28 Şubat davasının 89.celsesi Ankara Adliyesi 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Yaklaşık 5 yıldır devam eden 28 Şubat davasına katılan Ak Parti milletvekili Ravza Kavakcı Kan, Adliye önünde 28 Şubat davasının takipçisi olduklarını ve mağduriyetlerin giderilmesi ile ilgili açıklama yaptı. Yaklaşık 5 yıldır devam eden 28 Şubat davasının 89.duruşması Ankara 5.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkemeye zorla getirilme kararı verilen eski Başbakan Tansu Çiller, mahkemeye SEBGİS ‘le ifade verdik. Mahkeme başkanı Mustafa Yiğitsoy İstanbul'daki hava muhalefeti nedeniyle SEBGİS bağlantısının geciktiğini söyledi. Mahkeme Başkanı Yiğitsoy, mağdur müşteki avukatlarının verdiği ortak dilekçede sanıkların yeniden tutuklanmasının istendiğini bildirdi. İstanbul'dan SEBGİS'le ifade vermesi beklenen ve önceki celsede zorla getirilmesi kararlaştırılan eski Başbakan Tansu Çiller'in saat 10.15'te İstanbul'daki duruşma salonuna girdi. Sözlerine "İlk defa buraya gelmiyorum. Daha önce çağırdığınızda geldim ve 'bu bir darbedir' dedim." şeklinde başlayan eski Başbakan Tansu Çiller, şu açıklamaları yaptı; "Yine aynı şeyleri ifade etmek zorundayım, 28 Şubat bir darbedir. Belki alışılagelmiş bir darbe değildir, post-modern bir darbedir, bu bir süreçtir, kesit değildir ve bir koalisyon eliyle icra edilmiştir. Bu koalisyonun içerisinde çeşitli toplum kitleleri vardır, kimi medya, kimi TSK mensupları, kimi yargı üyeleri, kimi sendikalar, kimi sivil toplum örgütleri ve kimi dış odaklar vardır. Hükümeti düşürmeye yönelik bir plan çerçevesinde korku, baskı ve şiddetle hükümeti yok etmeye yönelik bir harekettir.’’ 28 ŞUBAT BİR SÜREÇTİR Türk tarihinin hafızasında, bilincinde çok eski bir fotoğraf mevcuttur. O fotoğraf bir hançer gibi herkesin hafızasında saklıdır, siyasetçilerin de hafızasında saklıdır. İpe giden bir Başbakanın hüzünlü bakışının fotoğrafıdır o. Bu fotoğraf tüm topluma dehşet saçmıştır, 28 Şubat bu dehşet refleksinin üzerine inşa edilmiştir. Milletin çoğunluğunun meclise yolladığı 293 milletvekilinin sayısı azınlığa, 243'e indirilmiştir. Bu plan ve amaç çerçevesinde bu yapılmıştır. Tankla, tüfekle meclise girip milletvekillerinin elinin kelepçelenmesiyle, bunun yapılmasının sonucu arasında fark yoktur. Milletvekillerinin kalplerine, iradelerine kelepçe vurulmuştur ve bir başka iradeye teslim olmaları sağlanmıştır." Tansu Çiller, 28 Şubat'ın bir süreç olduğunu göstermek için de yakın tarihten örneklerle savunmasına devam etti. Refahyol hükümeti kurulurken büyük baskı gördüklerini öne süren Çiller, "'Bu partiyi iktidara getirmeyin' dendi. RP'yi iktidara getiren DYP değil, milletti, ama DYP hedef seçilmişti. Bu hükümetin kuruluşunu, ülkenin bölünmüşlüğünü gidermede önemli bir fırsat gördüm, ama bu fırsat kaçırıldı" dedi. KEŞKE MAĞDUR EDENLE MAĞDUR EDİLENLER BİR ARAYA GELSE Dönemin Başbakan Yardımcısı olarak Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'yı ziyaretinde, "Seçimle gelen seçimle gitmeli. Buna itibar etmezsek Türkiye'nin itibarıyla oynarız" mesajı verdiğini belirten Çiller şu ilginç ifadeleri de kullandı: "Keşke burada, ceza hukuku platformunda değil de özgürce ve özgün olarak mağdur edenle mağdur edilenler bir araya gelse. Mağdur eden, 'O gün öyle düşünüyordum, yanlış yapmışım, keşke öyle olmasaydı' dese." ASIL MAĞDUR MİLLET OLDU Çiller sözlerini şöyle tamamladı: "Ben şikayetçi olmadım, buraya da gelmek istemedim. TSK gözbebeğimizdir. Bu coğrafyada ondan başka güvencemiz yok. Çok badire atlattılar. Hepimizin içi sızlıyor. Beni "baş mağdur" da ilan ettiler. DYP'nin başında kim olsa aynı şeyi yaşayacaktı. O yüzden kendimi o kadar mağdur addetmiyorum. Asıl mağdur DYP'dir. Asıl mağdur merkez sağ oldu. Asıl mağdur millet oldu, her darbenin sonunda olduğu gibi. Darbe diyorsam istiyorum ki, bundan sonraki nesiller bu hikayeyi öğrensinler. Ancak demokrasinin evrensel değerleri üzerinde bütünleşebilir ve ayrılmazsak o zaman ayrışmaya son verilebilir, Türkiye tek ve bir olur, umudum budur, ısrarım bundandır." Çiller’e, hükümetin istife etme kararının, Erbakan tarafından doğrudan söylenip söylenmediği sorusu yöneltildi. Çiller, ‘’Asker memnun değil asker ayakta bu sözlerin anlamı bu şablona işaret ediyor. Mecliste aslında parti başkanları buna işaret ediyorlardı. Bu aykırı bir olay değildi. Sık sık karşı karşıya kaldığımız sözlerden bir tanesiydi. Bu olay baskı cebir şiddet süreci içinde geçmiştir. 28 Şubat süreci Refahyol’un başlangıcından, diğer bir hükümetin kurulmasına kadar devam etmiştir. Sincan’da tanklar yürüdükten sonra cumhurbaşkanına gittiğimde aldığım cevap bu olmuştu. Dönemin İçişleri bakanı Meral Akşener’i de çağırdım ve kendisinin bilgi toplamasını istedim. Hiç Genelkurmay başkanı ile istişare ettiniz mi dedim. Akşener bilgi topladı ve bize bilgi verdi. Bize söylenen; Sayın Karadayı benim haberim yoktu bundan diyor. Ama biz o gün itibariyle haberdarız. Bundan 2-3 gün sonra Genelkurmay başkanı benim haberim oldu diyor. Aslında sehlen başka bir yola girmiş. Bu bir mesajdır. Bir darbe ayak sesleri bir algı operasyonu olarak korku olarak yer alıyor. SÖZEL BİR FARKLILAŞMA YOKTU Çiller yaklaşık 1 saat süren beyanını tamamladıktan sonra sorulara geçildi. Mahkeme başkanı Yiğitsoy, 28 Şubat kararlarının imzalandığı MGK'nın diğer MGK'lardan bir farkı olup olmadığını sordu. Çiller, "Vücut dili farklılaştı, ama sözel bir farklılaşmadan söz edemem" dedi. Çiller yine Başkanın sorusu üzerine 28 Şubat kararlarının Genelkurmay'a gönderilmediğini ve Batı Çalışma Grubu'nun kurulduğunu daha sonra öğrendiklerini öne sürdü. Mahkeme başkanının, o dönem basında çıkan manşetlerle ilgili hükümet ve Türk Silahlı Kuvvetleri arasında iletişim olup olmadığını sorması üzerine Çiller, ‘’Hayır doğrudan doğruya bize bir bilgi vermiyorlardı. Daha çok cumhurbaşkanına bilgi veriyorlardı. Bize bu bilgiyi zaman zaman Sayın Erbakan’a merhum Güven Erkaya’nın bazı söylemlerinin olduğunu, Sayın Erbakan bana söyledi ama onlarda bilgi verme amaçlı yapılan konuşmalar değildi. Daha çok sıkıntılarını ifade etme biçimindeydi’’ dedi. TERFİ ZİNCİRİNİN BOZULMASINDAN MEMNUN KALMAM Çiller bir soru üzerine Sincan'da tankların yürütülmesi üzerine komuta kademesinde değişiklik yapmayı düşündüğünü, ancak daha önce Doğan Güreş'in görev süresinin uzatılmasından memnun kalmayan Cumhurbaşkanı Demirel’in, “Yeniden terfi zincirinin bozulmasından memnun kalmam" dediğini anlattı. ŞİDDET UYGULAMAK KİMİN HADDİNE Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir'in avukatı Ümit Kara Çiller'e 6 soru yöneltti. TSK'yla ilişkisi hakkında, "Refahyol kurulana kadar bizimle ilişkileri gayet iyiydi. Hiçbir etki ve müdahaleleri olmamıştı. İlişkimiz silah arkadaşlığıydı. Ta ki Refahyol kurulana kadar" diyen Çiller, Av. Ümit Kara'nın, "28 Şubat'ta MGK'da baskı, cebir, şiddet gördünüz mü?" şeklindeki sorusuna ise "Kimin haddine? Bir bürokrat... Kimin haddine?" diyerek tepki gösterdi. BAŞBAKANIN BONCUK BONCUK TERLEYİŞİ Eski başbakan Tansu Çiller, 28 Şubat döneminde MGK toplantılarının saygı konularında farklılaştığını hatırlatarak, ‘’Ben başbakan olarak MGK’ya birçok kez girdim. MGK’daki usulden haberdarım. 28 Şubat dönem ve sürecinde toplantılar farklılaştı. Bir bürokratın, bir TSK mensubunun herhangi bir şiddeti MGK’da göstermesi mümkün değildir. Benim başbakanlığımdaki MGK havası ile Refahyol dönemindeki MGK havası arasında büyük bir farklılık vardır. Büyük bir saygı vardı. Ben içeri girdiğimde saygıdan ötürü ayağa kalkarlardı. Vücut diliyle birlikte ayağa kalkmamak ile başlayan, koltuktan kayarak oturma ile devam eden ve el hareketleri, bakışlar, gülüşler, alaycı ifadeler şeklinde devam eden bir durum söz konusuydu. Başbakanın boncuk boncuk terleyişleri. Zaman zaman sunum programıyla bizzat başbakanı hedef alan, onun özel hayatını nokta nokta adeta sorgular gibi yapılan bütün toplantılarına şahit olduk. Sözel olarak en ufak bir şey bulamazsınız. Ama topyekun bambaşka bir şeydir. Çiller, Basın Müşaviri Mehmet Bican'ın ifade ve açıklamalarını ise, "Hadi canım sen de. O benim basın müşavirlerinden biriydi. Onun önünde böyle konuşmalar mı yapacağım" sözleriyle yalanladı. MUHTEREM BİR KİŞİLİĞİ VARDI Av. Ali Aydın Akpınar'ın bir sorusu üzerine Erbakan'ın Sincan'da tankların yürümesi konusunda, "22 tank yürümüş. Cumhuriyet Bayramı’nda da 220 tank yürüyor. Ne olacak canım? Gerginliği tırmandırmayalım" dediğini öne süren Çiller, "Bazı uçta hareketlerine rağmen merhum Erbakan'ın uzlaşmacı bir yanı vardı. Muhterem bir kişiliği vardı. Çok nazik biriydi, tanımak lazım" dedi. Başkan saat 12.30'da duruşmaya ara vereceğini söyleyince Çiller sorular bitince ara verilmesini istedi. Başkan çok soru olduğunu belirterek duruşmaya 13.30'a kadar ara verdi. (Rozita Merve HAMİDİ)