Eğitim Sen, “Öğretmen Dünyayı Değiştirir” diyerek 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nde başlattıkları kampanyaları kapsamında, “Öğretmenlerin Ekonomik ve Mesleki Sorunlarına Bakış Anketi”ni gerçekleştirdi. Eğitim Sen,“Öğretmen Dünyayı Değiştirir” başlığı ile başlattığı anketin sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı.  30.10.2018 - 12.11.2018 tarihleri arasında 2 bin 424 öğretmen ile görüşüldüğünü ifade eden Eğitim Sen, anket sonuçlarına göre, öğretmenlerin göstermelik resmi kutlamalardan ziyade sorunlarına gerçekçi çözüm üretilmesini istedikleri belirtildi. “ALDIĞIMIZ MAAŞ YAPTIĞIMIZ İŞİ KARŞILAMIYOR” Öğretmenlerin Ekonomik ve Mesleki Sorunlarına Bakış Anketi’nin sonuçlarını paylaşan Eğitim Sen, ekonomide yaşanan sorunların, öğretmenlerin yaşamlarını fazlasıyla olumsuz etkilediğini ifade etti. 1 ABD dolarının ortalama 1.30 TL olduğu 2008 yılında 1.196 TL aylık alan bir öğretmenin 920 ABD doları alabiliyorken, 21 Kasım 2018 itibariyle ortalama 3 bin 620 TL alan bir öğretmenin 1 ABD dolarının 5,36 TL seviyesindeyken aldığı maaş 675 ABD doları seviyesine indiğinin ifade edildiği raporda şunlara yer verildi: “Son on yılda bir öğretmenin yaşadığı ekonomik kayıp, aylık olarak bin 313 TL’ye (245 ABD doları) ulaşmıştır. Bu rakama Ekim 2018 itibariyle yüzde 25’i aşan yıllık enflasyondan kaynaklı kayıpları da eklediğimizde satın alım gücümüzdeki azalmanın çok daha fazla olduğu açıktır. Bu tabloya anketimizin verileriyle bakacak olursak, “Aldığınız maaşın yaptığınız işin karşılığı olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna verilen yanıtlar durumun vahametini bizlere açıkça gösteriyor. Bu soruya “Hiç karşılamıyor” yanıtını veren 1376 kişinin istihdam biçimleri içindeki dağılımına daha yakından bakıldığında, ücretli öğretmenlerin yüzde 81’inin, kadrolu öğretmenlerin yüzde 56’sının ve sözleşmeli öğretmenlerin yüzde 68’inin aldığı ücretin yaptığı işi karşılamadığını düşündüğü görülüyor. Bu yanıtı verenlerin cinsiyet dağılımı incelendiğinde, kadınların yüzde 60’ı, erkeklerin ise yüzde 55’inin aldıkları maaşın yaptıkları işi karşılamadığı ortaya çıkıyor. Bu durum, “2019 toplu sözleşme sürecini beklemeden, 2018 Toplu Sözleşme hükümlerinin güncellenmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?” sorusuna verilen yanıtlar ile iyice pekişiyor. Öğretmenlerin %96’sı bu soruya “Evet” derken, sadece %4’ü “Hayır” yanıtını veriyor. Aynı şekilde “Ekonomik koşulları daha iyi olan bir iş teklifi alsanız, öğretmenlik mesleğini bırakmayı düşünür müydünüz?” sorusuna verilen yanıtlar, öğretmenlerin ekonomik sorunları nedeniyle meslekleriyle zayıf bağlar taşıdığını gösteriyor. Öğretmenlerin %70’i ekonomik koşulları daha iyi olan bir iş teklifi aldığında mesleğini bırakabileceğini düşünüyor. Bunlarla birlikte “İşyerinizde kendinizi değerli hissediyor musunuz?” sorusuna öğretmenlerin % 59’unun “Hayır” yanıtı vermiş olduğu da oldukça dikkat çekici.” “ÖĞRETMENLERİN %76’SI, BAKANLIĞIN “1 MİLYON ÖĞRETMEN 1 MİLYON FİKİR” PROJESİNE KATILMIYOR” Anket sonuçlarına göre “Milli Eğitim Bakanlığı’nın başlattığı “1 Milyon Öğretmen 1 Milyon Fikir” projesiyle birlikte, öğretmenlerin eleştiri, görüş ve önerilerinin eğitim politikalarının oluşturulmasında etkili olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna verilen yanıtların, Bakanlığın resmetmek istediği tablonun gerçeklikle bağdaşmadığını gösterdiği belirtilerek sonuca ilişkin şu ifadelere yer verildi: “Soruya verilen yanıtlara bakıldığında öğretmenlerin %76’sı, Bakanlığın “1 Milyon Öğretmen 1 Milyon Fikir” projesi kapsamında yürüttüğü kampanya ile öğretmenlerin eğitim politikalarının oluşumunda etkili olduğu iddiasına katılmıyor. Dikkat çekici olan bir durum ise kadrolu öğretmenlerin yüzde 72’si “Hayır” yanıtı vererek, ücretli öğretmenlerin ise yüzde 19’u “Fikrim Yok” yanıtı vererek ilgili yanıtlarda en yüksek oranları oluşturuyor. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un özel bir etkinlikle kamuoyuna duyurduğu “2023 Vizyon Belgesi” de iddia edildiğinin aksine, öğretmenleri sorunlara kalıcı çözüm üretmek açısından ikna etmemiştir. “MEB’in yayınladığı “2023 Eğitimde Vizyon Belgesi”nin sorunlarımıza kalıcı çözüm üreteceğini düşünüyor musunuz?” sorusuna öğretmenlerin yüzde 84’ü “Hayır” yanıtını vermiştir. Ücretli öğretmenlerin yüzde 71’i, kadrolu öğretmenlerin yüzde 85’i, sözleşmeli öğretmenlerin ise yüzde 87’si “Hayır” yanıtını vermiştir. “Fikrim yok” yanıtı ise ücretli öğretmenlerin yüzde 24’ü, kadınların ise yüzde 19’u tarafından tercih edilmiştir. Öğretmenler aynı işi yapmalarına rağmen farklı biçimlerde istihdam ediliyor olmalarını da öğretmenlik mesleğinin geleceğini tehdit ettiğini düşünmekteler. Özellikle farklı istihdam biçimlerinin ücret, özlük hakları gibi başlıklarda içerdiği eşitsizlik ve güvencesiz istihdamın MEB tarafından temel istihdam biçimine dönüştürülmesi,  “Ücretli/Kadrolu/Sözleşmeli şeklinde öğretmen istihdamının ayrıştırılmasının, öğretmenlik mesleğinin geleceği açısından bir tehdit olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna yüzde 94’lük bir “Evet” yanıtıyla kendisini göstermiştir. Bu soruya verilen yanıtlarda sözleşmeli öğretmenlerin %100’ü, ücretli öğretmenlerin %85’i, kadrolu öğretmenlerin ise %94’ü “Evet” tercihinde bulunmuştur. Kadınların %94’ü, erkeklerin ise %95’i ücretli/kadrolu/sözleşmeli şeklinde öğretmen istihdamının ayrıştırılmasını öğretmenlik mesleğinin geleceği açısından tehdit olduğunu belirtmiştir. Öğretmenler bir taraftan söz konusu istihdam farklılıklarını meslekleri için tehdit olarak algılarken, diğer taraftan MEB’in “Öğretmenlik Meslek Kanunu” hazırlıklarında iş güvencesi, emeklilik gibi özlük hakları ya da öğretmen özerkliği gibi mesleğin temel sorunlarına çözüm üretileceğini düşünmemesi de dikkat çekicidir. “Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlık çalışmalarının yapıldığı ifade edilen Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun öğretmenlik mesleğinin temel sorunlarına (iş güvencesi, mesleki özerklik, emeklilik vb) kalıcı çözüm üreteceğini düşünüyor musunuz?” sorusuna öğretmenlerin %79’u “Hayır” yanıtını vermiştir. Ücretli öğretmenlerin %60’ı, kadrolu öğretmenlerin %79’u, sözleşmeli öğretmenlerin ise %80’i bu soruya “Hayır” yanıtı vermeyi tercih etmiştir.” “ÖĞRETMENLER HER TÜRLÜ OLUMSUZ KOŞULLARLA MÜCADELE EDİYORLAR” “Öğretmenlerin Ekonomik ve Mesleki Sorunlarına Bakış Anketi”nin sonuçlarına ilişkin açıklamalarda bulunan Eğitim Sen, öğretmenlerin ülkenin dört bir yanında, her türlü olumsuz koşullarla mücadele ederek, görevlerini yerine getirmeye çalıştıklarına değinerek açıklamasını şöyle sürdürdü: “Çünkü her öğretmen, eğitimin her türlü yapısal sorununa rağmen eşitlikten, barıştan, laiklikten, özgürlükten, insandan ve emekten yana aydınlık nesillerin yetişmesinde katkısının olduğunu biliyor ve bunun tarifsiz mutluluğunu yaşıyor. İçinden geçtiğimiz ekonomik krizde gün be gün ücretleri eriyen eğitim emekçilerinin içine itildiği buhranın boyutları görmezden geliniyor.  Türkiye ekonomisinde yaşanan olumsuz gelişmeler, Türk Lirası’nın aşırı değer kaybı, enflasyonunun yüzde 25’e dayanması, tüm toplum kesimlerini olduğu gibi, bir milyonu aşkın eğitim ve bilim emekçisinin çalışma ve yaşam koşullarını da ciddi anlamda olumsuz etkilemeyi sürdürüyor. Çok açıktır ki eğitim emekçileri rekabet etmek ve yarışmak değil, birlik ve dayanışma içinde, nitelikli eğitim için çalışmak istiyor. Geleceğimizi ipotek altına alan ve iş güvencemizin altını boşaltmayı hedefleyen her türlü girişimin son bulmasını istiyor. Öğretmenlerimizin kendisini güvende hissettiği, mesleki özerkliğinin tanındığı, iş güvencelerinin sağlandığı, emeğinin karşılığı olan refah düzeyine sahip olduğu bir eğitim sistemi, toplumun ve öğrencilerimizin nitelikli eğitim hakkının yaşam bulmasının temel koşullarındandır. Kendisine verilen hukuksuz ve siyasi talimatlara itiraz edemeyen, ettiğinde ise kendisini işsiz olarak bulan bir öğretmenin, öğrencilerine özgür düşünceyi, sorgulamayı, soru sormayı öğretmesi mümkün değildir. Öğrencilerini evrensel değerlerle tanıştıramayan, öğrencinin yaratıcılığının gelişmesine, potansiyellerinin farkına varmasını sağlayamayan öğretmenin yerine getirebileceği tek şey “hükümet memurluğu”dur. Hâlbuki eğitim hizmetinin temel amacı, öğrencilerini özgürleştirmek ve bunun gerçekleşebilmesi için de öğretmenlere güven ve cesaret vermek, onlara güvenceli çalışma ortamı yaratmak olmalıdır. Bugün öğretmenlerimizin sesine, taleplerine destek vermek, öğrencilerimizin de nitelikli eğitim hakkına sahip çıkmak demektir. Bu gerçekten hareketle herkesi öğretmenlerimizin sesini çoğaltmaya, taleplerine destek olmaya davet ediyoruz.” (Türkan ÇATAL YILDIZ)