her eylemi gözünde çok büyüten insanlar hiçbir zaman samimi gelmez. Fazla tevazu nasıl kibirden geliyorsa, fazla özgüven de bir o kadar değersizliği örtme çabasından geliyor. Yani aslında kendine güvenmemeden geliyor. Kendinin farkında olan bir insan zaten bunu etrafına kanıtlama çabası içinde olmaz. Geçenlerde Gazi Üniversitesi’nin öğrenci kayıtlarında ufak bir tartışma gördüm. Kayıt sırasının uzun olması nedeniyle insanlar sıkılmıştı. Kayıtlar iki ayrı odada yapılıyordu. Her bölüme göre listelerde kaydın nerede yapılacağı belirtilmişti. Sıraya sonradan gelen bir kadın ‘her bölüm aynı yerden mi kayıt yaptırıyor’ diye bir soru yöneltti. Kayıt sırasındaki bir adam da ‘maalesef öyle hepimiz aynı sıraya giriyoruz’ dedi. Sıradan başka bir kadında, 2 ayrı kayıt sırası olduğunu hangi bölümün birinci sırada hangi bölümün ikinci sırada olduğunun listelerde yazıldığını belirtti. Sıradaki adam kendi söylediği yargının yanlış olduğunu söyleyen bu diğer bilgiyi veren kadına resmen bıçak biledi. Adam gitti listeye baktı 2 ayrı sıranın bir şey ifade etmediğini yine de çok fazla bölüm olduğu için büyük olasılıkla herkesin aynı sırada bulunacağını söyledi ve kadına dönerek, ‘’gördünüz mü yine benim dediğim doğru çıktı’’ dedi öfkeli bir şekilde. Adamın o aciz durumu, ufacık bir sıra olayında bile gösterdiği bu yırtıcı ve kendini kanıtlama çabası içindeki tavır herkeste aynı düşünceyi oluşturdu. Kendine güvenmiyordu, kendi yargısının yanlış olduğunun söylenmesi bile onu rahatsız ediyordu ama yine de yüksek bir özgüvene sahipmiş gibi bir tavır sergiliyordu. Kısacası bir akıllı bizler değiliz, çoğu zaman karşı taraf bizden daha akıllıdır…

Editör: TE Bilisim