Haber: Kadir GÜRHAN Genç istihdamını kapsamlı bir rapor hazırlayarak inceleyen Genç Memur-Sen, hazırladığı istihdam raporunu kamuoyu ile paylaştı. Genç Memur-Sen Başkanı Mustafa Başkara’nın kamuoyuyla paylaştığı raporda genç işsizlik probleminin, ekonomik sıkıntılarının yanında birçok sosyal sorunu da beraberinde getirdiğine dikkat çekildi. Başkara, “Pandeminin sebep olduğu ekonomik yavaşlama sebebiyle gençler bu süreçte işgücü piyasasının dışına itilme riskiyle her zamankinden daha fazla karşı karşıya kalmışlardır. Dünya’da krizin bir sonucu olarak genç işçiler, yetişkinlerin yaşadığından neredeyse 2.5 kat daha fazla bir istihdam düşüşü yaşamışlardır. Genç istihdam olgusunun ve istihdam probleminin daha ciddi bir mesele olarak karşımıza çıktığı günümüzde önemli olarak değinmemiz gereken konuların başında Türkiye’de her dört gençten biri günümüzde işsiz olarak karşımıza çıkmaktadır” diye konuştu. “TÜRKİYE’DE EN YÜKSEK GENÇ İŞSİZLİĞİ ORANI YÜKSEKÖĞRETİM MEZUNLARI ARASINDADIR” ‘Türkiye’de en yüksek genç işsizliği oranı yükseköğretim mezunları arasındadır’ diyen Başkara, “Üniversiteden mezun olanlar arasında işsizlik oranı üniversite okumayanlar arasındaki işsizlik oranından daha fazla. Gençlerin kayıtlı istihdam sayılarının artmaması, gençlerin işgücü piyasasındaki en kırılgan gruplardan biri olduğunu gösteren önemli bir göstergedir. Gençlerin girişimcilik konusunda istekli olduğunu ancak ülkemizin girişimcilik konusunda gençlerin bu istekliliğini karşılayacak düzeyde olmadığını araştırmalar ortaya koymuştur. Yükseköğretim mezunlarının her geçen gün arttığı ülkemizde gençlerin birçoğunun nitelik gerektirmeyen işlerde istihdam edilmesinin ülkemiz iş gücü piyasasında ciddi bir beceri uyumsuzluğunu ortaya koymaktadır” ifadelerini kullandı. “ÖNEMLİ ORANDA MESLEK LİSESİ MEZUNLARININ İŞGÜCÜ PİYASASINA GİRDİĞİ GÖRÜLMEKTEDİR” Başkara, “Yine sigorta prim teşvikleri gibi devletimizin istihdama yönelik almış olduğu önlemlerin yatırım teşviki doğrultusunda hareket edilmediğinden dolayı çalışan işverenlerin yeni istihdama gitmediklerinden dolayı mevcut istihdamda yoluna devam etmesi gibi bir sonucu ortaya koyduğunu görmekteyiz. Piyasanın açık işlerde herhangi bir eğitim düzeyinde işçi aramazken işçilerde mesleki teknik bilgi beceri ve tecrübe aranması okulların istenilen beceri sağlayamadığını veya aranılan mesleki teknik bilginin daha çok tecrübe olarak ortaya çıktığını ortaya koymaktadır. Önemli oranda meslek lisesi mezunlarının işgücü piyasasına girdiği görülmektedir. Bu da meslek liselerine yönelik ön yargıları ortadan kaldıran çarpıcı bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye ekonomisin kendine özgü yapısının, ağırlıklı olarak düşük nitelikli işlerin yaratılmasına neden olduğu görülmektedir. Burada da iş gücü piyasasının arzını iş gücü temelli karşılığının bir noktada niteliği düşürmeye yönelik itici güç olduğunu ortaya koymaktayız. Cumhurbaşkanlığı insan kaynakları ofisi tarafından paylaşılan Uni-Veri platformu incelendiğinde aslında ülkemizde ciddi bir kesimin niteliğinin altında işlerde çalıştırıldığı ortaya konulmaktadır. Aslında iş gücü potansiyelimizin niteliği yüksek olmakla beraber iş gücü arzının bu niteliği düşüren bir oransızlıkla hareket ettiğini görmekteyiz” dedi. “MEZUNLARIN YARIDAN FAZLASI ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞMAKTADIR” Yükseköğretim mezunlarının genel itibariyle yarıdan fazlası için başlangıç ücretinin asgari ücret olarak gözüktüğüne dikkat çeken Başkara, “İşgücü piyasasında niteliğinin altında işleri seçmek zorunda kalan gençler iş tatmini ve verimliliğinden uzak bir çalışma hayatı sürdürürken işverenlerin de eğitim sisteminin kazandırdığı yetkinliklerden memnuniyetsizlikleri devam etmektedir. Gençler, mesai kavramı olmayan ve çalışma saatlerini kendilerinin belirlediği yeni mesleklere yönelmektedir. Z kuşağı olarak nitelendirilen gençlerin çoğunun sanayi ve atölye üretim kısmında değil ciddi anlamda bu alanlara yönelmediğinden dolayı oluşan boşluğun mülteciler yöntemiyle doldurulduğu araştırmamızda karşımıza çıkmaktadır. “GİRİŞİMLERİN %61,2’Sİ DÜŞÜK TEKNOLOJİ DÜZEYİNE SAHİP GİRİŞİMLERDİR” Başkara konuşmasına şu şekilde devam etti: “Oto sanayi sitelerinde çalışan çırakların hatırı sayılır bir bölümü ile tarım ve hayvancılık alanındaki çalışanların çoğu Suriyeli ve Afgan göçmenler tarafından karşılanmaktadır. 2011 yılından 2020 yılına bir değerlendirme yapıldığında yeni girişimci oranının değişmediği girişimlerin istihdamdaki oranının ise aynı süre zarfına kıyaslandığında azaldığı görülmektedir. Bu da genç girişimcilerin aslında girişimcilere devam ettiği, sayılarının artmadığı başarı oranının da düştüğü ortaya koymaktadır.  2020 yılında doğan girişimlerin %61,2’si düşük teknoloji düzeyine sahip girişimlerdir. Ülkemizde a ekonomi politikası ve istihdam politikası veya üst politika belgeleri ve tematik politika belgeleri arasındaki uyum ve ahenk noktasında problemler bulunmaktadır. Hazırlanan bu üst politika belgelerinin temel önceliği ekonomik büyümedir. Büyümeye odaklı bir ekonominin yeteri kadar istihdam yaratmadığı ortadadır. Neredeyse son 10 yılda çıkmış bütün temel politika belgelerinde istihdam teşviklerinin sadeleştirilmesi ve etki analizlerinin yapılması tedbir olarak yer almasına rağmen halen bilinen bir etki analizi ve sadeleştirme çalışması bulunmamaktadır.” “ANKETE KATILAN GENÇLERİN YÜZDE 62,3’Ü YURT DIŞINDA YAŞAMAK İSTİYOR” “Son dönem kalkınma planları, OVP’ler ve istihdam stratejilerini incelediğimizde, belgelerde yer alan çoğu tedbir ve politikaların, kurumların hâlihazırda yaptığı ve/veya kanunen yapmak zorunda olduğu işlerden oluştuğu görülmektedir. Gençlerin İşgücü Piyasası Beklentileri Araştırması kapsamın yaklaşık 750 gençle anket çalışması yaptık.  Gençlerin yüzde 84,5i uygun iş olması durumunda eğitimine devam ederken çalışmak istemektedir. Ankete katılan gençlerin yüzde 62,3’ü yurt dışında yaşamak istediğini belirtmiştir. Ve bunda yurt dışındaki ücret çalışma ortamı sosyal haklar bakımından daha iy, olması değerlendirmesinde bulunmuşlardır. Gençlerin yüzde 93ü eğitim ve iş imkânlarına eşit şartlarda yarışılmadığını düşünmektedir. Gençlerin büyük çoğunluğu 20 yıl ve üzerinde iş hayatında kalmayı planlamakta.” “Türkiye’nin geleceği hakkında beklentilerini sorduğumuza katılımcıların nerdeyse yarısının mevcut durumdan daha yüksek işsizlik oranlarının olduğu ve sürekli beyin göçü veren bir ülke beklediklerini belirtmektedirler. Gençlerin yüzde 46sı kamuda çalışmak istemektedir. Yüzde 44ü ise kendi işini kurmak istemektedir. Gençler özel sektörde karşılaştıkları en önemli sorunun yetersiz ücret olduğunu belirtmişlerdir. Bunun ardından sırasıyla iş garantisinin olmaması ve fazla mesai saatleri gençleri özel sektörde çalışma geleceğinden alı koymaktadır.  Gençlerin büyük çoğunluğunun sanılanın aksine ekonomik gelirleri olsa bile çalışmak istemektedir. Gençler esnek çalışma biçimlerini benimsemekte ve talep etmektedir.” “ÇÖZÜM ODAKLI TEDBİRLERİN HAYATA GEÇİRİLMESİ SAĞLANMALIDIR” “Gençlerin büyük çoğunluğu cinsiyet, ideoloji ve siyasi yönelim açısından işe giriş ve iş içerisinde ayrımcılığa maruz kaldığını veya kalacağını düşünmektedir.  Gençlerin yüzde 70i üniversite okumanın işe girme konusunda hayati bir önem taşıdığını düşünmemektedir. Gençlerin büyük çocğunluğu kendini hayal ettiği mesleğe yakın görmektedir. Gençlerimizin geleceğe yönelik umutlu olduğunu araştırmamız ortaya koymaktadır. Raporun sonunda tespit edilen sorun alanlarına yönelik yeni politika önerileri sunulmuştur. Bu kapsamda iş gücü piyasasının nitelikli istihdam üreten ve kurumsal uluslararası piyasada rekabet edecek bir yapıya kavuşturulması gerektiği sonucuna varılmıştır.  Politika üretim süreçlerinde çoklu yapı gözden geçirilerek Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının etkinliği ve Cumhurbaşkanlığı Politika Kurullarının işlevselliği artırılmalıdır. Büyüme ve ekonomi odaklı politikalar hazırlanırken istihdam ve işgücü piyasası göz önünde bulundurulmalıdır. Üst politika belgeleri işgücünün arz tarafına ekonomik olarak yol haritası çizmeli kısa-orta ve uzun vadeli istihdam politikaları somut tahminler ve beklentilerle şekillenen bu yol haritasına göre hazırlanmalıdır.  Politika belgelerinin karar alıcılar ve uygulayıcılar üzerindeki yaptırımı güçlendirilmeli, belgelerin hazırlık aşamasında tespit edilen yapısal problemlerin çözümü için çözüm odaklı tedbirlerin hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. Politika belgeleri hazırlanırken belgenin hedef grubunun beklentileri ve bakış açısı göz önünde bulundurulmalıdır.  Yükseköğretim politikasının maliyetleri gözden geçirilerek, işgücü piyasasının durumuyla birlikte planlanması gerekmektedir. İşveren kesimine yönelik; asgari ücretin genel ücret olmadığı, nitelikli eleman çalıştırırken ücret politikalarını gözden geçirmeleri hususunda farkındalık artırıcı faaliyetlerin planlanması gerekmektedir.”      
Editör: TE Bilisim