Natoyolu Caddesi’nde yıllardır yazları haşlanmış mısır, kışları ise kestane satan ve mahalleli tarafından çok sevilen Hüseyin Tozkoparan hayat hikayesini gazetemize anlattı. Geceleri özel bir şirkette çalışan Tozkoparan, mısır satmayı ek iş olarak yaptığını ve bu yolda çok sabrettiğini belirterek, çoğu zaman mahalleliye parası çıkmadığında bedavaya mısır verdiğini de söyledi. Hüseyin Tozkoparan ile yaptığımıza röportajda gazetemize hem lezzetli mısırın inceliklerini hem de ek iş yapmanın faydalarını anlattı. Tozkoparan ek işin kendisine çok fazla faydasının olduğunu belirterek sabrederek, her şeyin zamanla olduğunu söyledi. “GÜNDÜZLERİ SIKILIYORDUM” Çorum doğumlu olduğunu belirten Hüseyin Tozkoparan, ek işe başlamadan önce geceleri çalışıp, gündüzleri boş kaldığını söyleyerek mısır satmaya nasıl başladığını ve mahalleli tarafından neden bu kadar çok sevildiğini şöyle anlattı:“Gündüzleri bir şekilde vakit geçirmeye çalışıyordum. Birkaç arkadaşla bu durumu görüştüm, çünkü gündüzleri çok sıkılıyordum ve hiçbir şey yapmıyordum. Arkadaşlarımdan birisi de yakın zamanda Natoyolu Caddesi’ne Sosyete Pazarı’nın açıldığını ve orada çalışabileceğimi söyledi. Tezgah kiralayıp orada satış yapabileceğimi ifade etti ve bu da kafama yattı. Nasıl yapılacağını da bilmiyorum, çünkü ben maaşla bir şirkette geceleri çalışan bir insanım. Sonrasında kredi çektim bankadan, sosyete pazarında satış yapmak için mal aldım ve riske girdim. Bu anlattığım 2014 yılında gerçekleşti ve o dönem iyi de para harcamıştım.” “İLK BAŞLARDA OYUNCAK SATTIM” Sosyete Pazarı’nda o dönem oyuncak üzerine satışlar yapmaya başladığını ifade eden Tozkoparan, satışlarının çok iyi gittiğini ve o dönem iyi de kar yaptığını ifade etti. Bir süre sonra işyerinde kazandığı paradan daha iyi para kazandığını söyleyen Tozkoparan konuşmasına şöyle devam etti: “Sosyete Pazarı’nda ruhsat çıkmadığından daha sonra pazar kapatıldı. O dönem orada satmak için aldığım mal da elimde kaldı. Başka sosyete pazarlarının saatleri de işyerimin saatine uymadı. Ben de bu kez elimde kalan oyuncakları mahallemde kaldırımda satmaya başladım ve hepsini de sattım. Tekrar mal aldım. Ama fark ettim ki oyuncak satmak hem masraflı hem de zahmetli. Çünkü kullanıp geri getiren, iade eden de oluyordu. Bu işten karım da çok olmadı.” “MISIR SATMAYA TESADÜFEN BAŞLADIM” Oyuncak satmaya bir süre devam ettiği ifade eden Tozkoparan, oyuncak sattığı esnada nasıl mısır satmaya karar verdiğini ise şöyle anlattı: “Oyuncağı arkadaşın dükkanının önünde satıyordum. O esnada arkadaşım dükkanında mangal bulunduğunu ve yan taraftaki manavdan kendimiz için mısır alıp közleyelim dedi. Mısır közleyip yerken birisi gelip onu sattığımızı sandı ve fiyatını sordu. Arkadaş da mısırı satıyormuşuz gibi gelip soran herkese sattı. O gün akşama kadar 100 TL’lik mısır sattığımızı fark ettim. Ertesi gün gidip kazandığım o parayla da mangal, mısır tezgahı aldım ve başladım mısır satmaya. Oyuncak satmayı bıraktım, çünkü mısır oyuncaktan daha iyi kazandırmaya başlamıştı. Közde mısırdan ziyade haşlanmış mısır satmaya başladım.” “MAHALLEDE MEŞHUR MISIRCI OLARAK BİLİNİYORUM” Hayatın aslında tesadüflerden ibaret olduğunu söyleyen Tozkoparan, “Mısır pişirmeyi de o dönem bilmiyorum. Gittim birkaç yerden mısır pişirmenin inceliklerini öğrendim. Aynı zamanda nasıl yaptıklarına dair gözlem de yaptım. Ertesi gün de kendi kendime tezgahımı kurdum. Satışlarım da iyi olmaya başladı. Çünkü güzel mal sattığıma inanıyorum. Müşterim de çok. Belli bir çevre de edindim. Mahallede ‘meşhur mısırcı’ olarak anılmaya başladım” dedi. Sattığı mısırı neyin lezzetli kıldığını sormamız üzerine Tozkoparan şöyle konuştu: “Mısırın görselliği diyebilirim. Çünkü mısırın görselliği bile satılmasını sağlayabiliyor. Bunun yanı sıra ben müşterilerime hep eksiğim olduğunda ya da hoşunuza gitmeyen bir şey olduğunda bana söyleyin ve ben o eksikliğimi gidereyim diyorum. Müşterilerim de sağolsunlar eksik bir şey gördüklerinde beni nazikçe uyarıyorlar ve ben de kendimi o noktada düzeltiyorum. Müşterilerin fikirleri ile yola çıktığımı söyleyebilirim. Mesela müşterilerin rahatsız olduğu konulardan birisi haşlanmış mısır alırken haşlama suyunu simsiyah görmeleri. Siyah suyla haşlanan mısır lezzetli olmuyor.” İYİ MISIR NASIL SEÇİLİR? Halanmış mısır alırken dikkat edilecekleri söyleyen Tozkoparan şunlardan bahsetti: “Müşteri öncelikle haşlamayı yapan suyun duruluğuna dikkat etmeli. Duru suyla mı haşlanıyor, yoksa siyah suyla mı haşlanıyor. Bununla birlikte temizliğine, yani hijyen olup olmadığına bakmalı. Bir diğer dikkat edilecek şey mısırı verirken satıcı gazete kağıdına mı sarıp veriyor ya da temiz bir kağıtla mı veriyor. Ben mesela mısır yaprağına sararak veriyorum, böylelikle lezzetinden bir şey kaybetmemiş oluyor. Bununla birlikte peçetesini, tuzunu hazırlayıp paketleyerek veriyorum. Ayrıca tezgahımın başında mısırı sattığım sürece ocak hep açıktır, hiç kapatmam. O günkü mısırların da genelde hepsini satarım. Satamadığımı da alıp eve götürmem. Çünkü diğer güne o yenmez, yense de tadı olmaz. Müşteriler de bu tür şeylere dikkat ediyorlar.” “BAZEN ÜCRET ALMADIĞIM OLUYOR” Tozkoparan, ülke ekonomisinin durumuna göre kendi satışlarından memnun olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Kışları mısır satamadığımdan dolayı kestane yapıp satıyorum. Kestane konusunda da mahallede seviliyorum ve kışın daimi müşterilerim var.” Geceleri gittiği işine de hala devam ettiğini ve aslında kendisi için yorucu olduğunu söyleyen Tozkoparan, ev aldığını ve bundan dolayı borcunun çok olduğunu, çalışması gerektiğini ifade ederek, “Bir tane de oğlum var, onun iyi bir gelecek sürmesi için çalışmam gerekiyor. Doğruyu da söylemek gerekirse ben oldukça mutluyum” dedi. Yaptığı işi hem zevkine hem de karına yaptığını söyleyen Tozkoparan, müşteriler mısır aldıklarında paraları çıkmadığı vakit o şekilde sattığını ifade etti. Özellikle çocukların paraları çıkmadığını ve onlara 2 lira olan mısırı çoğu zaman 50 kuruşa sattığını anlatan Tozkoparan, “Ben 3 kuruşun, 5 kuruşun hesabını hiç yapmam. Yeri geliyor akşamları mısırım kalır ve onu eve götürmem. Yoldan geçene veririm mısırları. Diğer güne zaten o kullanılmaz, çöpe neden atayım ki. Hem insanlar böyle yapınca mutlu da oluyorlar” dedi. “SABRETTİKÇE MEYVESİNİ YEMEYE BAŞLIYORSUN” Sadece mısır satarak bile geçimini sağlayabileceğini ifade eden Tozkoparan, bu şekilde birçok ihtiyacını karşıladığını, her sene tatilini bile yaptığını belirterek kendi işini yapmak isteyip de cesaret edemeyenlere şunları söyledi: “Ben işe ilk başladığımda çok fazla olumsuz eleştiri alıyordum. Yapamazsın, satamazsın, zarar edersin gibi. Baktım ki kaybedecek hiçbir şeyim yok, ben de eleştirilere kulak asmadım. Ama sabrettim, çünkü sabrettikçe meyvesini yemeye başlıyorsun. Her şey bir anda olmuyor. Bir günişin kötü gitse, diğer gün iyi kazanıyorsun. Şuan için her şey çok iyi gidiyor.” (Türkan ÇATAL YILDIZ)  

Editör: TE Bilisim