24 Temmuz 1908... Basında sansürün kaldırıldığı kalemlerin gerçek gücünün ve özgürlüğünün ortaya çıktığı tarih. Dün, 110.'sunu kutlama imkanı bulduğum bu bayramda aynı doğum günü gibi içimden bir sürü şey diledim gerçek olması adına. Günümüzde her insanın bilgiye ulaşma, doğruları öğrenebilme ve kendi fikirlerini ifade edebilme özgürlüğünün en temel hak olduğu görüşü çerçevesinde bizlerden beklenenin en iyisini vermek tek gayemiz. Otosansüre, sansüre uğramadan, kalemini ve düşüncelerini satılığa çıkarmadan, meslek etik ve ilkelerine dayanarak haber yapmak bu sektörde gazeteciliği icra etmekten daha da zordur. Haber alma ve yayma özgürlüğünün en etkili aracı olan basın, demokrasinin yaşamasını ve gelişmesini sağlayan kurumların başında geliyor gelmesine ama en önemli husus bunu sadece lafta bırakmamak. Gazeteciler ve Basın bayramını kutlamaktan ziyade nasıl ve ne şekilde bu günlere gelindiğinin farkında ve bilincinde olmak benim için çok daha önemlidir. Kısaca göz atmakta fayda var. '' Yayın hayatına başlayan ilk Türkçe özel gazete ise 1860 yılında, Tercüman-ı Ahval gazetesi idi. Tercüman-ı Ahval gazetesi, Ziya Paşa'nın eleştirel bir yazısı nedeniyle, Mayıs 1861'de iki hafta gibi bir süreyle gözdağı verilmek için kapatıldı; bu, Türk basınında açıkça "sansür"ün ilk örneği oldu.'' ''Resmi olarak ilk sansür ise 10 Mayıs 1876’da “Âli Kararname” ile yasaya koyuldu. Kararname ile ilk defa bütün gazetelere sansür uygulandı. Kararname ile ayrıca yurt dışından getirilen yayınlara yapılan denetim de arttırıldı. Sansür memurları da devletin görevlendirdiği yerlerde gazetelerin ‘yazmaması’ gereken noktaları çıkarttı. Sansürü protesto eden bazı gazetecilerce sansür kararnamesi yayımlanıp altına "Matbaamızın makinesi kırıldığından birkaç gün gazetemizin neşrine muktedir olamayacağımızı müşterilerimize ilan ederiz" diye not düşüldü.'' ''32 yıl süren bu sansür uygulaması 24 Temmuz 1908 tarihinde son buldu. II. Meşrutiyet'in ilanıyla gazetelerin yayım öncesi denetimi kaldırıldı. 25 Temmuz sabahı gazeteler daha farklıydı, çünkü 32 yılın ardından gelen bir değişim yaşadı gazeteciler.'' ''Tam anlamıyla hür olmayan gazeteler günümüzde de var olsa da o günlerde özgür yayım yapan gazetelere vatandaşların ilgisi büyük oldu ve satışlar neredeyse ikiye katlandı. Bu, özgür basına duyulan özlemin göstergesiydi. 24 Temmuz bir anlamda gerçek gazeteciliğin patlama yaptığı gündü. O günden itibaren sadece İstanbul'da 353 gazete ve dergi, yayın hayatına başladı.'' ''Falih Rıfkı Atay sansürün kaldırıldığı gün, 24 Temmuzun basın bayramı olması fikrini ileri sürdü ve bu fikir kabul görülerek Cumhuriyet Dönemi'nde 24 Temmuz tarihi "Türk Basınından Sansürün Kaldırılması ve Basın Bayramı" olarak ilan edildi.'' Mezunu olduğum Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi (İLEF) Gazetecilik bölümünde bir zamanlar fakültemizde hocası olduğu Ahmet Taner Kışlalı'nın dersliklerinde okuduğum, meslek ilke etiklerini, gazeteciliğin temel alt yapısını birbirinden kıymetli hocalardan aldığım için kendimi çok şanslı görmekteyim.  Fakültemizde hep vurgulandığı gibi basın, toplumun 4. gözüdür. Bunu mesleğe adım attığım anda daha iyi anladım. Albert Camus'un da dediği gibi "Basın özgürlüğü belki de özgürlük düşüncesinin giderek aşağılanmasından en çok acı çekmiş özgürlüktür." Kalemimizin her daim güç ve ışık saçması dileğiyle...    

Editör: TE Bilisim