Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) başlatmış olduğu intörlük uygulaması ile öğrencileri eğitim yılı içerisinde mesleki açıdan da hazır hale getiriyor. Üniversite-sanayi işbirliğiyle gerçekleştirilen uygulama sayesinde mezunların yüzde 75’i pratik eğitim aldıkları işyerlerinde teskere bırakıyor. Sanayi içerisindeki Meslek Yüksek Okul’ndaki öğrenciler ise üretim yaparak öğrenirken, kent ekonomisine de büyük ölçüde katkı sağlıyorlar. ODTÜ geleneği ile 1973 yılında kurulan ve şuan 3 dilde eğitim yapan tek üniversite olan  Gaziantep Üniversitesi yeni uygulamaları ile geleceğe güvenle bakabilen öğrenciler yetiştiriyor. 16 Büyük fakültesi, 52 bin öğrencisi ile ilk 500’ü hedefleyen ünivetsitede 3 bin 750 yabancı öğrenci bulunuyor. Tıp Fakültesi ve Mühendislik Fakültesiyle ön plana çıkan üniversite bu yıl ise 10 bin 500 yeni öğrenci alacak. Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ali Gür, üniversitedeki çalışmaları, hedefleri ve FETÖ operasyonları sürecinde yaşananları gazetemizin muhabiri Gülay Atar’a anlattı. GÜAN’deki FETÖ ihraçları nedeniyle oluşturulan ihraçlardan, intörlük uygulamasına merak edieln birçok konuda önemli açıklamalarda bulunan Prof.Dr. Gür, GAÜN olarak dünya sıralamasındaki yerlerini ilk 500’e çıkartmayı hedef seçtiklerini ifade etti. ÜNİVERSİTEMİZİN 44 YILLIK BİR GEÇMİŞİ VAR Gaziantep Üniverstesi’nin eğitim kapasitesi ve tarihçesini anlatırmısınız? PROF.DR. GÜR: Gaziantep Üniversitesi 1973 yılında ODTÜ geleneğine bağlı olarak Makine Mühendisliği olarak kuruldu. 44 yıllık bir geçmişi var. Şuan 16 büyük fakültesiyle, 52 bin öğrencisinin ynaı sıra  107 ülkede 3 bin 750 uluslararsı öğrenciye sahip. Yani kocaman büyük bir aileyiz. Dünyanın kuzeyinden güneyinden kısacaıs dünyanın farklı bölgelerinden gelen öğrncilerimiz barışık bir şekilde eğitim görüyor. Gaziantepin bu güzelliği var. İnsanları barışık yaşatmayı biliyor. İnsanların dinlerine, dillerine renklerin saygı göstererk huzur içinde yaşatıyor. Gaziantepin bu özelliği de yurt dışından daha fazla öğrenci gelmesine vesile oluyor. Bu yıl 10 bin 500 yeni öğrenci alacağız. Güneydoğunun Ortadoğuya açılan en büyük kapısı ve ayn zamanda sermaye, piayasa ve parayla ilgili işlerin yanında ekonomik alanda eğitim açısından da büyük bir sektör oluşturuyor Gaziantep Üniversitesi. İNTÖRLÜK PROJİMİZ MEYVELERİNİ VERMEYE BAŞLADI Üniversitelerde teorik ve pratik eğitim tartışmaları sürekli yapılıyor. Bu konuyu siz nasıl değerlendiriyorsunuz? PROF.DR. GÜR: Üniversiteler teorik bilgi ile bezerler ama öğrencilerimiz mezun olduktan sonra sahaya çıktıklarında iş imkanı açısından şoka girebiliyorlar. Madde 1: Üniversiteler her insana iş bulma kapısı değildir. Bunu öğrencilerin çok iyi bilmesi lazım. Üniversiteler eğitim kapısıdır. Ama burada kendisini iyi yetiştirenler, iş hayatına atıldıklarında daha avantajlı olabilirler. Gaziantep Üniversitesi olarak biz yinede, yeni bir model yapıyoruz şuanda. Teorik olarak eğitim alırken, öğrencilerimizi bir dönem sanayiye gönderiyoruz. Biz buna intörlük diyoruz. Bu uygulama üniversitemizin en örnek modelidir. Bu uygulamada sistem nasıl işliyor? PROF.DR. GÜR: Öğrencimiz 4 yıllık bir fakültede 7 dönem teorik eğitimlerini görüyor sekizinci dönem ise tamamen sanayicinin yanına gönderiliyor. İki tane mentör var. Bir üniversiteden danışman hoca var, birde gittiği işyerinde iş yeri sahibinin görevlendirdiği danışman süreci takip ediyor. PEKİ BU BİZE NE KAZANDIRIYOR? Öğrenci teorik eğitimin yanı sıra sahaya çıkmadan pratik olarak da kendini yetişirerek donamımlı hale geliyor. Hangi makinayı kullanacağını bilimiyor. Öğrenci olduğu için rahatça sorup öğrenebiliyor. Ama mühendis olarak aynı iş yerine gitseniz bu kadar rahat soru sorarak yeni şeyler öğrenemezsiniz.  İşveren diyorki; ben seni 6 ay deneyeceğim. Bu mezun olan öğrenci içinde işveren içinde bir kayıp. Biz diyoruz ki; 6  aylık deneme sürecini daha öğrenci iken tamamlıyor. Bunun avantajlarını yaşadık. Bizden bu şiekşilde intörlük uygulamasına tabi olan mühendislik fakültemize okuyan öğrencilerin intörlük sonrasında yüzde 72’i teskere bıraktı; yani aynı işyerinde devam etti. İşsizliğin bu kadar yoğun olduğu bir bölgede yüzde 72’i çok iyi bir rakam. ARA ELEMAN DEĞİL, ARANAN ELEMAN YETİŞTİRİYOR Gaziantep sanayi bölgesi GAÜn olarak bunu avantaja dönüştürebiliyor musunuz? PROF.DR. GÜR: Bu konuda çok önemli bir avantajımız  var. 2 yıllık Meslek Yüksek Okulumuz Naci Topçuoğlu Meslek Yüksek Okulu  sanayinin içerisinde. Bu bizim için çok büyük bir avantaj. Çünkü sanayinin içerisinde olduğu için sanayinin ihtiyacına ve iş kollarına göre aranan elemana göre biz bölüm açıyoruz. Açtığımız bölümlerdeki sektörel bağlantılar o çocuklara burs veriyorlar. Bu uygulama bizde standarttır. Naci Topçuoğlu Meslek Yüksek Okuluna kayıt yaptıran her bölüm için ilk 10 öğrenciye o sektör kolunda mutlaka 250 TL burs veriliyor. Diğer bir avantajımız öğrencilerimiz meslek yüksek okulunda bizzat üretim yapıyor. Öğrenciler modern ve son teknoloji makinalar ile Kutnu kumaşı ve halı üretimi yaparak işi öğreniyor.  Bizim meslek yüksek okullarımız ara eleman yetiştirmiyor. Biz aranan elaman yetiştiriyoruz. Öğrenci mezun olunca iş sorunu yaşamıyor. İşverende aradığı elemana rahat ulaşabiliyor. Sektörel bazda iş dünyası ile böyle planlı ve programlı çalışan nadide üniversitelerden birsiyiz. Tabi biz dinamik bir üniversite olduğumuz için sadece devltimizin belirledi bütçeye göre haretek etmiyoruz. Ayrıca Avrupa Birliği’nden, Kalkınma Bakanlığından, GAP İdaresinden ve çeşitli yerlerden projeler üretiyoruz. Göreve geldiğimiz günden bu yana 5 milyon EURO’luk prje yapmışız. Şuanda iki büyük projemiz var. Onlar ön elemden geçti. Onlarda kabul edilirse bu rakam 7 Milyon EURO’ya ulaşacak. 900 SURİYELİ ÖĞRENCİMİZ VAR Suryeli öğrencilerin yoğun olduğu Gaziantep’te, GAÜN’de okuyan kaç Suriyeli var? PROF.DR. GÜR: Bizim 3 bin 750 yabancı öğrencimiz var. Bunların bin 900’ü Suriyeli. Şuanda Türkiye’de en fala yabancı öğrencisi olan ilk 3 üniversiteden birisiyiz. Ama Suriyeli öğrenci bazında en fazla bizde var. Bu doğal bir şey mi? Evet Suriyeliler bu bölgede yaşıyorlar. Bu nedenle Gaziantep ve Şanlıurfa gibi illerde daha fazla üniversiteye müracaat gerçekleşiyor. Bu öğrencileri İstanbul’daki üniversitelerde alıyor ama bazı üniversiteler hiç almıyor. Bu öğrencileri biz yetiştirmezsek ülkelerine döndüklerinde okumamış ve beyinleri inşa edilemiş insanlar olacaklar. Burada kalırlarsa da eğitelim ki bizim toplumumuza faydalı hizmetler yapsınlar. ÖĞRENCİLER BELİRLENEN KONTENJAN DAHİLİNDE ALINIYOR Suriyeli öğrencilerin gelişiyle farklı bir tartışma başladı. Suriyeli öğrencilere ayrıcalık tanındığı konusunda bir algı oluştu. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu konuyu? PROF.DR. GÜR: Yanlış bir algı oluşuyor. Birincisi işte Surşyeli öğrenciler geldi. Türkiye’deki öğrencilerin hakkını alıyor. Böyle bir şey mümkün değil. Şöyle ki; YÖK’ün Türk öğrenciler için kontenjanı farklıdır. Bu ÖSYM tarafından yayınlanıyor. Oraya hiçbir yanabcı öğrenci müracaat edemiyor. Yabancı öğrenci kontenjanı da YÖK üzerinden resmi olarak bildirilir. Şuan bizim mesela bu yıl belirlenen 425 civarı  yanabcı öğrenci kontenjanımız var. Mesela Tıp Fakültesine 20 öğrenci alacaksın diyor. 21’inciyi alamazsınız. YÖK bunu kanun ile bağlamış. Orada da puan esaslı olarak değerlendirme yapılıyor. 3 DİLDE EĞİTİM YAPAN TEK ÜNİVERSİTE Suriyeli öğrencilerin gelmesinin artıları oldu mu? PROF.DR. GÜR: Şuan 3 dilde eğitim yapan tek üniversiteyiz. Gaziantep Üniversitesi Arapça, İngilizce ve Türkçe eğitim yapıyor. Arapça eğitim Suriye ve Filistinli öğrenciler için özel yönerge ile çıktı. Bu konuda 8 üniversite yetkilendirildi. Ama diğer üniversitler bunu başlatmadı. Sadece bizim üniversitemizde 23 programda arapça eğitim yapılıyor. Dolayısıyla bu Arapça eğitim veren programa kontenjanların dışında öğrenci de alabiliyoruz. Ama genel kontenjan olan bölümlerde 1 tane dahi fazla alamayız. HEDEFİMİZ DÜNYA LİSTESİNE İLK 500 GAÜN’ün eğitim başarı sıralamasındaki yeri nedir. Bu konuda bir hedefiniz varmı? PROF.DR. GÜR: Gaziantep Üniversitesi’nin uluslararası arenadaki sıralaması 800 ile 900 arasında. Dünyadaki 20 bin üniversite üzerinden yapılan sıralamadır bu. Çok farklı sıralamalar var çünkü. Ama bizim istediğimiz şey şu; biz birkaç yılın içerisinde ilk 500’ün içersiinde yer almak istiyoruz. Dolayısıyla 20 binin içerisinde ilk 500’e girdiğimiz zaman gelece dönük vizyonlarımızı oluşturmuş olacağız. TÜM OLUMSUZLUKLARA RAĞMEN HEDEFE DOĞRU İLERLİYORUZ Bölüm bazında durum nasıl? PROF.DR. GÜR: Mesela bizim bazı bölümlerimiz çok daha ön plandadır. İnşaat Mühendisliği bölümümüz Dünyada 630’uncu sırada. Ama Türkiye’de 4’üncü sırada. Tıp Fakültemiz Dünya sıralamasına 930’uncu sırada.  Türkiye’de 21. Sıradayız. Tabi gönül isterki ilk 10’da olalım. Ama şunu da düşümekte fayda var; Gaziantep şuanda uluslarası savaşın yürütüldüğü sahnenin kenarında yaşıyor. Bunu tüm sıcaklığını biz yaşıyoruz. Birde terör algısına kurban giden bir şehrimiz var. Böyle bir şehirde siz halen eğer üniversitesini belirli sıralamalarda tutuyorsanız bu bile başarıdır diye düşünüyorum. Ama biz bu başarı ie tatmin olmuyoruz ve ilk 500 hedefi ile çalışıyoruz. Tabi bunun için biraz zamana ihtiyacımız var. FETÖ MAĞDUR EDEBİYATI YAPIYOR 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ihraçlar yaşandı. GAÜN’de durum nedir. Bu konuda oluşturulan algıları nasıl değerlendiriyorsunuz? PROF.DR. GÜR: Doğal olarak sistemten ihraçlar yapılıyor ve yapılması da gerekir. Bu devlete bu milLette kasteden kim olursa olsun, dil, dini ve ırkı ne olursa olsun, (terörün dili, dini ve ırkı omaz) vatana ihanet edenler mutlaka bunun cezasını görecek.  Üniversiteler ve akademisyenler açısından da olaya baktığımızda şunu vurgulamakta fayda var. FETÖ’nün en başta yaptığı şey mağdur edebiyatıdır. Bakın geçmişte hep şunu vurguluyorlardı. Emniyette yetişmiş insanlar, istihbaratçılar onlar görevden alındıkları için artık devletin hafızası kayboldu. İstihbarat işlemiyor ve bu kadar olaylar oluyor. Halbu ki, tam tersi oluyor. Bakın askeriye ve emniyet içerisinde ciddi temizlikler yapıldıktan sonra olaylar sayısal olarak azaldı  ve aynı zamanda Fırat Kalkanı operasyonunu gerçekleştirdik. Dünya bunu görmemişti. Çünkü Dünya’nın istediği şuydu; Türkiye’yi askeri ve istihbarat olarak baskılamak ve birbirine düşürmek istiyorlardı. Bunlar bir daha ayağa kalkamaz diyorlardı. Böyle bir beklenti içerisinde olanlara 15 Temmuz sonrası Fırat Kalkanı operasyonu yapınca aslında bizim ne denli bir askeri geçmişimizin olduğunu ve içimizdeki hainleri temizleyerekte güç kaybetmediğimizi aksine daha da güçlendiğimizi ortaya koyduk. FETÖ’NÜN ALGILARINI İYİ OKUMALIYIZ GAÜN’DE ihraçlar yaşandı. Bunun yansımaları nasıl oldu. Gerçekten bir iş kaybı yaşandı mı?  PROF.DR. GÜR: Üniversitelerde bilimsel olarak o sarsıntı dönemlerimi geçirdik. Ama ilginç olan şey şu; hastane bazlı düşünürsek TIP Fakültesi’nde öğretim üyelerinin yüzde 25’i yani 60 civarı açığa alınan oldu. Bunların birçoğu da profesördü. Ancak ilginç olan şu; yüzde 25 ihraç olmasına rağmen Tıp Fakültesi yüzde 30 ciro artışı yapıyor. Hasta girişinde ise yüzde 15 artış yaşandı. Bunu şöyle değerlendiriyorum. Bu yapı kendi istediğini yapmak istiyor. Kendi istedikleri olmayıncada sistemi kilitliyorlar; çalıştırmıyorlar. Dolayısıyla sayısal olarak azalmakla birlikte geride kalan insanlar daha canla başla çalışıyorlar, hafta sonu ve akşam ameliyat yapıyorlar. Bizde onları devletin bütçelemesi ile hukuki çerçevede ödemelerini yapıyoruz. Hem öğretim üyelerimiz kazanıyor hemde hastane kazanıyor. Diğer yandan hastalarında memnuniyeti artıyor. Kurumlarda kalfiye eleman azaldığı için hizmet kalitesi düştü şeklindeki söylemler tamamen FETÖ’nün algısıdır. Bu algılara kurban gitmemek lazım. Tam tersine devlet içindeki iltihaplı yapıyı atıyor ve bağırsaklarını temizliyor. 15 TEMMUZ MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRDİ 15 Temmuz darbe girişiminde dersler çıkartmak gerekirse neler söyleyebilirsiniz? PROF.DR. GÜR: 15 Temmuzda bir çok şeyi test ettik. Ak Partili, CHP’li, MHP’li kısacası farklı görüşten insanlar vatan söz konusu olunca sokakağa döküldü. Bilgisayar başından kalmayan ve ‘bunları mı memleketi emanet edeceğiz’ diye sitem ettiğimiz gençlerimiz (benim oğlumda içinde olmak üzere) sokaklara döküldü ve bayrakları ellerine alarak adate birlik ve beraberlik dersi verdiler. 15 Temmuz birçok açıdan büyük bir acı yaşamamızın yanında bizi daha da kenetlendirdi. FETÖ BİR VİRÜSTÜR VE TAMAMEN TEMİZLENMELİDİR  GAÜN’de ihraçlar nasıl yapılıyor? PROF.DR. GÜR: Devlet bir kurumda birisine yetki verdiyse onun hesabını da sorar. Dolayısıyla biz burada yapılan işlemlerde, o konuda devletin gönderdiği bilgi belge ışığında komisyonlarımıza havale ediyoruz. Komisyonlarımız taramalarını yapıyor, ifadeler alınıyor. Gelen bilgi ve belegeleri tartıştıktan sonra karar veriyor. Karar verici ben değilim. Kararı komisyon verir. Komisyon kararı da uygulanmak üzere gerekli yerlere gönderilir. Burada FETÖ yine aynı şeyi yapıyor. Burdaki mantık şu; FETÖ kurumlarda kendilerine yapılacak operasyonları engelemek için sürekli iftira kampanyaları yürütüyor ve aynı zamanda işi sulandırıyor. Şuan Cumhurbaşkanımız gece gündüz bu millet için mesai yaparken, FETÖ içeride ve dışarıda karalama kampanyası yürütüyor. Yani aynı mantık her yerde işliyor. KARDEŞİMİZDE OLSA HAİNLİĞİN BEDELİNİ ÖDEMELİ Birde kurumlararası değerlendirmeler yapılıyor. Şu kurumdan çok ihraç var, diğerinde az gibi, bu konuya değinir misiniz? PROF.DR. GÜR: Yöneticiler kendi kurumundan sorumludur. A kurumundan fazla ihraç oldu B kurumundan daha az oldu. Ben kendi kurumumdan sorumluyum. Devlette bana ‘şu kurumda neler oluyor’ diye sormaz. ‘Sen kurumundan ne yaptın’ diye sorar. Ben kurumumda yapılmasın gerekeni hassas bir şekilde yapıyorum. Ama bizim prensibimizde şu;  Adaletten asla şaşmayız. Ama merhametimize  de yenilmeyiz. Sahibi olan bu olaydan yırtsın, sahibi olmayanlar gitsin. Öyle bir şey olamaz. Kardeşimiz bile olsa bunun bedelini ödeyecek. Ama bu işle ilgisi alakası olayanlarda ifitiralara kurban gitmemeli. Bizim felsevemiz açıkçası bu. (Gülay ATAR)                        

Editör: TE Bilisim