Özellikle 20 yıl önce 5 yaş civarındaki kişilerde obezite, alerji, bağırsak hastalıklarında sıklık gözlediklerini söyleyen Prof.Dr. Tarkan Karakan, "Bu durumun antibiyotiklerin yaygın kullanıldığı zaman dilimine denk gelmesi rastlantı değildir" dedi. Medicana International Ankara Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Tarkan Karakan, "Gaz, şişkinlik ve diğer kronik sindirim sistemi rahatsızlıklarınızın altında antibiyotik kullanımının etkisi olabilir" diye konuştu. Karakan, Türkiye’de obezite, alerjik hastalıklar ve inflamatuvar barsak hastalıklarının hızla arttığını, özellikle 20 yıl önce 5 yaş civarındaki kişilerde bu durumun belirgin olarak gözlendiğini ifade ederek, "Bu durumun antibiyotiklerin yaygın kullanıldığı zaman dilimine denk gelmesi rastlantı değildir" dedi. Unutulmuş organ Prof. Dr. Tarkan Karakan, şunları kaydetti: "İnsandaki gen sayısı 35 bin iken bağırsak bakteri gen sayısı 2 milyonun üzerindedir. İnsanın, 9/10’u bakteridir. Son 10 yıla kadar bu kadar büyük bir canlı varlığının, vücudumuzdaki etkileri ihmal edilmiş, daha doğrusu teknik yetersizlik nedeniyle çalışılamamıştır. Bağırsak mikrobiyotası bu nedenle ’unutulmuş organ’ ve önemi nedeniyle de ’metabolik organ’ olarak isimlendirilmektedir. Doğumdan itibaren bağırsaklarımıza ilk yerleşen bakteriler yararlı bakterilerdir. Burada doğum şekli, genetik faktörler ve ardından beslenme şekli önem taşır. Anne sütü ikinci mucizedir; son bulgular annenin bağırsağındaki yararlı bakterilerin anne sütü ile çocuğa geçtiğini gösterir. Yani hayatın kabaca ilk 5 yılı bağırsak bakteri yapımızın şekillendiği, olgunlaştığı dönemdir. Bu dönemde enfeksiyonlar ve antibiyotik kullanımı bağırsak mikrobiyotamızda kalıcı hasar bırakabilir." Hangi hastalıklara neden oluyor? Prof. Dr. Tarkan Karakan, bağırsak mikrobiyotasında bozukluk halinde karşılaşılan hastalıkları şöyle sıraladı: "Çocuklarda otizm, alerjik hastalıklar, obezite, inflamatuvar barsak hastalığı, spastik kolon, öğrenme ile ilgili bozukluklara neden olmaktadır. Erişkinlerde de durum farklı değildir: Romatoid artrit, çölyak hastalığı, kolon kanseri, inflamatuvar barsak hastalığı, irritabl barsak sendromu (toplumda çok yaygın görülen karın ağrısı, kabızlık ve ishal gibi dışkılama değişiklikleri, gaz ile seyreden hayat kalitesi bozan kronik bir hastalık), Diyabet (Tip 1 ve tip 2), metabolik sendrom, insülin direnci bağırsak mikrobiyotası bozukluğunun görüldüğü başlıca hastalıklardır. Her yıl bu listeye bir yenisi eklenmektedir. Ruh sağlımız da bağırsaklarımızla yakından ilişkilidir. Depresyon hastalarının bağırsaklarında sağlıklı insanlardan farklı bir bakteri gözlenmiştir. Ayrıca yoğun antibiyotik kullanımı ile bakteri yapısındaki değişim erişkinlerde obeziteye yol açmaktadır. Yediğimiz besinler bağırsakta bakteriler tarafından da sindirilmektedir. Kolon kanseri hastalarında sağlıklı insanlardan farklı bakterilerin olduğu ve bu bakterilerin kanserojen üretebildiği, bunun da polip ve kansere yol açtığı birçok çalışmada gözlenmiştir. Gelecekte bu bakterilerin daha iyi tanımlanmasıyla tedavi edilmesi; kolon kanserinin önlenmesi mümkün olacaktır." Mikrobiyotanın ayrıntılı analiziyle ise oldukça değerli sonuçlar elde edildiğine işaret eden Profesör Karakan, floranın kişisel olarak tanımlanmasıyla pek çok hastalığa yönelik tedavi ve çözümler planlandığını; bu hastalıkların başında obezite ve metabolik sendrom, bağırsak hastalıkları, kolon kanseri, artrit, otizm ve Alzheimer olduğunu sözlerine ekledi. İHA

Editör: TE Bilisim