Bugün dünya hoşgörü günü. Kişinin, kendisininkinden farklı dini inançlara, ahlaki değerlere, dünya görüşlerine veya cinsi yönelimlere sahip olan başka insanlara müdahale etmekten bilerek veya isteyerek kaçınması eylemi olarak anlamlaştırılmış bir sözcük olan hoşgörü, özellikle din savaşları olarak bilinen otuz Yıl Savaşları sonucunda ortaya çıkmıştır. Daha sonraları teknolojinin gelişmesi dünyanın küçük bir köy haline gelmesinin ardından, toplumların birbirleriyle etkileşimlerinin artmasıyla önemini daha da arttıran hoşgörü, dünya toplumlarının bugünkü ihtiyacı olan en önemli konu olmuştur. Bırakın başka dinleri ya da ülkeleri, kendi toplumu içinde bile inşamlar birbirlerine tahammülsüz olmaya başladı. Bunun en önemli nedeni ise bence teknolojik gelişmeler, insanların kendi kültürlerinden uzaklaşması ve her şeyi tüketen bir çağda yaşamamız. Her şeyi tüketen de nerden çıktı diyebilirsiniz. Artık sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü her şeyi tüketmeye başladık. Mutluluğu kaybetmeye başladık, insani ilişkilerimizi bile ayarlayamamaya başladık. İnsanlar birbirlerine nasıl davranmaları gerektiğini bile unuttu. Bireysel menfaatler her şeyin önüne geçti ve toplum adına hiçbir şey düşünülmemeye başlandı. Aynı ev içerisinden bile insanalar artık kendilerini düşünmeye başladılar. Son yıllar boşanmaların arttığı yıllar olmaya başladı. Aile içerisinde karı kocalar birbirlerine karşı hoşgörüsüz olmaya başladılar. Hiç kimsenin birbirine karşı tahammülü kalmamışken beraber bir arada kalmanın hiçbir anlamı kalmıyor. Bu kadar tahammülsüz bir yaşamın içinde UNESCO tarafından kasım ayının 16’sı dünya hoşgörü haftası olarak ilân edildi. UNESCO birleşmiş milletler çatısı altında kurulmuş bir eğitim kurumu. Dilimizde ki tam karışlığı Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu olan UNESCO’nun 16 Kasımı dünya hoşgörü günü olarak belirlemesi aslında bize hoşgörünün gerçekten doğru alınmış bir eğitimle olacağını gösteriyor. Her nerede yaşarsa yaşasın insanoğlu, eğer iyi bir eğitim alırsa ve evrensel bir kültüre sahip olursa dünya daha da yaşanabilir bir yer haline gelir bence. Hoşgörüyle alakalı en güze sözü de büyük filozof ve din adamı Mevlana Hazretleri dile getirmiş Gel, gel, gel, ne olursan ol yine gel, Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir, Yüz bin kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel... Mevlana

Editör: TE Bilisim