Bundan sekiz yıl önce Mardin’de yapılan bir kazıda dünyanın en eski oyuncağını bulunur. Yaklaşık 7 bin 500 yıllık olduğu tahmin edilen oyuncak bir araba. Tarihçileri yanıltan oyuncak daha önce bulunan 3 bin-5 bin yıllık taş ya da çamurdan yapılan oyuncaklardan hem eski hem de farklı. Düşünsenize iki çubuğu birbirine vurup ses çıkaran bir şey değil ya da kurutulmuş tahıl başağından bir eğlence-uyutma aracı da değil, bir araba! Gidecek olursanız dünyanın bu en eski oyuncağı Mardin Müzesi’nde sergileniyor. Tarihi bize sunan müzeleri gezdiğimizde binlerce yıllık alet edevatın çanak-çömlekten oluştuğu masaların sandalyelerin henüz yapılmadığını sanısına kapılırdım. Elimizdeki on uzantının ihtiyacımız olanı yaratması bu kadar sınırlı olmamalıydı. İşin ilginç yanı bulunan oyuncakla beraber arsa tapusu da bulunuyor yapılan kazıda. Üstünde mührü de var onaylı yani. Günümüzde sanki onlar olmadan ‘zengin’ olamayız diye “evim de var arabam da var” lafı inşallah ta o zamana dayanmıyordur. Bulan kişinin yüzündeki o ifadeyi görmek isterdim. Dünyanın en eski oyuncak arabasına sahip olan çocuk çok şanslı da acaba arkadaşlarına da ‘bir tur’ sürdürmüş müdür onu bilemiyoruz. Paylaşma duygusunu ‘elleri hünerli’ babasından almış olmalı diye tahmin edelim. Elleri hünerli bu insanlar dinin ortada olmadığı zaman ve mekanda bu insanlar totem olarak kimisi geyik figürü kimisi ayı figürü kimisi kartal figürü yapmış. Şimdi de kimisi çocuğu sevindirsin-eğlensin diye yapılan arabayı ve çamurdan tapusu yapılan arsayı, evi totem olarak görüyoruz. Hindistan’da kıllarını kıpırdatmayıp yolları kapatan inek sürüleri tuhafımıza gidiyor ama hepimizi strese sokan “otomobil sürülerini” o kadar garipsemiyoruz. Pahalı olmayan, tahtadan ve küçük bir çocukları sevindiren oyuncaktan yeni parayla milyonlara alabileceğiniz “büyük çocukları” sevindiren oyuncağa kadar geldik. Yine de o güzel oyuncağı yapıp çocuğunu sevindiren babaya saygılarımızı sunuyoruz.

Editör: TE Bilisim