Ehliyet sahibi olmak 2015 yılında çıkarılan yönetmelikten sonra bir hayli zorlaştı. Ankara Sürücü Kursları ve Eğitimcileri Dernek Başkanı ve Ehliyet Keyfi Sürücü Kursu’nun kurucusu Serdar Tepeöz, artık ehliyet sahibi olmanın eskisi kadar kolay olmadığını ifade ederek, direksiyon sınavında kursiyerlerin sadece yüzde 60’nın başarılı olduğunu söyledi. Ankara Sürücü Kursları ve Eğitimcileri Dernek Başkanı ve Ehliyet Keyfi Sürücü Kursu’nun kurucusu Serdar Tepeöz ile ehliyet almanın koşulları ve son zamanda getirilen yeniliklere ilişkin sohbet gerçekleştirdik. Eskiden derslere bile girmeden herkesin ehliyet sahibi olduğunu ifade eden Tepeöz, artık derslere girme zorunluluğunun geldiğini bildirdi. Tepeöz aynı zamanda, B sınıfı ehliyet sahibi olmak isteyen bir kişinin yaklaşık 2 bin 900 lirayı da gözden çıkarması gerektiğini ekledi. Ehliyet alma koşulları sürekli değişiyor. Son süreçte ehliyet almak isteyen adayın nasıl bir yol izlemesi gerekiyor? Öncelikle B sınıfı ehliyet almak isteyen kişinin 18 yaşına girmiş olması gerektiğini belirtmek isterim. Ehliyet kursları olarak biz ise adaylardan çeşitli evraklar istiyoruz, öncelikle adayların o evrakları tamamlaması gerekiyor. Ehliyet kurslarında artık derslere devam zorunluluğu da var. Kursiyerin yaklaşık 34 saat teorik alması gerekiyor. Dersler bittikten sonra ise kursiyerlerin uygun vakitlerine göre 2 saat simülatör eğitimi, 14 saat ise akan trafikte direksiyon eğitimi alması gerekli. Direksiyon eğitiminde ise öğrenciler sabah 7’den gece 23’e kadar direksiyon eğitimi alabiliyorlar. Bunlardan mutlaka en az 2 saatini gece sürüşü olarak öğrenciler uygulamak zorundalar. Bu şart ve gece sürüşü muhakkak artık olması gereken bir konu. ARTIK EHLİYET ALMAK İÇİN BİRÇOK KRİTER VAR Peki, ehliyet sahibi olmak isteyen kişi için süreç nasıl işliyor? Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitimler Genel Müdürlüğü 2015 yılında bir yönetmelik çıkardı. Bu yönetmeliği göre artık ehliyet almak o kadar da kolay değil. Direksiyon sınavı 35 dakika oldu. Direksiyon sınavına başlamadan önce kursiyerin mutlaka aracı tanıması gerekiyor. Kaputu açıp akünün, motorun nerede olduğunu, cam suyunun nereden konulduğunu, yağın nereden konulduğunu vs. hepsini gösteriyor olması lazım. Sonrasında ise bagaj aksamında yer alan yedek lastik, yangın tüpü, ilkyardım çantası gibi malzemeleri gösterdikten sonra arabaya biniyor. Arabaya bindikten sonra arabanın farları nereden çalışıyor, göstergeleri nedir, debriyajı, kumanda pedalını vs. gösterdikten sonra öğrenci direksiyon alanındaki sınavına başlıyor. Bu esnada ise kalktığında sinyalini verip çıkıyor mu, takip mesafesini koruyor mu, kırmızı ışıkta duruyor mu bunların hepsine bakılıyor. Örneğin aday eğer ki sinyal vermeden trafiğe çıkmışsa o sınav onun için yanıyor, bir sonraki sınavı beklemek durumunda kalıyor. Ya da iki defa stop ettiği zaman da aynısı oluyor. Bunun haricinde direksiyon sınavında yokuş yukarı sürme, geri geri sürme, park etme gibi kriterler de var. Zorluklar ehliyet sahibi olma sayısını düşürdü mü? 2015 öncesinde direksiyon sınavından geçenlerin sayısı yüzde 90’larda iken, 2015’den sonra bu sayı yüzde 60’lara kadar indi. Çünkü artık ehliyet almak daha zor. Ama şunu da söylemek gerekir ki kursiyerler artık kursu bitirdikten sonra kurstan boş ayrılmıyorlar. Gerçekten bir sürücü olarak trafiğe çıkabiliyorlar. ALMANYA’DA EHLİYET ALMAK DAHA ZOR Peki yurtdışındaki uygulama nasıl? Geçen yıl Almanya’ya gittik ve oradaki ehliyet alma sürecine ilişkin incelemelerde bulunduk. Almanya’da direksiyon sınavı belirli bir güzergâhta yapılmıyor örneğin, bağımsız bir alanda yapılıyor. Sınav esnasında arabada kursiyer ve usta öğretici bulunuyor. Sınav yapıcılar ise orada otomotiv mühendisleri ya da makine mühendisleri. Bu iş için en az bir yıl eğitim alıyorlar ve sonrasında yetki belgesi almış kişiler oluyorlar. Türkiye’de ise MEB’e bağlı öğretmenler yapıyorlar sınavları. Almanya’nın sınavları ise akan trafikte oluyor ve en az 1 saat sürüyor. Avrupa’da en ufak bir hatada kursiyerin sınavı iptal ediliyor. Direksiyon eğitmeni kursiyerin yetersiz olduğunu söylüyorsa sürücü kursunun hocası olur raporu verene kadar da kursiyer sınava giremiyor. Ne yazık ki ülkemizde öğrenci 14 saat eğitim aldıktan sonra sınava giriyor. Bizde de muhakkak kurs hocasının bu öğrenci yeterlidir diye rapor vermesi gerekiyor. Raporu verdikten sonra öğrenci sınava hazırsa direksiyon sınavına girmesi, gerekiyor. Bütün sınavları geçtikten sonraki ehliyeti alma aşaması nasıl oluyor? Önceden biliyorsunuz ki ehliyeti emniyet veriyordu. Fakat artık Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü veriyor. EN AZ 2 BİN 900 LİRAYI GÖZDEN ÇIKARMAK GEREKİYOR Ehliyet sahibi olmanın maliyeti ne kadar? Her ilin ehliyet kursunun kendine göre belirlediği bir taban fiyatı var. B sınıfı ehliyet kursu için Ankara’da bu ücret bin 750 TL. Yani bir ehliyet kursuna en az az bin 750 TL ücret ödeniyor. 80 TL yazılı sınav harcı, 110 TL direksiyon sınav harcı, en son Nüfus İşlerine ise 820 TL yatırılıyor. Yani bir kişi B sınıfı ehliyet almak istediğinde neredeyse 2 bin 900 liraya mal oluyor. Tabi bu tek seferde geçme kaydı ile. Eğer öğrenci direksiyon sınavından kalmış ise bir sonraki direksiyon sınavında da tekrardan 300 lira para yatırıyor. En çok tercih edilen ehliyet sınıfı B sınıfı mı? Bir kursiyerin zorunlu olarak evvela B sınıfı ehliyet alması gerekiyor. B sınıfı ehliyeti aldıktan sonra da en az 1 yılını doldurduktan sonra hangi sınıfı istiyorsa, o sınıfın kriterlerini de taşıyabiliyorsa o sınıf için tekrardan sınava girmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra 2015’den sonra ehliyetler otomatik ve manuel olarak değişti. Eğer ki aday manuel alabilirse arabayı hem manuel hem de otomatik kullanabilir. Ama otomatik alırsa kanunen manuel arabayı sürmesi yasak. Benim tercihim ise manuel ehliyet almaktan yana olacaktır. “PARADAN ZİYADE KURSUN KALİTESİNE BAKIN” Ehliyet sahibi olmak isteyen kişi kurs seçerken nelere dikkat etmelidir? Kursa kayda olmak isteyen kişiler genelde geldiklerinde ‘biz ehliyet almak istiyoruz, maliyeti ne kadar’ diye soruyorlar. Ben de kendilerine sizin için öncelikle para mı önemli, yoksa alacağınız eğitim mi, eğitim verecek hoca mı ya da direksiyonu öğreneceğin araçların modeli, yeniliği mi önemli diye soruyorum. Gelen kişinin öncelikle direksiyon eğitimini hangi hocanın vereceğini, kurs olarak başarılarının nasıl olduğunu, teorik eğitimlerde kursun başarı çıtası yüksek mi gibi sorular sormalı, kursun maliyetinden ziyade kalitesini ölçmeye çalışmalıdır. Evvela kriter, kalite olmalıdır. Ya da kursiyer İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne giderek, ben şu isimdeki kursa yazılacağım, kursun başarısı nasıl diye de sorabilir. MEB’in yönlendirmesi ile kursunu da seçebilir. ARTIK DERSE GİRME ZORUNLULUĞU VAR Uzun süreden beri siz bu işi yapıyorsunuz. Size göre eskiye göre ehliyet alma konusunda iyileşme var mı? Yani eskiye göre bu konuya artık devlet daha mı çok önem veriyor? MEB 2015 yılında çıkardığı yönetmelik ile çok ciddi bir adım attı. Eskisi gibi derse gitmeden ehliyet alma devri kapandı. Bakanlık bunun teftişini kurslara giderek yapıyor. Böylelikle de derse giden öğrencilerin tamamı başarılı oluyor. Öncesinde ise aday kursa gitmeden, gelmeden ehliyet sahibi oluyordu. Peki, o zaman ne oluyordu? Her gün Türkiye’nin her yerinde trafik kazası oluyordu. Ülkenin bundan dolayı maddi manevi çok kaybı oldu. Verilere göre 2017 yılından sonra trafik kazalarında yüzde 40 azalma olduğu gözlemlenmiş. Bunda ehliyet almada yapılan değişikliklerin etkisinin fazla olduğunu düşünüyorum. “DİREKSİYON SINAVINI YAPAN KİŞİLERİN PROFESYONEL OLMASI GEREKİYOR” Peki bundan sonra devletin yapması gerekenler neler? Devletin yapacağı iki şey var. Birincisi direksiyon sınavları serbest bir alanda yapılmalıdır. Trafiğe açık ama bağımsız bir alanda olmalıdır. Örneğin Kızılay’dan Beşevler’e kadar kursiyer sınav esnasında araç sürmelidir. Herkes tarafından bilinen, ezberlenen sınav alanını kullanmak yerine bu tür bir yerde sınav yapılabilir. İkincisi ise direksiyon sınavını yapan kişilerin profesyonel olması gerekiyor. Öğretmenlerden ziyade otomotiv mezunu ya da mühendislik mezunu kişilerin sınavı yapması gerekiyor. Son olarak eklemek istedikleriniz var mı? Yurtdışına gittiğimizde önceliğin yayanın olduğunu görüyoruz. Ama biz maalesef yayalar olarak kuralları bilmiyoruz, sürücüler de sürücüler olarak kuralları bilmiyorlar. Kurallar bilinirse kimse canından da olmaz, trafik kazaları da yaşanmaz. Kurallar anaokulundan başlanarak herkese öğretilmelidir. Örneği, geçenlerde yayalara öncelik getirildi ama bu yolun her yerinde geçerli değil, yayalar bunu böyle anlamış olsalar da. Bu sadece ışıklarda, kavşaklarda geçerli. Herkes kuralları bilse trafik çok güzel işler zaten… (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim