Business Awareness  isimli eğitim ve danışmanlık firmasının CEO’su olan Bahar Akın,  "Karar Kalitenizi Nasıl Arttırırsınız?" isimli bir panel düzenledi. Akın konuşmasında aklın karar verirken iki sistem üzerinden çalıştığını belirterek, “Birinci sistem otomatik, boş zamanlarımızda, düşünmemiz gerekmediği durumlarda kullanılan sistemken, ikinci sistem ise düşünmemiz gereken durumlarda kendisini gösteriyor” ifadelerini kullandı. Esasında Kimya Mühendisi olan Bahar Akın, İngiltere’de bir yıllık pazarlama eğitimi aldı. Bilgi Üniversitesi’nde yüksek lisans, Beykent Üniversitesi’nde de doktora yapan Akın’ın kurucu olduğu girişim, Türkiye’nin en gözde 100 start-up projelerinden biri oldu ve e-tohum’un seçtiği “En İyi 40 Girişim” listesinde yer aldı. Akın, sistematik hataları azaltmak ve karar kalitesini yükseltmek konusunda seminerler vererek girişimcilik üzerine tüyolarını da paylaşıyor. RASYONEL KARAR NEDİR? Akın, filozoflar genelde insanoğlunun akıllı olduğunu, bilinçli kararlar verdiklerini söylerler ifadelerini kullanarak rasyonel karar vermenin ne demek olduğuyla alakalı şunları anlattı: “Hatta klasik iktisat bu teorinin üzerine kurulmuştur. Klasik iktisat der ki insanlar rasyoneldir, kendi karlarını maksimize edecek kararlar alırlar. Biz gerçekten rasyonel kararlar alabiliyor muyuz? Öncelikle rasyonel kararın ne demek olduğunu bilmek gerekiyor. Rasyonel karar; var olan seçeneklerin hepsini fark etmek, seçeneklerin hepsini objektif şekilde değerlendirmek, seçildiği takdirde kişiye nasıl fayda sağlayacağını hesaplamak ve hepsini karşılaştırıp en iyisini seçme işlemidir. Elimizde belirli bir paramız var bununla yatırım yapılacak ve 3 tane de hisse senedimiz var diyelim. Bunlardan birine para yatırılacaksa, bunların hepsi eksileriyle artılarıyla bütün seçenekler dahilinde düşünülerek ona göre parayı yatırılacak yere karar verilir. İşte bu rasyonel karar vermedir. Fakat biz hayatımızda aldığımız kararlarda rasyonel olamıyoruz. Çünkü bir iş seçiminde bu kadar bilgi sağlayacak durumlar olmayabiliyor. Yaptığımız seçime göre, seçimimizin sonrasında bizi nereye götüreceğini, bunun sonuçlarının ne olacağını tahayyül edemiyoruz. Bu söylediklerim eş, okul ya da kariyer seçimlerinde de geçerli.” NEDEN RASYONRL KARARLAR ALAMIYORUZ? Rasyonel karar vermenin ne demek olduğunu açıklayan Akın, sonrasında rasyonel kararlar alamadığımızı belirterek bunun sebepleri ile ilgili şunları kaydetti: “1978 yılında Nobel Ödüllü iktisatçı, insanoğlu bilgi sınırından ve insanı zaaflarından dolayı rasyonel kararlar alamıyor dedi. Ne oldu da biz rasyonel karar alanlar, her kararı mantıklı olarak alanlar olarak; dış etkilerden çok fazla etkilenen, zaafları olan, zihinsel kısıtlamaları olan insanlara dönüştük? 1915 yılında araba almak istediğinizi hayal edin ve şunu düşünün bu tarihte alabileceğiniz araba seçeneği kaç tane? Günümüze dönelim, 2017 yılında araba almak isteseniz ve belirli bir tutarda paranız da olsa o tutar aralığında o kadar çok renkte ve modelde araba var ki. İnsan seçmekte bile zorlanabiliyor. Bir araba almak için insan çok düşünüp, birçok araştırmalar yapılabiliyor. Dış etkenlerden çok fazla etkilenmemizin, zaaflarımızın artmasının e büyük nedeni de dış dünyadaki seçenek sayısının kontrolsüz artmasından kaynaklanıyor. Biz bu seçenekleri hepsini fark edip, hepsini değerlendiremeyecek donanımda olmadığımızı da zaten bu şekilde fark etmiş olduk.” “VERİ MİKTARI ARTIYOR” Akın, dışarıdaki dünyada son 50 yılda veri miktarının ivmeli bir şekilde artış gösterdiğini belirterek konuşmasına şu cümlelerle devam etti: “Gerçekte rasyonel bir karar alırken var olan bir bilgiyi işleyen insanlar olduğumuzdan, bir süre sonra verilerin hepsini işleyemez vaziyete geliyoruz. Hatta veriye hakim bile olamıyoruz. Ama 1950’lerde verilerin hepsini işleyememe gibi bir durum yoktu ve bilgi çok kısıtlıydı. Burada bir şeyin altını çizmek gerekir ki bir rasyonel kararın ne olduğunu açıklamak, ona bir tanım biçmek esasında çok da kritik bir mevzu. Bunu bir örnekle açıklamak konuyu daha anlaşılır hale getirecektir. Örneğin, 9 yaşında bir çocuk olduğunuzu düşünün ve aya gitmek istediğinizi hayal edin. Ayın yüksekte olduğunu biliyorsunuz ve etraftaki en yüksek ağacı bulup ona tırmandığınızı hayal edin, bu mantıksız bir hareket mi sizce? Aksine irrasyonel değil gayet rasyonel bir davranış. Ama o ağaca çocuk değil de biz çıkmaya çalışırsak işte o zaman rasyonel değil irrasyonel davranmış oluruz. Yani burada önemli olan bilgi ve o bilgiyi nasıl kullanacağımızın ne kadar önemli olduğunun altını çizmek istiyorum.” “KAYIPTAN KAÇINAN CANLILARIZ” İnsan zihninin olumsuzluktan kaçınmaya yatkın canlılar olduğunu belirten Akın, kayıpların vereceği korku, kazançların, umutların getireceği duygudan daha baskın oluyor diyerek şu açıklamalarda bulundu: “Ocak ayı maaş bordronuzu alıyorsunuz ve hiç beklemediğiniz şekilde maaşınızdan %10’luk bir kesinti yaşıyorsunuz. Bu durumda kötü şeyler hissedeceğiniz kesin. Birde bunu şöyle düşünmek lazım. Maaş bordronuzda %10’luk artış olduğunu hayal edin. İki hissi karşılaştırdığımızda mutsuzluğun daha yoğun olduğunu söylemek lazım. Bu gösterilen duygu çok insani bir duygudur. İnsan zihni olumsuzluktan kaçınmaya daha yatkın. Çünkü kayıpların vereceği korku, kazançların, umutların getireceği duygudan daha baskın oluyor. Bu bizim bütün kararlarımıza da yansıyor. Yani biz kayıptan kaçınmaya yatkın canlılarız. Bunun aslında bilimsel nedeni de şuna dayanıyor: ilkel benliğimiz tehdit ve fırsatları değerlendirdikten sonra tehditleri daha önemli tutar. Bizim için ölümün, kaybın altını daha fazla çizer. Çünkü biz hayatta kalmak için çalışan canlılarız. Bundan dolayı ilkel benliğimizde kayıp kavramı çok daha farklı çalışmaktadır, bu da bizim kararlarımızı etkilemektedir.” “KARARLARIMIZ TUTARSIZ” Akın konuşmasına şöyle devam etti: “Diyelim ki 150 TL’lik bir ürün alınacak ve Armada’ya gidiliyor. Satıcı gösterdiğini üründe indirim olduğunu ve Gordion’daki mağazaya gidildiğinde 100 TL’ye alınabileceğinin teklifini yapıyor. Başka bir örnekte ise televizyon almak için Armada’ya gidiliyor ve 1.500 TL’lik fiyat veriliyor televizyona. Ve arkasından da Gordion’daki mağazaya gidildiğinde 50 TL’lik indirim yapılacağına dair teklif yapılıyor. Burada yapılacak olan seçim irrasyonel olacaktır. Bakıldığında ikisinde de yapılacak olan indirim tutarı 50 TL değerinde. Eğer gidilmesi gerekiyorsa ikisinde de gidilmeli, gidilmemesi gerekiyorsa ikisinde de gidilmemeli. Bu aslında normalde 1 TL’ye satılan suya çok pahalı otellerde 5 TL vermek bizi neden rahatsız etmiyor sorusuyla da verdiğim örnek yakından alakalı. Aslında bunların hepsi Amerikalı ekonomist Richard Thaler’in ‘bizim para hesaplarımız normal para hesapları gibi değil, zihnimizde farklı bir matematik işliyor’ argümanı ile de doğru orantılı. Bu şunu da gösteriyor ki kararlarımız çok tutarsız.” “ZİHNİMİZDE İKİ SİSTEM VAR” Zihnimizin nasıl düşündüğü ile ilgili yapılan çalışmalar neticesinde netleştiği ve esasında iki sistem üzerinden çalıştığını vurgulayan Akın, bununla alakalı şunları söyledi: “Zihnimizde toplamda 2 tane sistem mevcut. Bunlar ise sistem 1 ve sistem 2 diye iki tane sistemden oluşuyor. Sistemlerin bizi yönetmesiyle birlikte kararlarımızı alıyoruz. Çünkü düşünce yapımız bunun üzerine çalışıyor. Bunlar gökten inen sistemler değiller, aslında bunlar sinirbilimin bahsettiği sistemleri kapsıyor. En son gelişmiş insanın yani düşünen muhakeme yapan insana ait olan sistemlerden oluşuyor. Biz kafamızda bu iki sistemi kullanıyoruz karar verirken birinci sistem otomatik, boş zamanlarımızda, düşünmemiz gerekmediği durumlarda kullanılan sistemi kapsıyor. Sistem 2 ise düşünmemiz gereken durumlarda kendisini gösteriyor. Bunların nasıl çalıştığıyla alakalı şöyle bir örnek verilebilir; işe gittiğinizde patronunuzun çok sinirli olduğunu hayal edin. Onun yüz ifadesinden işle alakalı aklınıza birçok şey gelmektedir. İstemsiz bir şekilde bu durumu kendimize yorarak kendimizle alakalı şeyler söylemeye başlarız. Bunlar sistem 1’in marifetidir. Tek bir görselle anında bazı çıkarımlar ve ihtimaller üretmemize sebep olarak hikayeler yazdırıp, senaryolar üretmemize neden olabilir. Sistem 2 ise havuz problemi sorulduğunda çalıştırılan ya da bordro hesaplanırken kullanılan sistemdir. Çok düşünen insanlar çok yorulduğunu ifade ederler ve bu doğrudur da. Bu yüzden pahalı bir sistemdir de.” (Türkan ÇATAL)

Editör: TE Bilisim