Çocuk sahibi olmaya karar vermek insanın hayatında verdiği en önemli kararlardan biri. Bu hayati kararı verdikten sonra hem ruhsal hem de fiziksel olarak gebeliğe hazırlanmak gerektiğini belirten Dr. Muharrem Köse ile gebelik öncesi ve gebelik süresince neler yapılması hakkında konuştuk. Çiftlerin hayatını etkileyen ve hayatlarının önemli kararlarından birisi olan çocuk sahibi olmaya doğru zamanda karar verilmesi gerektiği ifade ediliyor. Gebe kalmadan önce çiftlerin bu süreci iyi düşünüp karar vermeleri gerektiğine değinen Dr. Muharrem Köse, öncesinde çiftlerin kendilerini psikolojik olarak hazırlamaları gerektiğini söylüyor. Aile ortamında paylaşılan sevginin doğumdan önce iki kişilikken sonrasında üç kişilik olacağına dikkat çeken Köse, psikolojik olarak gebe kalmaya hazırlandıktan sonra fiziksel olarak da hazırlanmanın gerekliliklerini anlattı. “ÖNCE KENDİNİZİ PSİKOLOJİK OLARAK HAZIRLAYIN” Gebeliğin önemli olduğu kadar hazırlık döneminin de çok önemli olduğuna dikkat çeken Dr. Muharrem Köse, psikolojik olarak çocuk sahibi olmaya hazır bir aile olmak gerektiğini belirtti. Sadece annenin psikolojik olarak hazırlanmasının yeterli olmadığını, babanın da kendisini hazırlaması gerektiğini ifade eden Köse, gebeliğe hazırlık süreci ile ilgili şu uyarılarda bulundu: “Çocuk olduktan sonra yaşam daha farklı bir alana geçecek. Evde yeni bir kişinin varlığıyla yüz yüze kalınacak, sevgi anlamında paylaşım olacak. Belki maddi sıkıntılar da çekilmeye başlanacak. Yani anne-babalar hayatlarında birbiriyle alakası olan bazı değişiklikler yaşayacak. Dolayısıyla bununla ilgili psikolojik bir hazırlık da önemli.” “FİZİKSEL OLARAK HAZIRLANMAK DA ÖNEMLİ” Köse, psikolojik hazırlıkla birlikte fiziksel olarak da hazırlanmak gerektiğini belirtti. Gebe kalmadan önce anne adayının çeşitli testler yaptırması gerektiği uyarısında bulunan Köse, “Folik asit, demir, B vitamini gibi yaşamsal öneme sahip olan testler yaptırılmalıdır. Çünkü bunlar sağlıklı gebeliğin ön şartlarından birisidir. Bazı vitamin eksiklikleri sinirsel gelişimi ve beynin dokusunu, gelişimini direkt etkiliyor. Dolayısıyla bunlara öncesinden bakılıp eksiklik varsa bununla ilgili tamamlamalar yapılmalıdır. Tüm bunlardan sonra psikolojik alt yapıda da hazırlanarak gebe kalmaya hazır hale gelinmiş olunmalıdır” dedi. Sigara veya diğer bağımlılıkların en kısa zamanda kesilmesi gerektiğine vurgu yapan Köse, “Bu esnada alkol kullanımı sınırlandırılmalıdır.  Mümkün olduğunca stresten uzak durmak önerilir. Ayrıca gebe kalmaya karar verince beslenme de düzenlenmelidir. Suni tatlandırıcılar, kafein kullanımı azaltılmalıdır. Küflü peynirler, az pişmiş yumurtalar, pastörize edilmemiş süt ürünleri, baharatlı et ezmesi, iyi yıkanmamış salatalar, soğuk hazırlanmış et ve önceden pişirilmiş yemeklerden uzak durulması gerekir” diyerek beslenmeye yönelik çeşitli önerilerde bulundu. İLK 3 AY ÖNEMLİ Gebe kalındıktan sonra yapılacakları anlatan Köse, özellikle ilk 3 ayın önemli olduğunu ve bu esnada da folik asit ve demirin de alınması gerektiğini ifade etti. Dr. Köse sözlerini şöyle sürdürdü: “Gebelik döneminde beslenme çok fazla önem arz eder. Kadınların en tedirgin olduğu konu ise bu dönemde fazla kilo almaktır. Hamilelik döneminde illa ki kilo alımı olacaktır. Aşırı kilo alımı ise uygunsuz beslenmeden kaynaklanır. Aşerme dediğimiz bir dönem vardır ve kadının bu dönemde çeşitli yiyeceklere karşı istekleri artabilir. Ama bu dönemde elden geldiğince bir düzen içerisinde, çok fazla karbonhidrata yüklenmeden beslenilmelidir. Aşırı kilolar sonrasında anne karnında çocuğun gelişiminden kaynaklı annenin cildinde bozulmalara da neden olacaktır. Karın büyüdükçe bağ dokusunun genişlemesinden dolayı karında bir gerginlik meydana gelecektir. Bağ dokusunun genişlemesini sağlamak için ise bazı kremler bulunuyor. Bu kremler kullanıldıkça epidal dokunun esnekliği ve genişliği gelişecektir. Hacimsel olarak büyüme olduğundan en azından annenin karnında yırtıklara neden olamayacak ve doğum sonrasında kilo vermeler başladıkça karında çok fazla yırtıklar ve çatlaklar oluşmayacaktır. Bu durum bile annenin gebelik süresince sağlıklı ve doğru beslenmesi ile yakından ilişkilidir.” ANNENİN BELİRLİ BESLENME DÜZENİ OLMALI Köse, bazı kadınlar gebelik süresince kilo alacağım diye hiç yemezken bazıları da aşırı yiyebiliyorlar diyerek şunları söyledi: “Bundan dolayı annenin gebelik süresince belirli bir beslenme düzeni olmalıdır. Belli vitaminler ve mineraller belirli seviyede alınmalıdır. Tek bir besin kaynağı seçilmemelidir. Bunlar hem anne yararına hem de bebeğin gelişmesi konusunda oldukça önemlidir. Biz gebelerin tetkiklerini yaptığımızda eğer ki vitamin eksiklikleri varsa takviye vitaminler yazıyoruz. Folik asitle ilgili bir eksiklik varsa tamamlama yapıyoruz. Gebeliğin sonuna kadar da aile hekimliği merkezimizde takibini yapıyoruz. Folik asidi taze sebze-meyve yiyerek doğal yollardan da almak mümkün, ama unutulmamalı ki anne artık iki canlı olacak ve yediği sebze-meyveler vücuttaki folik asidi sağlamaya yetmeyecektir. Bundan dolayı takviye uygulamak zorunda kalınıyor. Çünkü hem bebeği hem de anneyi riske atmak istemiyoruz.” Gebeliğin belli dönemlerinde aile hekimliğine gebeleri belirli kontrollere çağırdıklarını ifade eden Köse, şunları söyledi: “Günümüzde artık gelişmiş ülkelerde çok görünmeyen, ülkemizde de doğum sonrası tetanos çok görülmese de biz yine de her ihtimale karşı tetanos aşılarını da yaptırıyoruz. Bununla birlikte hem annede hem de babada sarılık olup olmadığına gebelik öncesinde bakılarak çeşitli tetkikler yapıyoruz. Sonrasında ise çocuk doğduktan sonra sarılık için çocuğun aşılanmasını yapıyoruz.” ULTRASONLA KONTROLLER SAĞLANMALI Belli dönemlerde ultrasonla çocuğun gelişiminin, takibinin aksatılmaması gerektiğini söyleyen Köse, “Anne karnının içindeki sıvının yeterli olup olmadığı da kontrol edilmelidir. Belli dönemlerde kan tahlilleri alınarak çocuğun herhangi bir kromozom bozukluğu veya genetik bir bozukluğu olup olmadığına bakılır. Bu zaman içerisinde çocuğun anne rahmine iyi yerleşip yerleşmediği de kontrol edilmelidir. Çocuğun gelişiminde, duruşunda sıkıntı var mı yok mu onlar kontrol edilir. Bununla birlikte erken doğum riskinin olup olmadığı da gözden geçirilir. Bütün bunları yaptıktan sonra aile hekimliği olarak gebeyi kadın doğuma yönlendiriyoruz. Sonuçta en doğru merci kadın doğumcular olacaktır” diye konuştu. Gebeliğin aksatılmaması, önemli bir süreç olduğunu söyleyen Köse, “Her anne ve her bebek biz hekimler için çok kıymetlidir. İkisinin de sağlıklı bir süreç geçirmeleri için aile hekimliği olarak elimizden gelenin fazlasını yapıyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı. (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim