Tüketicilerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için gereksinmeleri olan mal ve hizmetlere ilişkin fiyat politikaları ve uygulamaları belirleyicidir. Türkiye’de elektrik, su, doğal gaz, akaryakıt ürünleri gibi belirli temel mal ve hizmetlerde kamu kuruluşlarının belirlemiş olduğu fiyatlar uygulanmaktadır.  Diğer tüm mal ve hizmetlerde serbest piyasa koşullarına göre, fiyatlar belirlenmektedir. Ancak, piyasa koşullarında etkin ve belirleyici olan taraf,  mal ve hizmetleri üreten büyük firmalar ile aracı, tüccar, komisyonculardır. Esnaf kuruluşları ile ticaret odaları tarafından ağırlıklı olarak bir takım hizmetler alanında fiyat tarifeleri düzenlemiş olsa bile, bu tarifeler üzerinde ilgili kamu kuruluşlarının ve halkın herhangi bir etkisi yoktur. Küçük ve örgütsüz durumdaki üreticiler ile tüketiciler belli güçlerin hakim olduğu piyasa koşullarında sürekli mağdur olan ve ezilen zayıf tarafı oluşturmaktadır. Örnek vermek gerekirse, küçük çiftçilerin üretip aracı tüccarlara, komisyonculara ya da büyük hiper market ve süper marketlere sattıkları tarımsal ürünlerin fiyatları üzerinde hiçbir etkileri bulunmamaktadır. Diğer taraftan, geliri belirli bir sınırın altında olan ve bedenen çalışan  esnafın verdiği hizmetler ve sattıkları mallarda satış fiyatları ya da fiyat tarifeleri ilgili  esnaf odaları ve birlikleri tarafından belirlenmektedir. Esnaf odalarının fiyat tarifesi teklifi odaların bağlı olduğu birliklere bildirilir. Odaların teklifini birlik kabul eder ya da reddeder. Esnaf birlikleri tarafından onaylanan fiyat tarifesi, 5362 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununa ve bu Kanun kapsamında düzenlenen “Esnaf ve Sanatkarlarca Üretilen Mal ve Hizmetlerin Fiyat Tarifeleri Hakkında Yönetmelik” gereğince düzenlenmekte ve uygulamaya konulmaktadır. Ticaret odalarına üye olmak zorunda olan firma ve tüccarların ürettikleri ve sattıkları mal ve hizmetler için de ticaret odaları tarafından düzenlenen fiyat tarifeleri geçerlidir. Ticaret odalarının düzenlemiş oldukları fiyat tarifeleri ise “Tacir ve Sanayiciler Tarafından Üretilen Mal ve Hizmetlerin Azami Fiyat Tarifelerinin Düzenlenmesi Hakkında Yönetmelik”e göre  belirlenmektedir. Gerek esnaf kapsamındaki gerekse ticaret odalarına üye olmak zorunda olan tüccar ve sanayicilerin ürettikleri mal ve hizmetler için sınırları belirlenen fiyat tarifesi zorunluluğu yoktur. Çünkü, gerek esnaf sanatkarla ilgili yasa ve yönetmelikte gerekse tüccar ve sanayicilerle ilgili yasa ve yönetmelikte, üretilip satılan tüm mal ve hizmetler için tarife zorunluluğuna ilişkin net bir hüküm yoktur. Örneğin, “Tacir ve Sanayiciler Tarafından Üretilen Mal ve Hizmetlerin Azami Fiyat Tarifelerinin Düzenlenmesi Hakkında Yönetmelik”in 4.maddesinde, “odaların, mal ve hizmetlere ilişkin tarifeleri kendi üyeleri ile ilgili olarak düzenleyebilir” diyor, “düzenler” ya da “düzenlemek zorundadır” demiyor. Kaldı ki, düzenlenen fiyat tarifelerinde kamu kuruluşlarının sınır koymak, sınır getirmek gibi bir yetkileri yoktur. Zaten, esnaf odaları ile ticaret odalarının ekmek, simit, lokantaların pişirdiği yemek, kasapların sattıkları etler dışındaki diğer tüm mallar konusunda bir fiyat tarifeleri yoktur. Konuya satın alma gücü olarak bakıldığında, tüketicilerin gereksinmesi olan mal ve hizmetleri haneye giren gelirleri ile satın alabilmeleri gerekir. Özellikle de gıda, su, elektrik, doğal gaz, iletişim, ulaşım, ısınma – barınma gibi temel mal ve hizmetlere tüketicilerin gelirleri ile erişebilmeleri son derece yaşamsal ve tartışmasızdır. Ancak, görülmektedir ki, asgari ücretlilerin ellerine geçen ücretler 4 kişilik bir asgari ücretli ailesinin yalnızca yeterli ve dengeli beslenebilmesi için gerekli olan bedelin altında kalmaktadır. Yani, asgari ücretliler de içinde olmak üzere, nüfusun yüzde 20’si açlık sınırının altında yaşamaktadır. Genellikle, fiyat artışları, özellikle de gıda gibi temel mallardaki fiyat artışları maaş artışlarının üzerine çıkmaktadır. Böyle olunca, bir asgari ücretli, bir emekli işçi ya da emekli memur, bir yıl önceki maaşıyla alabildiği gıdayı bir yıl sonraki maaşıyla alamıyor. Veya, 1 yıl önce alabildiği temel hizmetleri bir yıl sonraki maaşıyla alamıyor. Dolayısıyla, bir yıl sonraki satın alma gücü bir yıl öncesine göre düşüyor. Örnek vermek gerekirse, Eylül 2018’de, Eylül 2017’ye göre asgari ücretlilerin, emekli memur ve işçilerin 70’den fazla gıda maddesinde, elektrik ve doğal gazda, akaryakıt ürünlerinde satın alma güçleri düşmüştür. Aracı-komisyoncu ya da hiper marketler, küçük çiftçiden kilosunu 1TL’ye aldığı domatesi, tüketiciler manav ve marketlerden 8TL - 10TL’ye satınalabilmektedirler. Yani, küçük çiftçiden alınan sebze, meyve ve diğer tarımsal ürünleri tüketiciler en az 4-5 kat fiyatla satın almak zorunda kalmaktadırlar. Kısaca, gerek kamu kuruluşları tarafından fiyatları belirlenen elektrik, doğal gaz, akaryakıt, su gibi mal ve hizmetler ile gerekse esnaf ve özellikle de büyük sanayici, imalatçı, aracı, tüccar ve komisyoncular tarafından tarifeleri belirlenen 3-4 çeşit mal ve 16 çeşit hizmet hariç, diğer tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarında hiçbir kıstas ve denetim yoktur. Fiyat politikaları ve uygulamalarında tüketici hakları, sosyal hukuk devleti ve kamu yararı anlayışı yoktur. Serbest piyasanın fiyat politikalarında serbest vurgun, serbest soygun anlayışı egemendir. Bu fiyat politikalarının, anlayışının ve uygulamalarının belirleyicisi piyasaya hakim olan büyük sanayici – imalatçı, aracı, komisyoncu, tüccar gibi kapitalizmin egemen güçleridir.  

Editör: TE Bilisim