Estetik kavramı gündelik yaşamımızda farklı bağlamlarda bilinçli ya da bilinçsizce ama yoğunlukla kullandığımız bir kavram ve tanım. Gündelik dile bu kadar sızmış olmasına rağmen bu kavramın arkasındaki devasa anlam dağının filozofisine ve tarihçesine kısaca bakmakta yarar var sanırım. Aristo'dan Platona, Socrat'tan Hegel’e, Kant 'tan  Marx'a,  Schopenhauer 'den  Heidegger'e  felsefenin bütün babalarının  üzerine tefekkür ettiği devasa bir külliyat bıraktığı bu kavrama daha yakından bakmamız gerekir.Tıpkı rastgele ve bağlam dışı ve çok yüzeysel kullanılan 'Etik' gibi ve son zamanlarda kulak tırmalayan boyutlarda 'fenomen' (görüngü) kavramı gibi. Bizim konumuz estetik. Estetik Yunanca bir kelime 'aisthesis'ten, güzel duygusu: Güzelliğin insan aklı ve duyuları üzerindeki etkilerini konu edinen ya da mesele edinen bir felsefe dalı. 'Esthetique' Türkçeye Fransızca’dan ithal edilmiş bir kavram, Türk Dil Kurumu sözlüklerinde  Estetik : İnsan algılarına çekici görünme, düzen, uyum, güzellik gibi sanatsal özelliklere sahip olma durumu  olarak tanımlanmış. Algı ve/veya duyuların sağladığı bilgi üzerine bir kuram giderek bir bilim dalı. Bu bilimi kuran ve isim babası olan kişi Alman düşünür Alexander Gottlieb Baumgarten’dir. 18.yy da yaşayan bu düşünür  'AESTHETİCA 'adlı kitabında bu bilimi temellendirmiştir. Baumgarten'e göre  estetik duyular bilginin bilimidir ve zihnin bilgisinin bilimi olan mantığın, duyu bilgisi alanındaki karşılığı da güzelliktir. Güzellik duyu bilgisinin yetkinliğidir. Mantığın konusu nasıl hakikati araştırmaksa estetiğin konusu da güzelliği araştırmaktır ya da güzellik üzerine düşünen bir felsefe dalıdır. Bildiğimiz kadarıyla güzellik meselesini ilk dert edinen kişi Platon’dur. Platona göre güzel bir 'idea' dır hakiki varlık ve öz dür  bu sebeple de hakikattir aynı zamanda iyidir. Bu anlayış güzelliği 'içerikçi metafizik' bir anlayışla değerlendirir. Platinus, Scheling, Hegel bu metafizik perspektifte güzelliği değerlendirir. Platinus'a göre güzelliğin kaynağı her şeyin başı olan mutlaktır bu mutlak aşkın iyidir. Güzellik aşkın olanın ışığıyla ışımak, maddeden kurtulmaktır. Ruh aşkın olana ne kadar yaklaşırsa o kadar güzelleşir. Schelling göre güzellik mutlak sembolik olandır, sonsuz olanın sonlu olanda görünmesidir. Hegel de güzellik ide'nin ya da ruh'un duyusal olarak görünüşüdür, güzellik ide olduğuna göre  hakikatle aynı şeydir, ama bir başka açıdan hakikatle ayrılır, bu ayrılık ide'nin görünür hale gelmesi ve duyularla kavranabilir  hale gelmesi yani  idenin görünür hale gelmesi güzelliktir. Hartman güzelliği, tinsel varlığın maddi varlıkta görünüşe ulaşması diye tanımlar. Heidegger ise güzelliği varlığın gizemlilikten kurtulması, gün ışığına çıkması olarak anlar ve bu da hakikatten başka bir şey değil der. Bir diğer anlayış ya da kavrayış  'biçimci güzellik anlayışı' bu anlayışta yer alan düşünürler de doğa varlığından ve sanat eserlerinden yola çıkar ve onda güzelliği oluşturan biçimsel matematik nitelikler bulur bu anlayışın öncüsü yaşlılık döneminde yine Platon dur, Platon güzelliğin doğru orantıya dayandığını söyler. Aristoteles de güzelliği formel matematik olarak tanımlar. Ona göre güzelliğin temel elemenları düzen simetri ve sınırlılık 'tır.Güzelliğin böyle biçimsel kavranması  estetik ve bilim tarihinde sürüp gider.Bu biçimsel ilkeler simetri ve proportion(oran) orantı ve harmoni dir.Daha ilk çağlardan beri  güzelliğin ilkelerini ve güzelliği oluşturacak ideal bir oranın varlığı araştırmalarına yoğun kafa patlatılmış ve 'altın oran' (sectioAurea) denilen doğada çeşitli formlarda görülen  spekülatif değerlere ulaşılmıştır.. Bir de subjektiv güzellikçiler var ve bunların fikir öncülü Kant. Kant 'a göre güzelliğin ne olduğunu araştırmak beğeni yargısını çözümlemekle olanaklıdır. Beğeni hoşlanma ya da hoşlanmamaya dayanarak bir şey hakkında estetik yargı verme yetkisidir ve bu da subjektif bir yargı olacaktır. Özdeşleyim kuramıyla Theodor Lipps, güzelliği bir duygu temeline oturtur. Özdeşleyim Kendi dışımızda bulunan bir objede kendimizi yaşamımızdan izdüşümleri görme anlamına gelir. Bütün bu kuramsal teorik çerçeveyi kitaplar boyunca uzatmak mümkündür ve bunun da sayısız örneği vardır literatürde. Estetik  ya da güzellik insanın en temel ihtiyaçlarından biridir, şimdi  çok  temel  gibi görünen bir çok şeyden daha eski bir ihtiyaçtır. Estetiğe ihtiyaç duymayan bir insan düşünülemez. Hegel in tanımındaki 'gibi sanattaki güzel ruhtan doğmuş güzeldir.İnsan doğaya güzeli getiren bir varlıktır'!Dolayısıyla 'güzel' çok temel  bir ihtiyaçtır ,bazı ayrıcalıklı sınıflara has bir değer değildir.Sanat bizi insanın merkezine,derinine,kuytularına indirir,estetik bu inişin koşullarını kavramaya çalışır.

Editör: TE Bilisim