Genel Yayın Yönetmenimiz Serkan Demirtaş ile 10 Kasım’ı, Cumhuriyet dönemi Ankara’yı ve Halide Edip’in Türk’ün Ateşle İmtihanı kitabını konuşuyorduk. Sohbet, Mustafa Kemal’in 1923’te çıktığı uzun yurt gezisine geldi. Bu gezide, Mustafa Kemal’in İzmit Kasrı’nda, İstanbullu gazetecilerle de soru yanıtlı uzun bir söyleşisi olmuştu. Gazeteciler arasında Halide Edip de vardı. Serkan Demirtaş, yeni çıkan kitabımı kastederek “köşende neden duyurmuyorsun” diye sordu. Ben de Yayın Yönetmenimizi kırmayayım istedim ve bugünkü köşemi, dördüncü kitabım olan “Mustafa Kemal Atatürk / Eskişehir-İzmit Konuşmaları 1923”e ayırdım. Öncelikle şunu belirtmeliyim: Kitabın kapağında, İzmit’te tam o gün çekilmiş bir fotoğraf yer alıyor ve Halide Edip ile Mustafa Kemal yan yana duruyor. Gazi Mustafa Kemal Paşa, 14 Ocak 1923’te Ankara'dan hareket ederek bir ay sürecek Batı Anadolu gezisine çıktı. İlk durağı, Eskişehir oldu. Son durağı ise 17 Şubat 1923’teki İzmir İktisat Kongresi… Yurt gezisine çıktığında Lozan’da görüşmeler sürüyordu. Yani sulh henüz resmi olarak tesis edilmemişti. Ankara daha başkent olmamış; yeni devletin idare merkezi, şekli, dini, izlenecek yol, iç ve dış kamuoyunda tartışmaların ön sıralarını meşgul ediyordu. Bu meyanda, gezinin en önemli gayesi, yeni devletin fikrinin fiiliyata geçirilmesi için kamuoyu oluşturmak ve nabız yoklamaktı. Mustafa Kemal’in Nutuk’ta da belirttiği gibi, “Saltanatın kaldırılması, hilâfet makamının yetkisiz kalışı üzerine halk ile yakından temasa gelmek, ruhsal durumunu ve fikri eğilimini bir daha tetkik etmek mühimdi.” Eskişehir ve İzmit gezisindeki konuşmaların öneminin daha iyi anlaşılabilmesi adına Nutuk’taki ilgili bölüm, kitabın en başında yer alıyor. Konuşmalar, Mustafa Kemal’in geziye giderken beraberinde yer alan üç zabıt kâtibi tarafından eski Türkçe harflerle birebir kaydedildi. Eskişehir-İzmit konuşmaları ve gazetecilerle mülâkatın yer aldığı bu tutanaklar, kapak ve boş sayfalar hariç üç parça ve 150 sayfadan oluşuyor. Eskişehir-İzmit konuşmaları ilk olarak 1982 yılında Arı İnan imzasıyla Türk Tarih Kurumu Yayınları’nca (TTK) basıldı. Ancak bu yayında Kürt meselesi, Batı Trakya ve Rusya Türkleri bölümünde bazı yerler çıkarılmıştı. 1993 yılında Kaynak Yayınları ise tutanakların tıpkıbasımını yaparak “sansür”lenen kısımlarını da okurun bilgisine sundu. Konuşmaları yayıma hazırlamak için orijinal metinleri tekrar okunurken bir taraftan da biraz önce adlarını belirttiğim her iki eserle karşılaştırma yaptım. Böylece adı geçen eserlerdeki “okunamadı” notu olan ya da yanlış okunan yerleri de düzelttim. Bu düzeltmeleri dipnotta, her iki esere ve orijinal metinlerin sayfalarına atıfla tek tek belirttim. Böylece geçmişi doğru öğrenebilmek için bu önemli eser ilk basımından 37, ikinci basımından ise 26 yıl sonra yeniden yayıma hazırlamış oldum. Kitap, Ekim ayının son haftası kitapçı raflarındaki yerini aldı. (İHA)