Buradaki çizgi nerede geleceği çizeceğimize karar vermek sürecinde sorumlu olan teknoloji mi insan mı? Yapay zekayı düşünün, Sofi isimli bir robot var. 2017 yılında Suudi Arabistan’da robota vatandaşlık verildi, ilk kez bir robot vatandaşlık alıyor. Şu anda Sofi dünyayı dolaşıyor, haber programlarına çıkıyor, röportajlara katılıyor. Güzel yanıtlar veriyor sorulara.   Sofi gibi robotlar ve yapay zekanın var olmalarının nedeni insanların daha kaliteli konforlu bir yaşam sunmak. Robotların ve yapay zekanın, robotlarının tüm işleri yaptığı bir dünya düşünün.  İnsanların bunun keyfini sürüyor olduğu böyle bir dünyada kim yaşamak istemez? Ama o zaman şu soru aklımıza geliyor: Robotlar ve yapay zekanın yarattığı işsizlik vs. sosyal düzeni nasıl etkileyecek? Öyle bir dünyada bu konfor müthiş ve herkes eşit olarak faydalanabilecek mi?  Robotlar ve yapay zeka neler yaratacak çok tartışıyoruz ama gene sormak lazım aynen burada çizgi çizecek olan ve geleceğimizi şekillendirecek olan teknoloji mi insan mı?   Sanal gerçeklikte bugün çok fazla uygulama var, iki duyumuzu hitap ediyor görme ve duyma duyumuza. Takıyorsunuz bir gözlüğü ve kendinizi bir anda farklı bir ortamda buluyorsunuz.   Peki, diyelim var oldu, biz o sanal dünyanın içinde mutlu iken gerçek dünyadaki sorunlarınıza ne olacak, sorumluluklarınıza ne olacak, gerçek dünyadaki ruhsal ve fiziksel durumunuza ne olacak, gerçek dünyadaki sevdiklerinize karşı sorumluluklarınız ne olacak?   Bireysel mutlulukla toplumsal sınır arasındaki sınırı nerede çizeceğiz?   Bu sınırı çizmemiz gereken süreçte sorumlu tutmamız gereken teknoloji insan mı?   Sağlık konusu düşünüldüğünde organ nakillerini, psikolojik sorunları çözen her türlü teknolojiyi düşünsenize, hiçbir hastalığın olmadığı bir dünya, fiziksel ruhsal sorunların olmadığı bir dünya kim istemez? Böyle bir dünyayı kendimiz için, sevdiklerimiz için düşünün  ama gene soruyoruz: Fiziksel, görsel, ruhsal sınırların olmadığı “ölümü yenen” robotik insanların olduğu bir dünyada ne zaman durup aynaya bakıp “Ben bu halimden mutluyum, ben kendime yeterliyim diyeceğiz, nerede duracağız?   Aynı soruya geri dönelim, teknolojinin şekillendirdiği gelecekten korkmalı mıyız yoksa onu kabul mu etmeliyiz?   Milat'tan önce 500'lü yıllarda Heraklitos bir söz söylemiş, hepimizin bildiği bir söz ‘değişmeyen tek şey değişimdir’ demiş. Unutmamak lazım ki hayatınıza nasıl bir şekil verecek olan bu süreçte korkmakta haklıyız, korkmalıyız ama sorgulamalıyız, tartışmalıyız farklı fikirlere yer vermeliyiz burada sorumluluk hepimizin.

Editör: TE Bilisim