Arkadaş ortamında küçük yaramazlıklar yapıp bunların bizim için kötü olduğunu söyleyen biriyle karşılaştığımızda hemen “eyvah Mahmut Hoca” diyen biri çıkar. Bu kesin. Mahmut Hoca öğrencilerinin kendilerine zarar verebilecek hareketlerden kaçınması için neredeyse gece gündüz uyumayan bir baba aslında. Filmde öğrenciler için kendilerine zulmedildiğini sanan “yok mu şu Mahmut Hoca’dan kurtaracak bizi” diyenlere bizlere gerçek hayatta yol gösteren ama değerini sonradan anladığımız tanıdık yüzlerimizi hatırlatıyor. Çocukluğumuzda, gençliğimizde hatta orta yaşlarda bile “Mahmut Hoca’ya benziyor” dediğimiz kişiler beyaz ekranda izlerken onu hatırlatır. Kral Adam Gol Kralı, Kapıcılar Kralı, Çöpçüler Kralı… hepsinde başında kasketiyle ya da şapkasıyla “kral” adamdır Kemal Sunal. Herkes onu saf görüp öğütler verirken bildiğini yapan hepsinde de ‘kişi kendinden bilir’ sözünü doğrularcasına filmin sonunda daima kazanan bir kahramandır. Reytingi bilmediğimiz zamanlarda üç kağıtçıya tokat atan, kurnaz mahalle bakkalına şapkayı ters giydiren kişidir. Ekranda izlerken yaptıklarından keyif alan bizlerin hayatta bazılarını dahi yapamadığımızı yapar o. Hangimiz şu hayatta bir kez bile onun durumuna düşmedi? Deli Kadir! Yürek katan diyebiliriz kendisine. Hayatları boyunca kabadayı görünenlerin aksine kalbi yumuşak ve dünyalar tatlısı olarak çıkar her filminde. Sert görünüp ortalarda görünmediğinde içlenen zaman zaman duygularına hakim olamayıp bir köşede gözünden yaşlar düşen kahramanımız… kendimizle baş başa kaldığımızda kaçımız yapmadık aynısını? Hepimizin anası Hafize Teyze Bitmek bilmeyen çilelerin komedi filmlerindeki yüzü Adile Naşit’e bakınca neden anneme sarılasım geldiğini hiçbir zaman çözemedim. Minnoş yüzü, badi badi yürüyüşü ve her an elinden fırlayıp bize yönelecek terliği varmış gibi kızgın yüzüyle Adile teyze bir keresinde şöyle demiş: "Öylesine çabuk boşalır ki gözümden yaşlar, ben bile şaşırıyorum. Galiba yaşantımın içinde tüm olayları bütün yoğunluğuyla yaşadığım için böyle”. Acaba bu sözler mi onu karşımıza güleç çıkaran. Hanginiz Kara Murat? Hangimiz değiliz! Altı  kez çevrilmiş Malkoçoğlu, Süpermen bile beşten sonra yok. Kaleden atlayıp diğer kaleye geçen bu yakışıklı adam sanıyoruz hangi karakterde oynasa “jantiliğinden” ödün vermedi. James Bond karakteri için önce Cüneyt abimize gelmişler biliyor muydunuz? Olmaz demiş kendimi bozamam! Bize yani kendimize benziyor değil mi? Tüm zamanların en çok gişe yapanları son on beş yılda çekilen filmlere ait ancak bunun tvde, cepte vs izlenmesi ile karşılaştırılamaz. İzlenme oranının izleyecilere kattığı ne olabilir? Verdiği heyecan, anlam, duygu karmaşası, öğütler ve daha bir çok şey. Yukarıdaki verilen birer örnek dahi kalbimizde bıraktığı izleri rakamla gösterebilir mi? Ve tekrar tekrar izlememizde cümlelerin sıralamasını bile bildiğimiz eski filmlerin değerini sanırım bu.