Altı Nokta Körler Derneği’nin Kadın Meclisi’nde medyayı bir güçlenme aracı olarak kabul eden görme engelli insanların talebiyle oluşturulan Engelsiz Kadın Haber Ağı’nı, ağın danışmanı Selen Doğan ile konuştuk. Doğan, yalnızca körlerin değil, tüm engel gruplarından kadınların haber okuryazarı olabilmesi, kendi medyalarını yaratması, muhabir ve editör olarak yetişmesi için yola çıktıklarını ifade etti. Bedensel engellerinin haber üretmelerine engel olmayacağının bilincinde olan kadınlar bir araya gelerek Engelsiz Kadın Haber Ağı’nı kurdu. Engellilerin birçok anlamda dezavantajlı durumda olduklarını ifade eden Doğan, medyaya erişimde engelli kadınlar açısından bunun daha da önemli olduğunu belirterek, “Çünkü medyaya erişimde, medya içeriği üretmede daha dezavantajlı durumdalar, önlerinde daha çok engel var” dedi. Öncelikle kendinizi tanıtabilir misiniz? Ben iletişimciyim. Ankara Üniversitesi İLEF’te gazetecilik okudum. 16 yıldır sivil toplum örgütlerinde savunuculuk ve iletişim alanlarında çalışıyorum. Kadın hakları, çocuk yaşta evlilikler, kız çocukların insan hakları, toplumsal cinsiyet odaklı medya gibi birçok konuda projeler yürüttüm. Bir yıldır da Engelliler Konfederasyonu’nda engellilik alanında deneyimlerimi çoğaltıyorum. Engelsiz Kadın Haber Ağı’na danışmanlık yapıyorum, muhabir eğitimleri için ders içeriği oluşturuyorum, arada bir de haber yapıyorum. “ENGELLİ KADINLAR MEDYA İÇERİĞİ ÜRETMEDE DAHA DEZAVANTAJLI DURUMDALAR” Engelsiz Kadın Haber Ağı projenize gelecek olursak projenizden bahsedebilir misiniz? Engelli kadınların ve kız çocukların ihtiyaçlarını ve sorunlarını genel engelliler gündeminde kaybolmadan, toplumsal cinsiyet perspektifinden görünür kılmaya çalışan bir projeydi bu. Geçen sene Altı Nokta Körler Derneği’nin Kadın Meclisi’nde medyayı bir güçlenme aracı olarak kabul eden görme engelli arkadaşlarımın talebiyle ortaya çıktı. Yıllarca iletişim araçlarını ve haber medyasını bir mücadele alanı ve aynı zamanda bir mücadele aracı olarak benimsemişler ve çeşitli biçimlerde bu araçları kullanmışlardı. Bir adım ilerisi için bir arayış içindeydiler. Dernekte öncü çalışmalara imza atmış psikolog Şule Sepin’le birlikte bu projeyi geliştirdik ve İsveç Başkonsolosluğu’ndan mali destek aldık. Bu süreçte, uzun yıllardır bir parçası olduğum Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği’nin birikimlerinden de yararlandık, çünkü Uçan Süpürge Derneği’nde toplumsal cinsiyet bakış açısıyla eleştirel medya okuryazarlığını geliştirmek ve kadınları kendi medyalarını yaratmak üzere güçlendirmek için birtakım çalışmalar yıllardır yapılıyor, projeler geliştiriliyor, yayınlar çıkarılıyor, haber ağları kuruluyor… Yalnızca körlerin değil, tüm engel gruplarından kadınların haber okuryazarı olabilmesi, kendi medyalarını yaratması, muhabir ve editör olarak yetişmesi için yola çıktık. Bu kadın deneyimlerinin buluşması, birbiri için kullanılabilir ve birlikte geliştirilebilir olması çok değerli. Engelli kadınlar açısından daha da önemli çünkü medyaya erişimde, medya içeriği üretmede daha dezavantajlı durumdalar, önlerinde daha çok engel var. Bu engeller toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden tutun medya ürünlerinin erişilebilir olmaması kadar geniş bir yelpazede sıralanıyor. Bu durumu engelli kadınlar lehine dönüştürebileceğimiz bir araç olarak bu projeyi hayata geçirmek istedik. Engelli kadın toplumundaki potansiyelin medya içeriği üretmede de, medyadaki kadın hakları ihlallerinin önlenmesinde de, haberciliğin toplumsal cinsiyet bakışlı bir iş olması mücadelesinde de kullanılabilir hale gelmesi lazımdı. Engelsiz Kadın Haber Ağı (EKHA) böyle doğdu. Selen Doğan “HASSASİYET HEP ACIMA DUYGUSU VE YARDIM ETME ÇABASI OLARAK KALIYOR” Projenin temel amacı nedir? Engelsiz Kadın Haber Ağı’nın arka planında, haberin üretim süreçlerinden engelli kadınların dışlanmasına, görmezden gelinmesine bir itiraz var. Aynı zamanda medyada engelli kadınların kalıp yargılarla, ön kabullerle, klişelerle temsil edilmesine de yönelik bir itiraz bu. Anaakım medya, kadınlar ve kız çocuklar dahil tüm engellileri bir merhamet öznesi olarak görüyor, oysa bir hak öznesi olarak görmesi gerekiyor. Dolayısıyla herhangi bir mağduriyet, trajedi veya ‘üstün başarı’, ‘azmin zaferi’ olarak görülen hikayeler biçiminde resmediliyor engelliler. Toplum güya bu konuda çok hassas ama bu hassasiyet hep acıma duygusu ve yardım etme çabası olarak kalıyor. Bu şekilde somutladığınızda engelli kadınların sırf kadın olmaktan kaynaklı sorunlarını fark edemezsiniz ve bir çözüm öneremezsiniz. Oysa çocuk, yaşlı, kadın, genç, erkek, Roman, Kürt, kırsal, kentli, işsiz, işli vb. her engellinin ihtiyaçları ve beklentileri farklıdır ve farklı politikalarla şekillenmiş özgün hizmet sunumuna gerek vardır. Engelsiz Kadın Haber Ağı’nda biz bunu yapmaya çalıştık; görme, işitme-konuşma ve ortopedik engelli ve süreğen hastalık gibi gruplardan kadınların haberleriyle farkındalık yaratmaya, toplumdaki bilgi açığını kapatmaya çabaladık. Bu bir başlangıçtı ve bana kalırsa çok iyi yol aldık. Engelli kadınlar toplumun onlara davrandığı gibi bir kenara çekilip yardım beklemek yerine harekete geçtiler; haber yazdılar, röportaj yaptılar, fotoğraf çektiler, gündemi izlediler ve hatta gündem yarattılar. Böylece kendilerini ifade ettiler ve bilmediklerimizi bize öğrettiler. Bunu yaparken kendileri de bir beceri edinmiş oldular, yani muhabirliği öğrendiler. Öncü, yaratıcı, ilham veren bir girişimdir EKHA. Peki proje nasıl ilerliyor şu an? Proje aralık ayında (2018) kâğıt üzerinde sona erdi fakat şu an herhangi bir finansal kaynağı bulunmamasına rağmen gönüllü destekle sürüyor. Bir yıl içinde yüzlerce haberin üretildiği, geleneksel ve yeni medyada yaygınlaştırıldığı bir haber ağının zaten sürmesi gerekir. Altı Nokta Körler Derneği’nin bu çalışmanın yarıda kalmaması için kaynak geliştireceğine, engellilik ve medya alanındaki çabaları desteklemeye devam edeceğine içtenlikle inanıyorum. Haber Merkezinize gelecek olursak biraz da bu kısımdan bahsedebilir misiniz? Mesela muhabir kadınlar engelliler mi? Daha önce gazetecilik yapanlar var mı? Bu ağda görev alan muhabirlerin hepsi gönüllü. Aralarında engelli olmayan kadınlar da var ve bu etkileşimi çok önemsiyoruz; birbirlerinin deneyimlerinden yararlanıyorlar, birlikte üretiyorlar, dayanışma artıyor. Bu sürecin engellileri tanımaya ve anlamaya da yardım etmesini istedik. Daha önce habercilikle ilişkilenmiş bir-iki kişi de var aramızda ama toplumsal cinsiyet odaklı gazetecilik deneyimleri olmadığından EKHA onlar için de ilk ve yeni. “TOPLUMSAL CİNSİYET BAKIŞ AÇISIYLA HABER YAPIYORUZ” Haber içeriklerinde muhabirleriniz tarafından dikkat edilmesini istediğiniz şeyler var mı? Ayrımcılık yapılmaması, cinsiyetçi terimlerin kullanılmaması gibi… Biz bu ağda, toplumsal cinsiyet bakış açısıyla haber yapıyoruz, dolayısıyla, anaakım medyanın çoğunlukla yaptığı gibi ihlalci, işgalci, yağmacı, nefretçi, ayrımcı bir dil kullanmıyoruz. Engelliliğin bir hastalık değil bir durum olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Engelli kadınların eğitimleriyle, birikimleriyle, hayata bakış açılarıyla, üretim hevesleriyle, potansiyelleriyle var olduğunu göstermek istiyoruz. Güçlendiren haberler üretmeye özen gösteriyoruz. Klişeler ve yalanlar değil, adlı adınca özgün içerik geliştiriyoruz. Zaman içinde tüm ağ üyeleri, umut ilkesine daha sıkı sarıldı ve haberlerde güçlendiren, başarıları ön plana çıkaran, yapabilirlikleri yücelten ve sürekli öğrenme ihtiyacına dikkat çeken haberlerin sayısı arttı. Bu ağdaki tüm kadınlar feminist değil fakat feminist dili benimsemek, cinsiyetçilikle mücadele etmek zorunda. Çünkü engelli ya da engelsiz, yaşlı veya genç hiç ayrım olmaksızın tüm kadınlar yaşamları boyunca mutlaka çeşitli biçimlerde şiddete ve ayrımcılığa maruz kalıyor ve bu döngüyü kırmanın tek yolu dildeki ve düşüncedeki kadın düşmanlığıyla, kadın nefretiyle mücadele etmek. Çünkü feminist dil cinsiyetçilikten, ırkçılıktan, homofobiden, türcülükten arınmış bir dildir ve barış için gereklidir. Buna kişiler arası barış dahil. “BU AĞDA ÜRETİLEN HER HABER ASLINDA BİR SAVUNUCULUK ARACI” Web sitenizde çok iyi özel haberlere imza atan isimleri görüyorum. EKHA’dan sonra başka yayın kuruluşlarında çalışmaya başlayanlar oldu mu? Bildiğim kadarıyla olmadı ama EKHA’nın eğitiminden geçmiş, haber üretim sürecine dahil olmuş, diğer muhabirlerle etkileşimi yakalamış arkadaşlarımız, son derece eril ve kapitalist bir değirmen olan medyanın çarkları arasında öğütülmek istemezler sanırım. O nedenle alternatif ağlara yönelmeliler, hak temelli gazeteciliği destekleyen ve besleyen işler yapmalılar. Açıkçası alternatif medya diyebileceğimiz yayın kuruluşlarının da böyle desteklere ihtiyacı var, çünkü hayata soldan baktığını söylemek tek başına yeterli olmuyor; bütün yıkıcı ideolojilerden uzak olmayı da gerektiriyor, kadınların emeğine, kimliğine ve bedenine eşitlik çerçevesinden bakmak da gerekiyor. Bugün çok muhalif olduğunu beyan eden bir edebiyat veya düşünce dergisi, kapağına kadın yazarlarının görüntüsünü de yazısını da taşımayı akıl edemiyor mesela. O tarafın da biraz dönüşmesi lazım. Bu ağda üretilen her haber aslında bir savunuculuk aracı. Bu ağdaki her içerik bir dayanışma çağrısı. Bu ağda her haber bir açık ihbar; kimlerin hakkı nasıl ihlal ediliyor, hangi ayrımcı mevzuat ve uygulama engellileri yaşamdan koparıyor… Bunlar açığa çıkıyor. Ve hep şu soruya yanıt arıyoruz aslında: kim engel oluyor? Sosyal politika mı, mevzuat mı, kamu düzeni mi, çatışmalar mı, yoksulluk mu, aile mi, belediyeler mi, esnaf mı, medya mı kim? Hak temelli eleştirel medya okuryazarlığı bir savunu aracı olarak engelli kadınların da kullanması gereken bir stratejidir kanımca. EKHA engelli kadın gündemini görünür yapmak için yola çıktı ve dönüştürücü bir etki sağlamaya çalışıyor. Bu yönde bir değişim yaratacağına inanıyorum. (Türkan ÇATAL YILDIZ)