Türk-İŞ Genel Sekreteri Pevrul Kavlak yaptığı konuşmada, engellilerin topluma katılmalarının en önemli şartının istihdam edilmeleri olduğunu ifade ederek, “Oysa engellilerin çok azı iş gücüne katılma şansı bulabiliyor. Çünkü ülkemizde engellilerin istihdamına ilişkin politikalar büyük ölçüde yetersizdir. Engellilere yönelik hizmetler bir ayrıcalık değil, sosyal devlet gereği olarak onlara sağlanan bir haktır” dedi. TAEM Uluslararası Sosyal Politikalar Kongresi (Engelli Bireylerin İstihdamı ve Sosyal Koruması) Ankara’da bir otelde başladı. 3 gün boyunca sürecek kongrede engelli bireylerin istihdam konusunda yaşadıkları sorunlar masaya yatırılacak. “KÜRESELLEŞME İLE BİRLİKTE İSTİHDAM SORUNLARI DA ÇOĞALIYOR” Önceden yapılan bir programdan dolayı kongrenin açılışına katılamayan TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay’ın gönderdiği faksın okunmasının ardından Kongre Onursal Başkanı, Türk-İŞ Genel Sekreteri, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, sendikalarının yine bir ilke imza attıklarını ifade ederek, “İlk kez uluslararası düzeyde engellilerimizin istihdam sorunlarının tartışıldığı bir toplantı düzenliyoruz. Eminim ki burada hep beraber paylaşacağımız görüşler hepimize yol gösterecektir” dedi. “Ne yazık ki çok acımasız bir dünya üzerinde yaşıyoruz” ifadelerini kullanan Kavlak, “Ekonomik düzen sadece çıkar üzerine kurulmuş bir sistem. Küreselleşme süreci ile birlikte büyük sermaye gruplarının yıkıcı olmaları sonucunda dünyamız 19. yüzyılın vahşi kapitalizmine doğru gidiyor. 20. yüzyılın sosyal devleti yok edilmeye çalışılıyor. Küreselleşme ülkelerin tek tek uzun mücadeleler sonucunda elde ettikleri kazanımlarını adeta silip süpürüyor. Küreselleşmenin mağdurlarının başında da çalışan kesim yani işçi sınıfı geliyor. Küreselleşme ile birlikte istihdamın sorunları da çoğalıyor. Sendikal örgütlenmeyi engelleyen kısmi çalışmalar artıyor. İşe alma ve işten çıkarmada esneklik uygulamaları yaygınlaşıyor. Sendikalaşmanın önündeki en büyük engellerden birisi olan taşeron uygulamaları gitgide artıyor. Bütün bunların nedeni ile de sendikaların işlevi gün geçtikçe zayıflıyor, işçi sınıfı küreselleşmenin gerçek mağduru oluyor. Bütün bunlar işçi sınıfının gerçek sorunlarıdır” diye konuştu. “ENGELLİ VATANDAŞLARIMIZIN NEREDEYSE YARISI SOSYAL GÜVENCEDEN YOKSUN” Kavlak, işçi sınıfının yaşadığı sonuçların ülkemiz açısından da yıkıcı sonuçlar doğurduğuna değinerek şunları belirtti: “ Türkiye’de toplan nüfusun yüzde 12’den fazlası engelli vatandaşlarımızdan oluşuyor. Onların ulaşımdan eğitime, sağlıktan istihdama hayatın birçok alanında karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmek için çaba harcıyor. Engelli vatandaşlarımızın neredeyse yarısı sosyal güvenceden yoksun. Yarısından fazlası tedavi imkânı bulamıyor. Engelli yurttaşlarımızın yüzde 70’inden fazlası öğrenim göremiyor. Yüzde 60’sı işsizi, iş gücüne katılamıyor. Bunların devletin yayınladığı resmi rakamlardır. Peki, bu rakamlar ne anlama geliyor? Engellilerin büyük bir bölümünün devlete mahkûm edildiği anlamına gelmektedir. Bu ise engellilerinin temel sorunlarının çözümsüz kaldığı anlamına gelmektedir.” “ZİHİNLERDEKİ ENGELLER ORTADAN KALDIRILMALI” Kavla konuşmasına şöyle devam etti: “Ülkemizdeki engelleri aşmak, eve kapatılan engellilere ulaşmak, kurumla hayattaki engelleri ortadan kaldırmak gibi çok sayıda yasa var. Son yıllarda engellilerin çalışma hayatına katıldığı da bir gerçek. Ancak engellilerin asıl beklentisi toplumsal yaşam ile anlayışın değişmesidir. Zihinlerdeki engellerin ortadan kaldırılmasıdır. Bu nedenle hepimizin toplumsal bir empatiye ihtiyacı vardır. Çünkü kendisiyle sohbet etme imkânı bulduğum her engelli arkadaşımız topum içerisinde sürekli kendisini anlatmaktan rahatsızlık duyuyor. Engelli bireyler kendi engellerini anlatmaktan önce sosyalleşmek, her birey gibi sosyal yaşamda yerini almak, toplumun diğer vatandaşları gibi yaşamak, psikolojik açıdan kendilerini rahat hissetmek istiyorlar. Bu nedenle toplumun engelli bireylere karşı daha bilinçli, daha anlayışlı yaklaşması gerekiyor.” “ENGELLİLERİN YAŞADIĞI SORUNLAR HERKESİN SORUNU OLMAK ZORUNDADIR” “Engelli vatandaşlarımızın sorunlarının çözümü için öncelikle herkesin doğuştan sahip olduğu hakları özgürce kullanabilmeleri ve hiçbir ayrım gözetmeksizin ülkemizin imkânlarından eşit şekilde yararlanılabilir hale getirilmelidir. Çünkü engelli vatandaşlarımızın toplumsal yaşamda etkin bir rol alması, fırsat eşitliğinden yararlanması ve hiçbir ayrımcılığa uğramadan haklarının korunması, onların geleceğe güvenle bakmasının temel şartıdır. Anayasamızda yer alan sosyal devlet gereğince toplumda tüm hizmetlerin engelli yurttaşlarımıza da eşit ve erişilebilir bir şekilde sunulması onların toplumsal yaşama katılması için gereken önlemlerin alınması bir zorunluluktur. Engellilerimize daha iyi bir dünya oluşturmak için sokakta, okul taşıma araçlarında, hastanede engellerin olmadığı bir ortam yaratmak en öncelikli hedefimiz olmalıdır. Bilinmelidir ki engellilerin yaşadığı sorunlar sadece kendilerinin değil çevrenin kısacası herkesin sorunu olmak zorundadır.” “ENGELLİLERİN İSTİHDAMINA İLİŞKİN POLİTİKALAR BÜYÜK ÖLÇÜDE YETERSİZDİR” “Engellilerin en önemli sorunlarının başında iş bulma sorunu gelmektedir. Bilindiği gibi bu konu ekonomik kriz, üretimdeki gerileme gibi nedenlerle her dönem de göz ardı edilmektedir. Oysaki engelliler toplumun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu nedenle toplumun bakış açısında var olan önyargıların ortadan kaldırılması büyük önem taşımaktadır. İşte bu yüzden engellilerin topluma katılmalarının en önemli şartı istihdam edilmeleridir. Oysa engellilerin çok azı iş gücüne katılma şansı bulabiliyor. Çünkü ülkemizde engellilerin istihdamına ilişkin politikalar büyük ölçüde yetersizdir. Engellilere yönelik hizmetler bir ayrıcalık değil, sosyal devlet gereği olarak onlara sağlanan bir haktır. İşte bu nedenle engelliler bir insan hakkı sorunudur ve sosyal sorumluluktur.” “ENGELLİ İSTİHDAMI SADECE İŞ İMKANLARI YARATARAK ÇÖZÜLEBİLECEK BİR KONU DEĞİLDİR” Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve Kongre Akademik Sekretarya Başkanı Abdülkadir Şenkal ise kongrenin açılış konuşmasında şunları söyledi: “Engellileri toplum yaşamına dahil etmenin ve hayata katmanın tek yolu onları bir işe yerleştirerek çalışmalarını sağlamaktır. Engelli bireylerin iş hayatına dezavantajlı başlamalarını engellemek onları hem fiziki hem manevi hem de toplumun bir parçası olduklarını anlatacaktır. Engelli istihdamı sadece iş imkanları yaratarak çözülebilecek bir konu değildir. Engellilere özellikle mesleki eğitimi, rehabilitasyonu mental olarak hazırlamak, onlar için uygun olacak çevresel koşulları yaratmak, engelli bireylerin kullanımına uygun teknolojik aletleri sağlamak birçok koşulu da beraberinde getirmektedir. Engellilerin toplumda bağımsız bir birey olarak yer alması ancak toplumda yaşanan eşit hakların dağılması ile mümkün olacaktır. Bu noktada bu kongremizin iki temel amacı vardır. 1.’si sosyal sorumluluk projesi olarak kongreyi düzenlemek, 2.’si ise çalışma yaşamında engelli istihdamı ile ilgili literatürün gelişmesine katkıda bulunmaktır. Nitekim bu kongrede 100’den fazla temsilcinin olması neredeyse son 20 yılda bu alanda yapılan akademik çalışmalardan daha fazla bir sonuca ulaşılmasını sağlamıştır. Ülkemizde engelli istihdamı ile ilgilenenler var ancak bunlar maalesef yeterli değildir. Daha fazlasına ihtiyaç vardır. Bu konuda akademik camianın, sendikal camianın, siyasetçilerin de üzerine düşeni yapmaları gerekiyor. Buradan bu anlamda kongreyi düzenledikleri için Genel Başkanımıza teşekkürlerimizi arz ediyorum.” (Oktay BİNGÖL)

Editör: TE Bilisim