Bulunduğumuz noktadan çevremize baktığımızda, gördüğümüz her şey bize sıradan gelebiliyor. Ancak bu durum dünyamızın büyük, köklü ve hızlı değişimler geçirdiği gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Tıpkı, sanayi alanında yaşanan büyük dönüşümde olduğu gibi... Teknolojinin, toplumsal, ekonomik, enformatik ve diplomatik tüm ilişkilere ekti ettiği bu dönemde, özellikle ekonomi sisteminin omurgasını oluşturan endüstrinin buna kayıtsız kalması düşünülemez. Öyle de olmadı zaten! Endüstri 4.0, son dönemde sıkça kullanılan tanımlama. Sanayi devriminin dördüncü aşaması veya jenerasyonu olarak nitelenebilir, Endüstri 4.0. Bu tanımlama, bilişim teknolojileri ile endüstri faaliyetlerini bir araya getiren yaklaşım ve bu yaklaşımın uygulamalarına verilen genel bir adlandırma... Yeni sistemin temel bileşenlerinden ilki, Yeni Nesil Yazılım ve Donanım. Yani günümüzün donanımlarından farklı olarak düşük maliyetli, hacmi daha da küçük, az enerji harcayan, iklim değişimine sebep olmayan ve sorunsuz bir çalışma kapasitesine sahip donanımlar ile bunları çalıştıracak işletim ve yazılım sistemleri. Eğer Endüstri 4.0 stratejisi üretim sistematiğine tümüyle entegre olabilirse, sonuçta üretim sürelerinin, maliyetlerin ve üretim için ihtiyaç duyulan enerji miktarının azalması, üretim miktarı ve kalitesinin artacağı öngörülüyor. Peki, sadece sanayi sisteminin değil, o sanayinin ürettiklerini tüketen her birimizin hayatını bu kadar köklü bir şekilde etkileyecek olan bu dönüşüm sürecine biz ne kadar hazırız? Bu konudaki gelişmelere daha fazla odaklanmamız, toplumsal algıyı bu yöne yoğunlaştırmamız, bu konuda atılacak adımlara daha fazla cesaret vermemiz faydalı olmaz mı? Hele ki S-400 / F-35 tartışmaları arasında, teknoloji-bağımlılık sürtüşmeleri içinden geçtiğimiz şu günlerde, ülkemiz için çıkış yolları yaratmak iyi olmaz mı?

Editör: TE Bilisim