İstanbul’un fatihi Fatih Sultan Mehmed’in bugün ebediyete uğurlandığı günün yıl dönümü. Osmanlı İmparatorluğu'nun 7. Padişahı olan büyük isimden bahsedeceğim bugün.

Fatih Sultan Mehmed, 30 Mart 1432 tarihinde Edirne'de doğdu. Babası altıncı Osmanlı padişahı II. Murad, annesi ise Hüma Hatun'dur. Küçük yaşta tahsiline ve yetişmesine çok önem verilen Şehzade Mehmed, devrin en üstün âlimlerinden eğitim gördü. 11 yaşına geldiğinde idari yönden tecrübe kazanması için Manisa sancakbeyliğine tayin edildi. Felsefe, hadis, tefsir, fıkıh, kelâm, tarih, geometri ve matematik alanlarında fevkalâde yetişti. 1444 yılında II. Murad, tahtı 12 yaşındaki oğlu Mehmed'e kendisine devrederek Manisa'ya çekildi. Ancak Osmanlı tahtına küçük yaşta birisinin geçtiğini duyan Avrupa ülkeleri, bir kez daha Osmanlı topraklarına yöneldi. Bunun üzerine II. Murad, 1446 senesinde tekrar tahta geçti.

II. Mehmed, 1451 yılında babasının ölmesi üzerine 19 yaşında tekrar Osmanlı tahtına oturdu. Osmanlı donanmasını güçlendirip Konstantinopolis'e saldırmak için hazırlıklara başladı ve şehri 1453'te 21 yaşındayken fethedip Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'na son verdi. Ardından 1460'ta Mora Despotluğu'nu, 1461'de ise Trabzon İmparatorluğu'nu ele geçirip Bizans'ın son iki kalıntısını da egemenliği altına aldı. 1473'te, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ı Otlukbeli Muharebesi ile mağlup etti. Bunların yanı sıra, Anadolu'da ve Güneydoğu Avrupa'da fetihlerini sürdürüp Karaman ve çevresi, Sırbistan, Eflak, Bosna, Arnavutluk, Kırım gibi önemli bölgeleri Osmanlı İmparatorluğu'na kazandırdı. 1481 yılında Anadolu'ya doğru yeni bir sefere çıkan Sultan Mehmed, yolun başında hastalandı ve 3 Mayıs 1481 tarihinde, Gebze yakınlarında yer alan Hünkârçayırı'ndaki ordugâhında 49 yaşındayken öldü. Mezarı İstanbul'un Fatih ilçesindeki Fatih Camii'nde yer almaktadır.

Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'u fethettikten sonra kendini "Roma hükümdarı" (Kayser-i Rûm) ilan etti ve hayatının geri kalanında Osmanlı Devleti'ni Roma İmparatorluğu'nun devamı olarak, kendini de imparatorluğun "yerine geçen" değil onu "devam ettiren" kişi olarak gördü. Saltanatı süresince birçok siyasi ve sosyal reform yapan II. Mehmed, döneminde çıkardığı kanunları ''Fâtih Kanunnâmesi'' adıyla kitaplaştırıp yürürlüğe koydu. Sanatı ve bilimi teşvik etti ve saltanatının sonlarına gelindiğinde, "yeniden inşa" programı sayesinde Konstantinopolis'i gelişen bir imparatorluk başkentine dönüştürdü.

Fetihten sonra "Fâtih" unvanıyla anılmaya başlayan II. Mehmed, şehrin ticaret merkezi olan Galata'dan kaçmış olan Rumların ve Cenevizlilerin şehre dönmesini sağladı ve Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin yeniden açılmasına izin verdi. Ayrıca bir Yahudi Hahambaşlığı ile bir Ermeni Patrikhanesi kurdurdu. II. Mehmed, İstanbul'u farklı dinlerden insanların bir arada yaşadığı, ticaret ve kültür merkezi olan bir başkent yapmayı amaçladı.

II. Mehmed, 1481'de Anadolu'ya doğru yeni bir sefere çıktı. Fakat daha yolun başında iken hastalandı ve 3 Mayıs 1481 tarihinde, Gebze yakınlarındaki Hünkâr Çayırı'ndaki ordugâhında henüz 49 yaşındayken öldü. Gut hastalığından öldüğü sanılmaktadır.

Fatih öldükten sonra ölümü saklandı. Padişah'ın hamam ihtiyacı var denilerek gizlice cenazesi saraya getirildi. O sırada Şehzade Bayezid'e ve Şehzade Cem'e ulak gönderildi. Gizlenen cenaze haberini 11 gün sonra öğrenen yeniçeriler İstanbul'a geldi ve İstanbul'da büyük bir anarşi başladı. Sadrazam Karamanlı Mehmed Paşa, Cem taraftarı olduğu için idam edildi. Şehirde her taraf yağmalanmaya başladı. Gayrimüslim tüccarların ev ve dükkânlarına saldırılar düzenlendi. O arada herkes, kendi taraftarını tahta çıkarmak için uğraşırken, Fatih'in cenazesi sarayda karanlık bir odada unutuldu. Baltacılar kethüdası olan Kasım isimli birisi, II. Bayezid'e yazdığı mektupta, sarayda cenazenin yanına gittiğinde üç gün üç gece boyunca üzerine mum yanmadığını, cesedin kokusundan yanına zor varıldığını söylemiştir. Daha sonra tahnit ustasıyla beraber iç organları çıkarılmış ve ceset tahnit edilmiştir. Cesedi tahnit edebilmek için elbiselerinin çıkarılması gerekiyordu. Lâkin mevsimin sıcak olması dolayısıyla ceset bozulduğu için elbise cesede yapışmıştı. Bu yüzden, elbisesi sol kolunun üzerinden kesildi ve tahnit bu şekilde yapıldı. Kesik elbise bugün hâlen Topkapı Sarayı'ndadır. 22 Mayıs 1481 tarihinde defnedildi. Naaşı Fatih Camii'ndeki türbesindedir.